*

  • ilk genclikten ergenlige kadar suren populere tandansa cevap olarak gelismis bir reflekstir.gayri ihtiyari gelisir ve hayat boyu etkin kalabilir.
    genel anlamda sevip sevememe gibi kisisel tercihlerden cok toplumda bir kil donmesi olmak adina yapilan kendi icinde celisik bir paradoks kartkili bir eylemdir.

    kisi populer olan ve trend olusturmasi muhtemel her olusumdan kacma trendine kendini kaptirir ve bundan enteresan bir gurur duyar.bu soylemin istatistiki bir tarafi da vardir.soyle ki: rakamlar ve yuzdeler incelenir en cok tercih edilen uzerinden hangi olusumdan, hangi olusumlara kacmak gerektigi belirlenir.(benzeri bir uygulama dunya kupalarinda afrika takimlarini tutanlarda da gorulur)

    genel anlamda

    "herkes gibi banal ve koyun olup uzum yemeyelim de, bu uzumleri ureten bagciyi esek sudan gelesiye dovelim, uzumun ne kadar salak bi gida oldugunu ispatliyalim, dut yenmesini desteklemeyelim, yemeyene de essek kafali trendy diyelim" cekirdek dusuncesi cevresinde donenip yukluce bir guruh olusturan soylemin uyelerinin besledikleri yan sanayi kuruluslari da yok degildir.

    underground ve siradisi calismalarini bu kitlelere pazarlayan cin mutesebbisleri zengin eden bu siradisi cemaat, ve toplum, genellikle zengin ettikleri bu kuruluslarin trampa ekonomisi uzerinden album karsiligi ekmek ve pirinc gibi hayati gidalar aldigi zanniyla bir omr gecirirler. buyuk sirketler para, bu underground reklami yok gibi gorunen sirketler tahil ve bakliyat kazanmaktadir, bizim gibi otobuse binmekte, cayina ikis eker atmaktadir gibisinden dusunceler akillarina islenmistir.

    "aha pearl jam cok karizma medayayla yuz goz olmuyo"

    "cem yilmaz sulu zirtlak politik soylemi olmayan gelip gecici komedyen.beni gulduremiyo"

    "fight club holivudun parasiyla tabansiz sistem elestirisi yapiyo, ben bi film biliyom adini ben ve bi iki arkadasim biliyoz asil sistem elestrisi odur iste"

    gibisinden soylemlerle bir omur bunyeye zehir ve zindan edilerek, uzumle dutu yiyebileceklerini, ustune de su icip ishal olabileceklerini bilmeden gecer gider.
  • ayak oldu ve ayak olmak sevilen bir destekleyici yaklasimlaridir.
  • populizmden nefret etme sebepleri ile bazen rasyonellestirilebilinen mantik
  • latince kökenlerine inilerek kavramların doğruluğu onaylanacak ise disaster=bad star manasına gelmektedir. bu bağlamda

    a) felaketler kötü yıldızlarla alakalıdır, o halde kötü yıldızın olmadığı yerde felaket yoktur çocuk havuzu sığılığına da ulaşabiliriz.ayrıca popülerliğin etimolojik kökenine inerek manalandırma da atanan negatif anlamlar durduğunuz nokta, ve kişisel açmazlarınızdan sızacak ışığın luminen değeri ile eşdeğer olabilir.

    o halde populous

    a) kalabalık demek ise, ilk elde akla gelen mana pozitiftir. evrime göre kalabalık bir türün bolluk ve imkanların olduğu yerde gerçekleşebilir. kaynaklar kalabalığı desteklediği sürece kalabalık oluşturuduğu rahatlık sebebiyle güven veren, bolluğu sebebiyle içaçıcı bir yerdir. tribünlerin kalabalık olmasından alınacak haz örneği hatırlanabilir. kalabalık azınlığın aleyhinde "köşeye köşeye zavallılar köşeye" şeklinde tezahürat yapıyor ise boğucu, iç sıkıcı olabilir.

    b) eğer yığından bahsediliyor ise varlığını oluşturan maddeye bağlı olarak orantısızlığı, dağınıklığı arzu edilebilir olabilmektedir. altın yığını en basit anlamda içinde yüzülebilecek bir güzelliğe de gönderme yapabilecek, olumlu manası olan bir kullanıma sahiptir. ayrıca kimi çoklukların simetrik bir düzen ve intizam içerisinde olmasından umulabilecek faşizan, militarist kuralcılığa da alternatif olabilmektedir.

    c) eğer halk kastediliyorsa pozitif anlam negatif anlamından üstün olacaktır.

    zira

    1 psikolojik olmasının yanısıra fizyolojik olarak da komün halinde yaşayarak evrimleşmiş insana en uygun yaşama standartlarını sunabilecek bir sosyal oluşumdur. insanın salt bireyselliğinden elde edilen mutlulukların paylaşımcı kitlesel mutluluklar yanında küçük kalacağı söylenebilir. halk kavramının sunduğu mutluluk ve aidiyet hissi ötarşik, otonom bir içe kapalılıktan elde edilecek "özgür"lükten daha arzu edilir olabilmektedir..

