• hulu’nun yeni dizisi.

    iki dünya arasında varolmanın sancısını güzelce anlatan dizidir. çoğu türk o sıkışmışlığı anlayamasa da yurtdışında yaşayan değil de büyüyen türkler anlayacaktır.
  • amerika'da görece kendi doğrularını arayan, tanrısı ile arasındaki mevzularda samimiyete önem veren mısırlı bir gencin hayatını konu alan dizi. açıkçası bazı konuşmalar benim hoşuma gitti. bazı insanların kendi hayatlarında cevap bulamadığı sorulara farklı bir bakış açısı sunabilir. ilerledikçe göreceğiz.
  • donald glover 'ın atlanta'sına tarz olarak benzettiğim dizidir kendisi. ben beğendim
  • bir hulu dizisi. ilk bolumu izledikten sonra klasik "vicik vicik" dedigimiz ask dizilerinden zannettim ama 2.bolumden itibaren yanildigimi anladim. ramy isimli amerika'da buyumus misirli bir gencin dogu-bati catismasini anlatiyor diyebilirim. yeri geliyor ramy'nin sex hayatina, yeri geliyor 11 eylul'de ramy ve ailesinin yasadigi problemlere, yeri geliyor ramy'nin kiz kardesinin yasayamadigi sex hayatina deginiliyor. bana gore dizideki en dikkat cekici karakter ramy'nin elmas satan dayisi. 40 yaslarindaki bu adam, jersey'de yasayan ve bu yas araliginda olan dindar turklere de cok benziyor. gereksiz yere yahudi karsitligi, dini istedigi gibi kullanma, devamli komplo teorileri uydurma yani buyuk resmi gorme ustaligi...
    ramy ise domuz eti yemiyor, icki icmiyor ama beyaz kizlarla sex yapiyor ancak karsidaki kiz ortadogulu musluman bir kizsa ramy daha edepli bir insan oluyor* . herseye ragmen ramy karakteri ozellikle dayisina gore daha durust ve daha acik goruslu bir insan. ozellikle usame bin laden'le olan bolum cok iyidi.
    fena bir dizi degil, izlenebilir duzeyde.
  • son model blade mahershala ali'nin 2. sezon kadrosuna katıldığı hulu dizisi.
  • çok başarılı bir iş olmuş. dininin emirlerini önemseyen ve uygulamaya çalışan insanların yaşananlar karşısında içine düştüğü ikilemler ve bunlara verdikleri tepkiler farklı karakterlerle iyi bir şekilde anlatılıyor. hepsinin kendine göre doğruları var, hepsi de duruma göre ya kendilerini dine uyduruyor ya da kuralları işine geldiği gibi eğip büküyor. çok doyurucu diyaloglar var. ilk sezon, hikâyeyi vermek ve karakterleri tanıtmak için yer yer durağan geçti, umarım gelecek sezonlar daha tempolu geçer.

    edit: başrol oyuncusu ramy youssef 77. altın küre ödüllerinde tv müzikal komedi dalında en iyi erkek oyuncu seçildi. yakışır.
  • türkiye gibi bir ortadoğu ülkesinde tutmaması ilginç.
  • mısır asıllı bir gencin kendi kültürüyle amerika kültürü arasındaki sıkışmışlığını anlatıyor.ne tam mısırlı ne de tam amerikalı olabiliyor.
    bu dizinin bu kadar kıyıda köşede kalmasının nedeni herhalde bizim bu tarz konulara olan yabancılığımızdan.son olarak başroldeki eleman altın küre almış rolüyle.
  • trajikomik bir dizi. bazı yerlerinde güldüm bazı yerlerinde üzüldüm ve kızdım. yapımcının ne yapmaya çalıştığını da anlamadım. bir bakıyorsun dindarlığı yeriyor bir bakıyorsun dini ortamların ne kadar huzurlu olduğunu gösteriyor. misal ramynin pırlantacı dayısı. adamı bir sahnede gömüyor 5 dakika sonra ona iyi bir şey yaptırıyor. ramy karakteri gibi yapımcı da arada kalmış sanki. umarım amerikalı müslümanlar böyle değildir.
  • birinci sezonu itibariyle çok beğendiğim dizi.

    öncelikle ramy acayip derecede kendinizle ilişkilendirebileceğiniz bir karakter. samimiyetinden ödün vermeyen, fakat hayatın akışı içerinsnde dini mevzularda arada kalıp duran bir tip. müslüman tarafı ile amerikan tarafını uzlaştırmak istiyor. iki tarafı da benimsemek istiyor fakat bazen toplum, bazen de dini kısıtlamalar sebebiyle bir türlü aradığı iç huzuru bulamıyor. sezon boyunca ramy'nin ve ailesinin hayatına bakıyoruz. çokça gülüp yeri geldiğinde de 'harbi lan' diyoruz.

