• antik yunanca'da kurt anlamına gelen kelime. platon'un diyolog karakterlerini verdigi isimler ile de tanımladığı biliniyor. bu baglamda phaedrus diyologundaki sophist abi bir kurt ile sembolize edilmis oluyor, saldirgan,vahsi, inatci ve yalniz. ayni sembolizasyonu pirsig de kendi onceki kisiligi icin yapıyor. tabi phaedrus ismini secmesinin bir baska sebebi de diyalogla ilgili. soyle ki:

    and what is good,phaedrus and what is not good-
    need we ask anyone to tell us these things? -platon
  • platon'un klasik söyleşimlerinden. türkçeye hamdi akverdi çevirdi. phaidros "ışıl ışıl", "pırlanta gibi çocuk" demektir. sokrates'le söyleşen parlak gencin adı da phaidros. schleiermacher'ın kestirimi doğrultusunda uzun süre platon'un ilk söyleşimi sayıldı, sonra son söyleşimi denildi, sonunda derrida'nın ünlü "la pharmacie de platon" yazısına konu oldu. cilveleşme, aşk, tutku, erotizm, insan ruhu, delilik, retorik, dokumacılık ve dolandırıcılık üzerine bir özyineleme harikası.
  • erdem, adalet gibi kavramlarla alakali bir metindir. fakat ayni zamanda a$k ile alakalidir. platonik a$k'in tanimi bu metinde bulunur.
  • platon, genc ogrencisine duydugu aski temize cikarmak icin bu eserinde zeusun ganymedesi kacirmasindan da bahseder.
  • badim olduğunu sözlüğe karşı deklare ettiğim ilk sözlük yazarı.

    sözlüğe hoşgeldin phaidros... badimsin!
  • çaylak edilmiş.

    hiç ihtimal vermediğimden çaylak olacağına, nicedir yazmıyor ne ola ki dedim, kim kimdür fasilitesine baktım ki ne göreyim "çaylak" hem de "lanetli" sinden..

    "lanetli", bu arkadaş sana ne etti ey sözlük! bir bakalım:

    iki gg, bir canlandırma.. aklıma hemen o sitemkâr sözlük klişesi geliyor.. "sözlükte bir sürü trollük yapan yazar var gg entry'leri coşmuş, onlara bir şey olmuyor falan filan..." bu dediğime ben de tam olarak inanmıyorum ama çok rica ediyorum ey sözlük, phaidros aramıza tez zamanda dönsün!!

    zira iyi yazıyor.. kanımca!!
  • phaidros diyaloğu çok garip bir olayla başlıyor. her zaman şehirde ve şehir adına çeşitli tartışmalar yapan sokrates bu kez sur dışına çıkıyor. niçin? bir söylevi dinlemek için. bu tavrı aklıma hemen iki kişiyi getirdi; birincisi sinoplu diogenes, ikincisi seneca. diogenes bilgelik adına toplumdan medet ummayan bir filozoftu. hatta dünya hükümdarı iskender geldiğinde ona da sırt çevirebilmişti. sur dışına çıkma imgesi bende böyle çağrıştı. seneca ise ruh dinginliği üzerine eserinde ruh dinginliğini nasıl sağlayacağını soran birine "forumdan uzaklaş" diye tavsiye veriyor. gerçekten ruh dinginliğinin devlet işlerinde sağlanması kolay değildir.

    bu diyalog neden sıradışıdır? çünkü sokrates açıkça deliliğe sıralı övgü düzüyor. sıradan delilikten farklı olarak gördüğü tanrısal deliliği yüceltiyor. diyalog bu bakımdan aşkı konu alıyor.

    sonra bu diyaloğun genel olarak bize verdiği özgün fikir platon'un 'yazı' üzerine düşündükleridir. herkes okumaya, araştırmaya başladığı zamanları hatırlıyordur. ya da bu işlere yeni başlayan arkadaşlarında görmüştür. her şeyi okuma, çok şey bilme isteği: "ya nice okumak". hangi filozoftu tam hatırlamıyorum, binlerce kitaptan oluşan kitaplığından sadece 3 veya 4 kitabı tam olarak okuduğunu söylüyordu. büyük adamlar çok okumaktansa az okumayı öğütlemişlerdir zaten. okumak her zaman güzel bir eylem değildir. işte phaidros diyaloğunun bir sıradışılığı da buradadır. sokrates 'yazı'yı yeriyor. aslında bu tam sokrates'e özgü bir sıradışılık. başka bir şey yapması beklenemezdi.

    her şeyi okumayı, çok şey bilmeyi isteyen arkadaşlar eğer bu yazıyı okuyorlarsa onlara sokrates'ten bir miti aktarayım:

