• katılım mistiği. levy-bruhl'un, öznenin kendisini nesneden açıkça ayırtedemediği yerlerde, nesne ile tuhaf bir psikolojik bağlantının ortaya çıktığı durumlar için kullandığı terim.

    ilkel insanlar kendileriyle çevreleri arasında keskin ayrımlar yapmazlar. levy-bruhl'un participation mystique terimiyle tanımlandığı biçimde yaşarlar ki bu, dışarıda olan her şey içeride de olmakta (ve de tersi) demektir.

    bu yüzden mit, güneşin doğuşu, gökte bir uçtan öteki uca yolculuğu, geceyle birlikte gözden kayboluşunun sergilenmesi ve açıklaması olduğu kadar, insanların aynı olaylar sırasında yaşadıkları içlerindeki duyguların da bir belirtisidir.
  • "cum grano salis, açık edilmemiş hatalarımızı daima düşmanımızda görürüz. bunun en güzel örnekleri kişisel münakaşalarımızda görülür. (...) bilinçdışı içeriğin yansıtılması doğal ve normal bir şeydir. nispeten ilkel bir insanda yansıtma, levy-bruhl'un uygun bir biçimde "mistik kimlik" ya da "mistik katılım"* olarak adlandırdığı, nesneyle o karakteristik ilişkiyi yaratır." carl gustav jung - rüyalar

    (bkz: projektif identifikasyon)
  • bir insanın sınırı bedeni midir yoksa daha mı geniş çaplı bir varlığız biz?
    bu iyi bir sorudur. aydınlanma çağından beri bedenin içine sığışmak ve "yanılgılardan" kurtulmak için onca çaba gösterdikten sonra cinsin biri ortaya çıkıp kuantum teorisini üretince bütün hesaplar çorba oldu. ne güzel, ilkel adamın ne kadar da cahil ve batıl inançlı olduğunu anlata anlata bi havalarda takılıyoduk. bi anda ilkel adam kontratak golü ile maçı eşitledi.
    gizemli katılım, zayıf bir zihnin, sınır problemi kaynaklı yanılgısı mı yoksa derin bir bilinç dışı algının dışavurumu mu yine belli değil.
    ne garip değil mi? en "cahil" olan ilkel adam ve en "okumuş" olan kuramsal fizikçi benzer düşüncelere sahip. orta bölgedeki sıradan diplomalı halk ise dünyadan habersiz takılıyor ve kendini aydınlanmış sanıyor. zıtların kardeşliği burda tam olarak geçerli galiba *
hesabın var mı? giriş yap