    --- spoiler ---

    ramy cinselliğini yaşayabilen (müslümanların bakış açısından: zani) fakat namaz kılan, oruç tutan, kimseyi kıramayan, ve dinini yaşayıp onunla kendisini iyi hissetmek isteyen bir karakter olarak karşımıza çıkıyor ilk bölümde. diğer insanların kendisini müslüman olduğu için yargıladıklarını düşündüğü için, yani sadece kültürel olarak müslüman değil gerçekten dinini yaşayan bir müslüman olduğunu öğrenmesinler diye, örneğin, içki içmediğini kız arkadaşına söylemiyor. ramy kendi kendisine diğer müslümanlar gibi olmadığını düşünüp kendisine has bir tarzda dinini tatbik ediyor etmesine... fakat bu 'yabancılardan kendisi hakkında sahip olmalarını istemediği önyargılara' aslında kendisi de sahip. ilk bölüm karşımıza hayli kompleks bir karakterle çıkıyor ramy. sonrasında ise bu karmaşıklığın yalnız ramy ile sınırlı olmadığını, ailesi ve arkadaşlarının da hayli kompleks karakterler olduğunu görüyoruz.

    akılda kalanlar
    -------------------
    + müslüman olan iki arkadaşı çok sempatik karakterler. bunlara ek olarak bir de ramy'nin en iyi dostu engelli steve'i de ekleyince ortaya müthiş diyaloglar çıkıyor. steve'in internetten tanıştığı kızın evine gidip ramy'yi yanında götürdüğü episode, ve ramy'nin yanlışlıkla ot içip hemen üzerine steve'in annesiyle görüştüğü episode'lar enfes.

    + ramy'nin annesine ve kardeşine özellikle odaklanılmış bölümler çok çok iyi. islamın kadına bakış açısı, kadının toplumdaki rolü ve farklı cinsiyetler karşısında hem müslümanların hem de yerleşik kültürün (amerikanların) tavrı çok güzel anlatılmıştı.

    + en çarpıcı bölüm, yani ramy'nin hakkında en çok konuşulmayı hak eden 11 eylül gününü anlatan bölüm. bu olay olıurken ramy henüz çocuk. çocuk aklıyla okulda arkadaşlarının çevresinde kendisini nasıl hissettiğini, ailenin nasıl hissettiğini, neler yaşadığını hep görüyoruz. sonrasında ramy rüyasında osama bin laden'i görüyor ve bir david lynch filminden fırlamışçasına bir rüya sekansı izliyoruz. çarpıcı.

    + bir de mısır'da geçen son iki bölüme değinmek istiyorum. özüne dönmek isteyen ramy'nin kendisini dejenere, amerikan kültürü tarafından yozlaşmış kuzeni ve arkadaşlarıyla bulması harika bir metin yazarlığı. ramy'nin dedesinin kendisine ne söyleyecek olduğunu asla bilemeyecek olmak çok üzücü.

    - ve tabii zikir sahnesi... ramy'nin kuzenlerinden kız olanı ramy'yi gerçek mısır'a götürür ve onu bir zikir törenine götürür... ramy önce biraz dinler, sonra havaya girip kendisi de zikir çekmeye başlar. daha önceki episode'larda namaz kılarken sağa sola bakan, üstünkörü abdest alan adamı ilk kez gerçekten yaptığı şeye adanmış, engaged bir halde görürüz. >>> buradan sonrası kişisel yorum. beğenmemekte özgürsünüz. >>> tamam, güzel sahne, öncesinde de sevgi ve barış mesajları veriliyor, harika. fakat bu bir hulu dizisi. nihayetinde verilmeye çalışılan mesaj sanki 'bakın herkesin yaşadığı islam çok şekilci ama tasavvuf asıl olay' dermiş gibi. bu altmetin de senelerdir konuşulan 'batının islamı ılımlılaştırma girişimi'ni destekler yönde. batıda geçmiş senelerde popüler olmuş elif şafakın da katkıda bulunduğu rumi kültürü, rand raporlarında bölgeyi ılımlılaştırmak için tasavvufun yayılması gerektiğinin konuşulması, hatta (biraz stretch olabilir ama) i pet goat 2'da bile çocuğa sema yaptırıyor olmaları vs. yi bu hususta tekrar gündeme getirilmesi gereken mevzular. bu dizinin bir hulu yapımı olduğunu da unutmayalım. şu günlerde izlediğimiz her yapımda en azından eşcinsellik, queer'lik, kadının gücü, siyahiler vesaire üzerinden (sübliminal yahut apaçık) birtakım stimülasyonlara maruz kalıyoruz. o yüzden bu zikir sahnesine de o kadar takılmadım.

    --- spoiler ---

    bu sene ramy en iyi erkek oyuncu golden globe'unu aldı. bu da dizinin kalitesi için size bir fikir verebilir. ramy'ye bir şans verin.
hesabın var mı? giriş yap