*

  • kendi deyimiyle mefat etmeden önce etfaye meydanı'nın en namlı homeless'iydi. hatırasını taşıma meşakkatine hüküm giydiğim, sermayesi derdinden, serveti ahından, kudreti yoksulluğundan menkul, cılız sakallı kavruk bünye.

    "sebep bundan ibaret gardaşım...

    ben buraya geleli 45 sene oldu. etfaye meydanı it ürümez kervan geçmezdi. ben bu etfaye meydanı'nda yattım. buralar hep ormanlıktı. aha şu bina yeni yapıldı. şu banga yeni guruldu. buralarda baştan başa dükkanlar vardı. bunlar sonradan zengin oldular. bu dağkolu lastik ayakkabı satıyordu.

    4 dene çocuğum var benim. iki oğlan iki gız... gızlar ev gadını. istanbul'da. oğlanlar almanya'da. benim ayilem numune hastanesi'nde mefat etti. dizimde öldü... başı ağrıyodu. hastaydı. götürdüm. ondan sonra yardımcı olan da olmadı. dizimde öldü... çocuklarla kaldık at pazarı’nda... kimileri 'yuvaya ver' dedi. kimi 'aman yuvaya verme' dedi. 'ben', dedim, 'kendim bakarım'...

    ömer cigara ver!

    hammallık yaptım. bunları büyüttüm. kennedy oteli benim öz be öz deyzemin oğlu. dışkapı'da... gitmem. mihnet etmem yani. baktım ondan sonra bizim memleket arabası. o zaman 'samsun-terme-ünye'. öle yazıyo. gittim buldum sahibini. dedi 'burhan' dedi. 'arkadaş arıyom yanıma. hasta getirdim buraya, yolcu bulamadım. gel gidelim' dedi. buram buram kar yağıyo. arabayla çıktım gittim çocukları aldım. terme'ye gittik. köprüyü geçmeden beride bizim ev. sol kolda. yeğenlerim gördü beni. 'dayım geldi, dayım geldi!' abim, 'maaşallah çocukları büyütmüşün' dedi. yengem 'oğlanı bana ver' dedi. biri kızı istedi. 'yok' dedim. vermedim.

    'bubam nerde?' dedim. baktım babamı buzdolabına koymuşlar. kendilerinin odasında soba var, babamın odasında mangal bile yok. 'ulan' dedim, 'amına gorum bu evin ben'. 'nasıl?' dedim. 'çekiyon mu şimdi böle? çek. allah daha da çektirsin sana' dedim. 'oğluyun yaptırdığı evi' dedim 'damada verdin; sikicilere verdin evi' dedim...

    üç gün sonra bubam mefat etti. çocukları topladım ben gene ankara'ya geldim. evim duruyo at pazarında. ondan sonra bir duydum: 'enişten mefat etti' dediler. bi duydum ondan sonra: 'ablayın gözü kör oldu' dediler. dedim, 'allah daha beter etsin'... dağılmışlar... kimi istanbul'a gitmiş...

    alma fakirin ahını çekersin ahrette ahrette.

    çok para yediğim de oldu. mark da yedim, dolar da yedim para da yedim. allahıma gene şükür. dışarda yatıyom. dışarda yatıyom fakat benim yattığımın sebebi var. löküs otelde de yatarım, öküz otelde de yatarım. ağacın tepesine çıkar ağacın tepesinde de yatarım. giderim sonra istanbul'da onbeş gün birinde onbeş gün birinde kalırım. fakat bu nalet var ya bu nalet. bu nalet bırakmıyo.

    yaşım 68. 1933 doğumluyum. hesap et. karakol bilmem, cezaevi bilmem. özgür bana yüz milyon verir, ikiyüz milyon verir; 'pala dayı götür bunu bankaya ver; bunu bırak yenisini al gel'. 'pala dayı şu yüz milyonu postaneye yatır gel'. ben; yardımcı bir adamım ben. aç dururum kimseye belli etmem. kimse de bana demez ki; 'pala dayı gözünün altında kaşın var' demezler. hayatta kimse benden şikayetçi olmamıştır. bacak kadar çocuk dese ki; 'pala dayı şu testiyi git doldur gel' dese, doldurur getiririm. kibir yapmam. fakat allah razı olsun. bunun karşılığını da çok gördüm. lokantacının suyunu götürüm, tabağını bulurum, tabağını götürüm; 'pala dayıya bir çorba ver!' çaycının çay bardağını bulur götürürüm; 'pala dayı'ya çay ver!'