    2.birey toplumun külli iradesi altında edilgen olduğu andan itibaren pasifize edilmeyi kabul etmiş olacağından halktan öte her türlü sosyal oluşum içinde (iki kişilik sosyalleşmelerde bile) kendini edilgen hissedebilecek, işleyen bir düzenin etkisiz elemanı olduğuna inanabilecektir. bu kişisel yıkımların neticesi olarak konumunu yadsımak yerine yadırgamak amacıyla 12 tonlu müziği, kübist sanatı baştacı etmek başka bir "halk" yaratmak özlemiyle eşdeğer olduğundan, bir kaçış değildir. yeniçağa cam çerçeve indiren rite of spring tarzı disonanslara, atonaliteye dayalı müzikler de, 3 boyut reprezentasyonun yer ile yeksan edildiği kübizm de yakınçağ insanın sıradan gelebilmekte, ve kimi sosyal gruplarda çoğunluğun sesi olabilmektedir. bu durumda popülizmin devinimi içinde bulunduğu kavrayış ile eşdeğer oluşabilmekte, evrensel bir genel geçer gösterge olamamaktadır. öyle ki minimalizmin kişiliksizleştirmesi bile bireyi sildiği andan itibaren sunulduğu toplumun içinde yok olup gitmek isteyen bir bireyin halk özelmine işaret edebilir. bu durumda gerçek bir negatiflikten söz etmek mümkün olamamaktadır.

    d) eğer çoğunluk kastediliyor ise, negatif ve pozitiflikleri

    1.hukuki sonuçlar doğurmak için çoğunluğun beğenisinden çok çoğunluğun işleyişine uyumluluk gerekşartı aranır. yasakoyucu çoğunluk ilkesini sınırlandırılmalar halinde bireysel çözümlemelerle halledilmemesi, olası bir güçlünün zayıfı ezmesi hiyerarşisinin oturmaması için değerlendirmekle yükümlüdür. bu sebepten yasalar önünde herkes eşit olmalıdır. çoğunluğun çıkarlarının korunmasından çok çoğunluğun azınlıklar beraber dengesinin oluşturulması için yasalar sınır çizer. hammurabi veya semavi yasalarından bahsedilmediği sürece yasalar çoğunluk ya da azınlık adına ne yapılacağını emredip, tavsiye edemez. bu durumda toplu yaşam içindeki düzenleyici bir fonksiyonu olan akılcı bir hukuk düzenin oluşturduğu yasaların çoğunluğun estetiğini dayattığı da söylenemez.

    2.hakikat her zaman örtülü ve saklı duran şey olmak zorunda değildir. eğer çoğunluğun hakikatinin arkasında kendi ayakları üzerinde durabilen bir doğru var ise bu doğrunun bulunması da "doğruyu aramak" bireysel sorumluluğu ile taçlandırılmış kişiye, toplumsal bir "doğruyu anlatmak" zorunluluğunu da doğuracaktır. doğru eğer reddilemez bir gerçekliğe işaret ediyorsa toplum bunu kabullenecek, yeni bir çoğunluk oluşacaktır. eğer bu doğrunun da ardında bir doğru varsa, bunun da devrimle ya da evrimle başa gelmesi zaman ve imkan meselesi olacak devrimin getirdiği devirme fiilinden ilk anda anlaşılan negatif bir anlamı içermeyecektir.

    sonuç: popülerse bizden değildir biz in hangi biz olduğumuzu ve hangi biz olacağımızı anlamayı ve öngörmeyi gerektirmektedir. biz tek bir zaman diliminde etkin görüldüğü sürece farklılıktan doğan azınlık olmak fikri bir sonraki zaman dilimine kadar populoustan ayrı olduğu yanılsamasında şifa bulur. kişisel beğenilerin karşıtlığında doğan popüler ve popüler olmayan ayrımları da populouslardan bağımsız kalamadığından itiraz edilesi gibi değildir. popülerliğe yadırgamanın gönderme yaptığı yer ise ileri bir zaman ve imkan ortamındaki başka bir popülerliğin eleştirisidir. popülerliği kısa vadede, popülerlikten kaçışın uzun vadede döndüğü yer insanlığın kürkçü dükkanıdır.
  • (bkz: sahiplenmek)
  • yillar yili bir akima ya da bir gruba dahil olmaya calismis, ve fakat bir parcasi olmaya calistigi akim bir anda prim yapip herkes tarafindan tutulmaya baslandiginda eski gunlerini unutan insanevladinin iki dudagi arasindan dokulecek sozcukler butunudur. insan vefakar degildir konseptiyle ozdeslesir.

    edit: ve gorulen o ki gun gectikce populerse bizden degildir de populer olmaktadir, yakinda o da bizden olmayacaktir. yerine bir yenisini buluruz nasilsa; yurekler ferah olsun.
hesabın var mı? giriş yap