• bir hastalığın birden fazla ülke veya kıtada salgın hâlinde görülmesi.
    (bkz: epidemik)
  • (bkz: pandemi)
  • the wire'da uyuşturucu haplara verilen yaratıcı isimlerden sadece biri.
  • coronavirüsünün evrildiği haleti ruhiye.
  • dünya sağlık örgütünün cov 19 için söylediği durum.

    (bkz: sıçtık)
  • çin'in wuhan şehrindeki balık pazarında satılan yabani hayvanların (muhtemelen yarasa) satılması ve yenmesi sonucu ortaya çıkan cov-19 tipi bir corona virüsü salgınının dünyada 150'den fazla ülkeye bulaşması ve 1000lerce insanı öldürmesi sonunda dünya sağlık örgütü tarafından 2020'de ilan edilen salgın.

    edit: ekleme.
  • olağan dışı durumlar yaşandığında, daha önce halkın gündeminde, günlük kullanımında olmayan kelimeler popüler hale gelir. bu kelimeleri servis edenler sık sık kullanır. ee ne yapsın halkımız da işin ucundan kıyısından bu kelimeleri ve neyin nesidir kısmını öğrenir olur.

    son günlerde dünyada yaşanan talihsizlik olan coronavirüs nedeniyle dünya sağlık örgütü, 11 mart itibarıyla 114 ülkede 118 bin vakanın görüldüğünü ve 4 bin 291 kişinin hayatını kaybettiğini açıklayarak; ""virüsün yayılma hızı, ciddiyeti ve yetkililerin gerekli önlemleri almaması bizi alarm seviyesine getirdi. bu nedenle covid-19'u pandemik bir hastalık ilan ediyoruz." demiştir.

    işte pandemi, pandemik kavramı da kütt! diye yaşamımıza böylece girmiş oluyor.

    tıp ile ilgili olmayanlar internet üzerinden araştırmaya başlıyorlar. neymiş bu pandemi diye... tabi fırsatçılar hemen reklam arasında bunu anlatmaya başlıyor. reklamın arasından insanlarımız da şu veya bu ölçüde pandemi, pandemik olan kısmı ile iğneyle kuyu kazar sabrı göstererek bilgilenmeye çalışıyor.

    buna da şükür diyoruz. çünkü bizim çocukluk ya da gençlik dönemimizde böyle şeyler olduğunda haberimiz bile olmazdı. hatırlıyorum, istanbul'da 1960'lı yıllarda kolera salgını olmuştu. koleranın ne olduğunu bilmeyen yaşlılarımız "leblebi yerseniz ishal olmaktan kurtulursunuz" demişlerdi. o sıra evimizin karşısındaki 3 katlı ahşap binanın orta katında oturan yahudi doktor jojo vardı. o mahallemiz insanlarına doğru düzgün açıklama yapmış ve temizlik kısmını öne çıkarmıştı. suyu kaynatarak içmeyi söylemişti. çocuklar ha bire ölüyordu. çünkü çocukların el yıkama alışkanlığı hiç yoktu o zamanlar. sabun da şimdiki gibi çok kolay ve ucuz bulunan şey değildi. evlerde de su yoktu zaten. mahalle çeşmesinden bakır güğüm ve galvaniz bakraçlar ile su eve taşınırdı. uzak mahallelere de eşek sırtında sakalar para ile su taşırdı. tabi eve zahmetli gelen su da idareli kullanılmak durumundaydı. bu anlattığım 1960'lı yıllarda istanbul hasköy semtinde yaşananlardı. hele gaziosmanpaşa semti vardı. orası taşlıtarla diye anılırdı. gecekondu bölgesinin ilk oluşma kısmı orasıdır. en çok koleradan ölümler orada olmuştu. o yahudi doktor jojo olmasa belki bu satırları yazan kişi de çocuk yaşta ölüp gidecekti. ama kolerayı yendi ve şimdi burada...

    konuyu biraz uzattık. kısaca pandemik kısmına gelirsek: pandemik yunanca bir kelimedir. pan, "tamamı, hepsi, bütünü" anlamındadır. "demik" kısmı da "demos" kelimesinden gelir ve halk demektir. yani üretilmiş pandemik teriminin anlamı; halkın tamamına işaret etmektir. hastalık ile ilgili olarak da terim kullanıldığında dünya’nın pek çok farklı bölgesini etkisi altına aldığı belirtilmiş olur. küresel ölçekte bir hastalık tehlikesinin varlığına işaret etmek için kullanılır.

    görülme sıklığı nadir olan kuduz gibi vakalar için sporadik ifadesi kullanılır. belli bir coğrafyada uzun zamandır görülen, artıp, aşırı ve hızlı çoğalmayan sıtma gibi hastalıklar için endemik ifadesi kullanılır. yukarıda ifade ettiğimiz endemik hastalığın ani yaygınlaşmasında, salgın hale gelmesinde de epidemik ifadesi kullanılır. ancak pandenmik bunların da dışındadır. yukarıda da belirttiğimiz gibi küresel ölçekteki salgın bir hastalığın tehlikesini belirtir.
hesabın var mı? giriş yap