• oksijenve hidrojenin karbonla olusturdugu degisik baglar sonucunda ortaya çıkan ve canlılıgın temelini olusturan maddeler.
  • organik madde karbon içerir, inorganik madde -çoğunlukla-karbon içermez. organik madde canlı yapısında sentezlenebilir (protein, yağ, karbonhidrat), inorganik madde canlı yapısında sentezlenemez (dışardan, örn. su, tuz, mineral).

    karbon, yaşamın kaynağı olan organik madde için bir gösterge. yeryüzündeki yaşam karbon temelli, organik maddeden oluşuyor. yani yaşam organik madde kökenli. bu yüzdendir ki dünya dışı yaşam arayışlarında evrendeki yaşanabilir bölgeler (habitable zone) için ilk bakılan yerler, organik madde bulunan/bulunma ihtimali olan yerler oluyor. yani teleskoplar karbonca zengin kırmızı dev yıldızlara ve onları saran organik bileşikler içeren zarflara odaklanıyor. örneğin iras21282+5050 adı verilen şu kırmızı dev yıldızı çevreleyen zarf yapıda organik madde tespit edilmiş durumda. aynı şekilde murchison meteoridi'nde de organik madde bulunmuş ve hatta miller-urey deneyi'nde de bulundu.

    astreoid kuşağının iç kısmındaki gezegenlerde organik madde miktarı azalma eğiliminde. mesela, yaşamın oluştuğu dönemde güneş sisteminin iç kısımlarında çok az organik madde var.

    bütün bu keşiflerden sonra anlaşıldı ki yaşamın temel yapı taşı olan materyal aslında evrende yaygın olarak üretilmekte. yıldızlar ve onların etrafındaki gezegenlerin oluşturduğu sistemler, moleküler bulutlar içinde doğuyor. yıldızlararası ortamda başka türden bulutlar da var ancak onlar, yıldız oluşumu için uygun sıcaklıkta değil. yıldız oluşumu, gaz ve toz bulutu kendi kendine çekim etkisiyle çöktüğünde gerçekleşiyor. dolayısıyla basit organik moleküller belli oranda erken güneş sistemi ve yer koşullarında mevcut olabilir. bu basit moleküller, yaşamı oluşturacak daha büyük boyuttaki molekülleri üretmiş olabilir.

    işin ilginci gökadamızda bizim bulunduğumuz yerlerdeki organik maddenin, güneş sisteminin oluşumundan çok önceleri üretilmiş olduğu düşünülüyor. halbuki yer'de organik madde sentezi ve yaşamın sürdürülebilimesi için enerjiye ihtiyaç var. günümüz enerji kaynaklarının neredeyse % 90'dan fazlası güneşten geliyor. geri kalanı ise jeotermal ısı, elektrik boşalması (şimşek), kozmik ışın, radyoaktif bozunmalar, volkanik aktiviteler, şok dalgaları (gök taşlarının atmosfere girişi) aracılığıyla oluşuyor. tabi güneş her zaman şimdiki kadar sıcak olmamış. yerin oluştuğu dönemlerde güneş yaklaşık yüzde otuz daha sönük.