    sebep bundan ibaret gardaşım.

    benim asıl adım burhan. burhan bektaş... burda kimse benim adımı bilmez. pala dayı aşşa, pala dayı yukarı... itfaiye meydanında de ki; 'samsunlu pala dayı nerde?' dedin mi sana gösterirler.

    termeye gitmem. istanbul'a giderim. oğlanlar ararlar. harçlığımı gönderirler. durumları iyidir. benim ihtiyacım yok ki onlara ya. 65 maaşım var. sincan'da bonservisim var. ondan da maaşımı alıyom. 3-5 kuruş da mesela özgür'den mözgürden alıyom. rakı içeceksem mesela özgüre geliyom; 'özgür bir rakı ver'. tamam... biramı alıyom. cigaramı alıyom. allah razı olsun. çünkü karşılığını veriyom. sen bana bir adım gelirsen ben sana iki adım gelirim. bu böyle. çuvalla beraber ben bankaya girdim. bozuk para götürdüm bankaya. 'dur biraz dayı' dediler. dedi 'burası han mı?' dedim 'yahu burası han değil burası kerhane'. dedim, 'yevmiyenizi getirdim' dedim. 'bu ne? 'para'. 'dur' dediler, 'dayı...' koydular teraziye. ordan koydular burdan çıktı.

    aktepe'de bir kadın vardı. kadın sağlığında kızlarına dedi ki, 'kızım bu evin altından buna bir yer vereceksiniz. ölene kadar burdan çıkarmayacaksınız'... orospu bir kızı vardı. öldü kadın. öldükten sonra, 'pala dayı biz evi sattık' dedi. iyi dedim. bir iğne almadan çıktım. hepsini bıraktım.

    şimdi burada otoparka bakıyom. oraya bir yuva yaptılar. yuva da seyyar. biri 'höt!' dese al sana bi göt! hastaneye takılıyom. beş altı seneden beri hastanedeyim. evi ne yapcam. ev tutsam ne olacak. işte hayat, mücadele bu.

    hastanede hastalara baktıklarından daha fazla bana bakıyorlar. rahatım. kalorifer yanıyor. ramazan'da kaldırırlar beni yemeğimi getirirler. çayımı verirler. banyomu yaptırırlar.

    burdaki esnafın hepsini tanıyorum. hepisini... şu dağkolu bak... ayakkabıcı... bugün 'ayakkabım yok' dedim. bi ayakkabı giydim. çorapçıya 'çorabım yok dedim' bi çift çorap verir. cigaram olmaz. 'özgür bana bir cigara ver'; alır giderim. çaycıya gider çayımı içerim. lokantaya gider yemeğimi yerim. hangisine gitsem benim sevgim sonsuz. ben de onların işine yarıyom tabi. işte ne dedim. bana bir adım gelirsen ben sana iki adım gelirim.

    bana milyarı ver tenezzül etmem. mil-ya-rı... fakat ben de... kalbim öyle... öyle seviliyorum. neden? ben dışarda yatan bir adamım. dışarda yatan bir adama milyar teslim edilir mi yav. edilir mi? soruyom sana. eder misin? demek ki benim bir sevgim var ki yani... teslim ediyorlar.

