putting the damage on

• (bkz: angie dickinson)
• biten ilişkinin ardından zaman geçmiştir. hatta nefretin bitmek üzeredir. içindeki ateşi bin kere yıkayıp biraz dindirmeyi başarmışsındır. geçtiğin yerlere bakmayı bırakmışsındır, yavaş yavaş ileri bakmayı tekrar öğreniyorsundur. ileri doğru attığın adımların birinde burun buruna gelirsin ve o anda kafandan geçen 2 şey vardır: biri içinden söylediğin aldanırım lafı ... ikincisi kalbinde ve beyninde yankılanan bu şarkı. daha ötesi yok...
• o anı yaşayamazsın bellek, miras, tarih, o anı yok eder, ezer...ama o an suratını en kalın miğferin sana büyük gelen yan taraflarının altına saklayıp "asla acı çekmedin, bu bir yalan ben bırak düşmeyi belki de hiç tökezlemedim" ifadesini en yakın süper marketten almak istersin...o da aynısını yapar bunu bilirsin ne bilmesi buna eminsin amma o an belki de biri o miğferin yan taraflarından bir bakış fırlatsa başka birşey olacaktır, bambaşka ama fırlatmazsınız...kısaca bununla ilgili...kısaca bu...kısaca şimdi hatırlıyorum unuttuğumu unuttuğum herşeyi...belki boşanmamalıydık, belki yatakları ayırmamalıydık, belki kıymetini o an orada bilmemiz gereken şeyleri ancak şimdi, onlarla kendi aramızda koskocaman bir mesafe varken farkedebilecektik...mesafe olmadan uzaklık olmadan miyop olmadan hayal kuramazdım belki de, belki de sadece terk etmeyi başka bir yerde kavuşmak için böyle bir umut olsun diye istedim...
  şimdi bunca yıl sonra..
  bunca oyunbaz oyun
  kurgulu makina
  işvelerimden cilvelerimden
  yarım kalmaya her zaman mahkum sessizliklerimden sonra
  şimdi bu gece
  beni içinde hiçbir zaman çıplak olmadığım "yeni" odasına çağırmasına rağmen
  belki de beraber olmamanın zevkini bir kaç yıl daha çekmek için
  gitmiyorum
  putting the damage on dinlemek en
  iyisi
  di mi?
  haklı olduğumu onaylamanız önemli değil
  tori benden yana
• bitmiş ya da bittiğine inandırılmaya çalıştığınız bir ilişkinin parçaları olarak,
  günün birinde belirli bir süre sonra ayrılığınızdan
  karşılaşırsınız bir yerde bir şekilde,
  rastlantı olduğuna inandırmaya çalışsak da değildir zaten
  çünkü o karşılaşmaya kadar sürekli onun suretiyle yaşamış bir şekilde canlı tutmuşsunuzdur herşeyi.
  sonra o an gelir bir anda hayallerden sıyrılıp da gerçeklikte aynı ortamda olursunuz,
  saçma sapan basit şeyler için gözyaşı döker, önceyi, geçmişi yad edersiniz,
  kendinize daha da fazla yalan söyleyip "ama ben bitirmiştim!" dersiniz...
  bakışları kaçırsanız da, görmemezlikten gelseniz de, eninde sonunda an be an karşılıklı üzerinizde hissettiğiniz o bakışları yakalarsınız.
  öncesinde sürekli kaçarken birbirinden,
  bir anda bakakalıp, eskinin güzelliği veya şimdinin pişmanlığı,
  suçluluk, öfke, dile getirelemeyen herşey bir bakıştan yansımandan,
  bazen sadece aynadan karşılıklı bakışmalardan beri aktarılır ve ne kadar inkar etseni dahi,
  üstesiden geldim deseniz bile bir defa da vurulursunuz orada ona...
  zira:
  
  "'cause boy you still look pretty
  when you're putting the damage on"
  
  demiş tori vakti zamanında...
• biten ilişkinin üzerinden ne kadar zaman geçtiğine ve nasıl bittiğine göre değişse bile insanın en çok korktuğu -hiç değilse çekindiği- durumun, hiç beklenmedik anda çat diye karşılaşılan eskinin o özel kişisine baktığında "vay be" veya "allah kahretsin" demenin, şöyle bir süzüp "ne kadar değişmiş" veya "hiç değişmemiş" diye düşünmenin, sarsılsan da "belli etmemek lazım" diye kendini toparlamaya çalışmanın şarkısı. tori ablamız her zamanki gibi damardan yakalamıştır bu tuhaf duygu durumunu da. içli şarkıdır vesselam, sık dinlemek bünyeye zararlıdır.
• boys for pelenin hayatımızı kaydıran, bermuda şeytan üçgeni^** görevini ifa eden şarkıları içinde en çok yasaklanması gerekendir. öyle ki albümü ilk elime aldığımda sahip olduğum kelebekimsi ruh halindeyken bile yasaklamam gerektiğine kanaat getirmiştim. şimdi öngörülerimi alnından öpüyor fakat dinlemeye engel olamıyorum.
  ayrıca tori amos'a american doll posse gibi albümler çıkarıp hayatımızı kaydırmayı bıraktığı için teşekkür ediyorum. yine de yeni projelerinde hayatımızı kaydırmak isterse eyvallah der ve başımı öne eğerim.