    bütün bunlar sanki yeterince karmaşık değilmiş gibi bir de yer ötesi organik maddenin gezegenimize taşınması mevzusu var. katalanların gururu merhum biyokimyacı juan oro'nun başı çektiği bir kısım bilim insanları, erken yer koşullarında yaşamın, güneş sisteminin organik madde açısından zengin olan yer-ötesi bölgelerinden meteorlar ve kuyruklu yıldız çarpmaları yoluyla taşınan organik maddelerden oluştuğunu ileri sürüyorlar. mesela günümüz biyosferinde toplam karbon miktarı 6.0x10 üssü 14 kg olarak belirlenmiş durumda. bu toplam karbon miktarı, meteor bağlantılı materyal ile toplanırsa 1.4x10 üssü 8 yılda; organik madde bağlantılı materyalle toplanırsa 1.9x10 dokuz yılda toplanabiliyor.
    erken yer döneminde çok daha fazla meteor olayı gerçekleşmiş. meteor ve meteorit formunda önemli miktarda karbon gezegenimiz dışından taşınmakta, ancak bu maddenin küçük bir kesri organik özelliktedir. dolayısıyla en büyük yer-ötesi organik madde kaynağı metorlardır. meteorlar sürekli yer atmosferine girip sürtünme ile kopan parçalarını bırakıyorlar. örn. perseids, geminids, orionids vb. meteor ve mateoritlerin atmosfere girmeleri ile oluşan şok dalgaları atmosfer gazlarını etkileyerek yeni organik madde üretmelerini sağlayabilir. ayrıca yer yüzeyine kadar ulaşabilen meteoritler çarptıkları bölgelerdeki kayalarda (ya da kendilerinde) buharlaşmaya neden olup gazın yeniden birleşme reaksiyonları ile yeni organik moleküllerin üretilmesine sebep olabilir.
    dahası yaklaşık 4,1 milyar yıl ile 3,8 milyar yıl önce asteroid ve kuyruklu yıldız çarpmalarının oldukça yoğun olduğu geç dönem ağır bombardıman (late heavy bombardment) düşünüldüğünde gezegenimize ulaşan yer-ötesi madde ve ona bağlı olarak da yaşamı oluşturacak organik madde miktarının ne kadar fazla olduğu anlaşılabilir. şöyle ki yaşamın gezegenimizde ortaya çıktığı dönemlerde her yüz milyon yılda 10 üssü 16 ila 10 üssü 18 kg organik madde toplanmış durumda. bu miktardaki bir organik madde yer yüzeyine dağıtılacak olursa yaklaşık 1.6cm-1.6 m kalınlığında bir tabaka oluşturacağı hesaplanıyor.
    diğer taraftan yer ötesinden sadece organik maddenin değil aynı zamanda canlı organizmaların da taşınmış olabileceği düşünüyor. panspermia adı verilen bu fikir, ilk olarak 1908'de svante arrhenius tarafıdan ileri sürülüyor. diyor ki sporlar uzayda yaşayabilir ve bir güneş sisteminden diğerine taşınabilir. yaşam barındıran bir gezegenin atmosferinden ışınım basıncı ile (yakındaki yıldızların) yıldızlararası ortama dağıtılıp oradan başka bir gezegenin atmosferine çekilebilir ki bu , öldürücü dozdaki ışınıma maruz kalınma ihtimalini içeren hayli tehlikeli bir yolculuk.
    1824-1907 yılları arasında yaşayan william thomson da sporların uzayda meteoritler aracılığı ile yolculuk yapabileceğini iddia ediyor. hatta gezegenimize ay'dan ve mars'tan geldiği düşünülen meteoritleri de bu düşüncenin kanıtı olarak ileri sürüyor.
    erken güneş sistemindeki en olası canlı organizma kaynağı adayları mars ve venüs olarak değerlendiriliyor. günümüzde her iki gezegen de yaşam için uygun koşulları taşımıyor ancak 4 milyar yıl önce durum çok farklı olduğundan o zamanlar bu gezegenlerin daha yaşanabilir olduğu varsayılıyor. buna kanıt olarak da 1996 nasa konferansı'nda tartışılan alh 84001 adlı kaya parçası gösteriliyor. 4,5 milyar yıl önce mars mağmasında kristalleşen bu kayanın, 4 milyar yıl önce asteroid çarpması ile koptuğu ancak yine de mars gezegeninin dışına çıkmadığı, 3.6 ila 1.8 milyar yıl önce su ile etkileştiği, karbonat minerallarını oluştuğu ve nihayet 1.4 milyon yıl önce ikinci bir asteroid çarpması ile uzaya atıldığı ve 1984'te antartika'da bulunduğu vurgusu yapılıyor.

    not: yukarıda yazılanlar, odtü amatör astronomi topluluğu ile odtü biyoloji ve genetik topluluğu'nun ortaklaşa bir şekilde 18 kasım 2017 tarihinde odtü'de düzenledikleri 1. astrobiyoloji konferansı'nda zeynep bozkurt tarafından yapılan "yer-ötesi organik maddenin gezegenimize taşınması" adlı sunum ve konuşmadan derlenen notlara dayanmaktadır.
  • gezegenimizdeki tüm canlılar organik moleküllerden oluşuyor. organik moleküller, karbon atomunun başlıca rolü oynadığı karmaşık ve mikroskopta görülebilen yapılardır. yaşamın başlamasından önce yerküremizin çorak ve ıssız olduğu bir dönem vardı. şimdi yeryüzünde hayat kaynaşıyor. bu nasıl oldu acaba? hayatın bulunmadığı durumda karbon temeline dayalı organik moleküller nasıl oluştu?
hesabın var mı? giriş yap