    7 yaşından beri içerim ben. bir yanlışlığım olmaz. küfür etmem. dövüşmem. kafam boş. 'özgür' derim; 'kafam boş gardaş'. 'verirsen bana bir bira alırım; vermezsen giderim'. özgür dese ki; 'niye bira vereyim?' ben ısrar etmem. o terbiyesizliği yapmam. e abi. verirsen de sağol abi, vermezsen de sağol.

    turp gibiyim evelallah. ne hastane ne doktor... yalnız asker ocağında bir şey yedim. romatizma oldum. almanya'dan şöyle bir iğne geldi. iki kalçamdan girdi. odur budur... trafik kazası oldu; evde iyi oldum. biriyle çarpıştık, ayağım şişti; hastaneye gitmedim. bi kadın vardı. ayağıma et sardı. allah razı olsun. dünya ahret bacım ossun. hatta bana dedi bi de, 'gel de bi yuva kuralım' dedi. kızılay'da apartmanı var. 'yok' dedim. 'ne yapacam bundan sonra evlenip de...' dedim.

    işte bu... hayat böyle... sabahleyin başlarım. bira içerim. üç dört tane bira içerim. bi şikayetim yok. allah'a bin şükür. silerim ağzımı doğru giderim hastaneye. baktım çok sarhoşum. girerim buraya yatarım aşağıya. koca devran oteli var. okul var. kim ne yapacak? kimse bize bişey yapamaz. çünkü bi kötülüğüm yok. bi kötülüğüm olsa... 'deha amına goduğum' der; 'bunda para vardır' der, basar şöle bıçağı. olabilir... düşme zalimin eline. zalimin eline düştün mü affetmez.

    herif bali çekiyodu şöyle, huhh huhhh. vallahi ben onu da yatırdım yatağıma. 'çık' dedim 'yat' dedim yaaa. 'git de yat'. beni sokmayan yılan bin yaşasın. ben ona iyilik yapmışım. o bana kötülük yaparsa, onun südünü skiyim. öyle mi?..

    bu akşam bakacaz. benim işim belli olmaz. hastaneye giderim, tımarhaneye giderim. duruma göre. giderim orda yatarım.

    benim için hayat hiç pahalı değil. hiçbir şey değişmedi. ben aynı tas aynı hamamım. benim güvenceğim bir yer olmasa. 25-30 milyon liralıktan fazla alış veriş yapmam. aha yüzü. o kadar bi borç yaparım. güvendiğim yer olmasa yapmam. katiyen yapmam. oğlan gönderir. maaşım var. 'özgür bana ay başına kadar verceksin arkadaş; ay başı olduğu zaman, buyur'. o kadar. benim için değişmez. isterse ekmek bir milyon olsun. allah, kurban olduğum allah, çoluğu çocuğu olana on ekmek versin, bana yarım ekmek versin. ben para verip de ekmek almış insan değilim. şurda kırk tane köfteci var. hangisine gitsem ben karnımı doyururum. onun ben soğanını alıyom, suyunu getiriyom. bak 68 yaşındayım; suyunu getiriyom, ekmeğini getiriyom, tuzunu getiriyom. maydonozu yok maydonoz alırım, soğanı yok soğan alırım. yarım ekmek bu verse, yarım ekmek öteki verse, yarım ekmek öteki verse; ne yapar; dört yarım ekmek iki ekmek yapar. iki ekmek benim karnımı doyurur.

    her sene oy kullanırım. doğdum doğalı halk partisine. en son gene onlara verdim. şimdi allah kahretsin desem yeri var.

    şimdi canım gardeşim. işin neticesi ne biliyon mu? çocuklarımıza sahip çıkamıyoz; bir. çocuk çok, zina çok, abdest alan yok, yıkanan yok, bismillah diyen yok, yarabbi şükür diyen yok, allahı tanıyan yok, allaha küfreden çok. ben mesela sabahtan başlayıp akşama kadar içiyom, sarmaşık kullanmıyom. ben mi yapamıyom, ben mi olamıyom. anlayamadım.. 7 yaşımdan beri ben böyle... içerim bak; sarhoşsam; kötü sarhoşum de mi; şurda yatarım, kimseye bir şey demem. 'ben adamı var ya...' eee... 'ben adamın allahı'na .....' yav, gardeş, allaha küfretme! bana küfret; allaha etme. ağzıynan içecen, gıçıynan içmeycen. içemiyosan içmeycen.

    ne desen boş; içen de ölüyo, içmeyen de ölüyo; zenginim diyen de ölüyo... benim böyle olduğuma bakma. ben her gün yarım kuzu yiyom; yarım! yarım!... zengini skiim. zengin kimmiş."
hesabın var mı? giriş yap