    "işittiğime göre mısır'da naukratis yakınlarında, o yerin eski tanrılarından biri yaşardı ve bu tanrının kutsal kuşuna ise ibis denirdi. tanrının kendi adı ise theuth idi. bu tanrı sayıları, aritmetiği, geometriyi ve astronomiyi, ayrıca dama ve zarı, en önemlisi de harfleri bulmuştu. o zamanlarda bütün mısır'ın hükümdarı thamos'tu ve ülkenin yukarı kesiminde, hellenlerin mısır thebai'si diye adlandırdıkları ve tanrısına da amon dedikleri büyük bir şehirde yaşıyordu. bir gün theuth onun yanına gitti ve sanatlarını sundu; bunları bütün mısırlılara öğretmek gerektiğini söyledi. beriki ise her birinin ne yarar sağladığını sordu. theuth ayrı ayrı açıkladıkça o kimisini güzel bulduğunu, kimisini de güzel bulmadığını söylüyor; böylelikle bazılarını yerip bazılarını övüyordu. sanatların her birini gösterirken thamos'un theuth'a hem övgü hem de yergi olarak pek çok şey dediği söylenir ama bunların hepsinden söz etmek epey vakit ister. harflere geldiklerindeyse, "ey hükümdar, dedi theuth, bu öğreti, mısırlıları daha bilge ve hafızalarını daha güçlü kılacaktır. hafızanın ve bilgeliğin ilacını buldum." hükümdar ise şöyle karşılık verdi: ey ustaların ustası theuth! kimisi sanatları doğurma yetisine sahipken kimisi de onların kullanıcılarına zarar mı yoksa yarar mı vereceğini belirleme yetisine sahiptir. şimdi sen harflerin babası, iyi niyetinden ötürü, onların yapabileceği şeyin tam aksini söylüyorsun. çünkü bu, kullanmayı öğrenenlerin ruhlarına hafıza tembelliği verir; artık kendilerine ait olmayan yazı işaretlerine güvenerek, içlerinde bulunan kendilerine ait hafızayı kullanmayı hepten unuturlar. bu nedenle sen, hafızanın değil hatırlamanın ilacını bulmuşsun. öğrencilerine bilgeliğin hakikatini değil, görüntüsünü sunuyorsun. onlar senin sayende, bir yol göstericileri olmaksızın bu kadar çok şeyi öğrenince kendilerini bilgili sanacak, fakat bilge olmayıp da bilgeymiş gibi göründükleri için, pek çok konuda cahil ve geçimsiz kişiler olup çıkacaklar."

    -platon, phaidros, 274c

    diyalogtan hemen sonra derrida'nın bu diyaloğa yorumu olan platon'un eczanesi'ni okumanızı öneririm. derrida'nın phaidros'a yaptığı yapısöküm, bir kitap nasıl okunur çok iyi gösteriyor. belki de daha önce gerçek anlamda hiç kitap okumadığınızı hissedeceksiniz.
  • phaidros hatip lysias'ın öğrencisiymiş. ince ve yakışıklı bir delikanlıymış. eflatun bu bakımdan güzellik konusunu ele alan phaidros diyaloğuna onun adını vermiş.

    "ben birçok bakımdan phaidros'la beraberim, ama şunu kabul edemem: sevgi kronos'tan, iapetos'tan daha yaşlı olamaz." eflatun - symposion (agathon'un ağzından)

    [iapethos* atlas, prometheus ve epimetheus'un babası olan titandır.]

    (bkz: phaidra)
  • sadece felsefi açıdan değil, aynı zamanda edebi açıdan da büyük önem arz eden, platon'un olgunluk dönemi eseri olan kitaplaştırılmış diyalog. platon'un etik, metafizik, epistemoloji, diyalektik ve tabii ki idealar kuramı konusundaki görüşlerini merak edenler için okunabilir bir eser.

    okurken ne kadar sıra dışı bir eser olduğunu düşündüm. lysias abimizin, kişinin kendisine aşık olan ve ona ilgi gösterenden ziyade başkasına ilgi göstermesi gerektiğini savunması sahiden ilginçti. aşk, sevgi, güzellik, delilik ve retorik üzerine yaptığı vurucu önermeleri okudukça hayretler içinde kaldım.
  • herkesin dilden dile aktardığı, cesaretin tahtı olsa üstüne oturacak olan üst-insan formunu, bir nevi "genius loci" öncüllüğü yaparak mimari boyutta da metaforunu icra eden zat. demiştir ki:

    "tapınağı yıkmak da inşa etmek de aynı derecede önemli; her ikisi için de ruh gerekir."
hesabın var mı? giriş yap