• yasamin uzaydan
    geldigi uzerine teori
  • dünyadaki hayatın, meteorlar ya da kozmik tozlar sayesinde taşınmış ve böylece başlamış olabileceğini ileri süren teori. geçerli kanıtlar gösteremediğinden pek fazla itibar görmez.

    itibar gören diğerleri için,

    (bkz: yaradiliscilik)
    (bkz: spontaneous origin)
  • yaşamın uzaydan geldiğini söyleyen ama uzaydaki yaşamın nasıl başladığını söylemeyen yalandan bir teoridir bu.
    uzaydan gelen yaşamın, meteor vb. üzerinde dünyaya ulaşmış tek hücreli basit bir canlı olduğunu iddia eder. ama nası dayansın yavrucak uzağın soğuğuna, atmosferdeki sürtünmeye falan? astronot mu bu?
  • dunyaya yasamin yurtdisindan* geldigini iddia eden teori. bunu savunanlara gore bocek cucekler bir goktasi vasitasiyla dunyaya gelmis, dunyaya yasami getirmislerdir. "o bocekler yolculuga nasil dayanmis, hayvanlar ucak yolculugunda kargo kisminin soguklugundan bile oluyor" diyenlere de milyon cesit olan bocek hayvanlarinin sicak, soguk, radyasyon ve stresli ortam demeden yasamlarini surdurebildikleri gercegini hatirlatmislardir.
  • gre'nin okuma metinlerine de konu olan hipotez.
    (bkz: gre)
  • ilhan irem'in siyah kuğunun şarkısı adlı senfonik şiir kitabındaki şiirlerden birinin ismi..
  • aslında exogenesis'in özel bir halidir. exogenesis, yaşamın kökenlerinin/tohumlarının uzaydan geldiğini varsayar, ama bu "gelme" işleminin nasıl yapıldığını açıklayamaz. panspermia ise exogenesis'in boşluğunu doldurduğunu iddia eden, tohumların taşınma yöntemlerini açıklayan ve kendince bilimsel kanıtları olduğu söylenen bir teoridir.

    panspermia'yı zorladığı sanılan birkaç cevap şöyle oluyor.

    1) dna'nın buzullardaki çok iyi saklama koşullarında bile 1.1 milyon yıllık bir yarı-ömrü olduğu söyleniyor. bu yüzden göktaşı üzerindeki bir dna'nın, benzer bir "kalkan" tarafından korunmadıkça bozunmaya uğramadan taşınması oldukça zor görünüyor. (kişisel fikrim, bence de çok zor. ama kimse söz konusu bakterinin/dna'nın bozunmaya uğramadan/mutasyon geçirmeden geldiğini söylemiyor ki. belki de yüksek radyasyonla bozunmaya uğradı da geldi. ayrıca meteorların içlerinin de tıpkı buzullarda olduğu gibi uygun saklama koşullarına sahip olduğu biliniyor.)

    2) bir diğer "çürütme" girişimiyse çoğunlukla, meteorların atmosfere girerken muazzam sıcaklıkta yandıkları, bu sıcaklık altında hiçbir bakterinin yaşayamayacağıdır. ancak burada meteorun "yanma" biçimi üzerinde pek durulmaz. meteor radyasyona maruz kalarak yanmaz. yani o muazzam sıcaklığa erişmesini sağlayan şey "ışınım" değildir. bu ne demek? eğer ışınım olsaydı, o zaman meteor tıpkı mikrodalga fırınındaki bir kek gibi "homojen" ısınmaya sahip olacakti, ve içi de dışıyla aynı sıcaklığa ulaşacaktı. ancak yanmanın temel sebebi "sürtünme" olduğundan, meteorun içiyle dışı arasında çok ciddi sıcaklık farkı olur. (sanki fırında kek yaptık. yüzeyi yandı ama içi hamur kaldı gibi.) hatta incelenen kimi örneklerde yere düşen meteorların iç sıcaklıklarında pek değişme olmadığı görülmüştür. gökcisimlerinin atmosfere girerkenki bu yanma biçimine gavur uzay bilimciler ablation demişler.

    farkındaysanız 2 numaralı iddianın çürütülmesi de, tıpkı 1 numaralıda olduğu gibi aynı temele dayanmaktadır. eğer sözkonusu bakteri meteorun iç kısımlarındaysa muhtemelen hayatta kalır.

    bunun dışında, kimileri occam'ın usturasıyla panspermianın çürütülmesine gıcık kapar, çünkü evrende birden fazla noktada kendi başına hayat başlamasının (ki buna geogenesis diyorlar), bir noktada başlayıp panspermia (veya türeviyle) baska bir noktaya taşınmasından daha düşük olasılıkla olduğunu düşünüyorlar. kısacası diyorlar ki, "eğer siz de başka gezegenlerde hayat olduğunu öne sürüyorsanız, her iki tarafta da geogenesis olması olasılığı daha düşüktür. dolayısıyla occam'ın usturası gereği panspermia doğru olmalıdır." diyorlar. ki bence de haklılar. ancak bir noktanın altını çizmeli, bunu söylemek için kesinlikle başka yerde hayat gözlenmeli ya da geçmişte hayat olmuş olduğu kanıtlanmalı.

    ve sevgili okuyucu. ben panspermia falan savunmuyorum. geogenesis'i daha geçerli düşünüyorum. sadece piyasadaki "çürütme" argümanlarını ve ne kadar yetersiz olduklarını göstermek istedim. esen kalın.

    not: bu entry 28 şubat 2016 ekşisözlük direnişi süresince katalanca olarak sunulmuştur. (bkz: bütün entry'lerini katalancaya çevirmek) bundan çok daha kaliteli yüzbinlerce entry bu süreçte yok olmuştur. bir zamanlar devletin milletini ebleh yerine koyması yasaktı, bazı yasaklar özlenebiliyormuş.
  • dünyaya hayatin uzaydan geldigini savunan hipotez, ama ya o uzaydan gelen canli daha önce oraya yine dünyadan gitmisse, ha? olamaz mi? bal gibi olur. bunu nasil aciklayacaksin dostum?

    edit: bu entry'yi zamaninda hafif ironik bir ruh haliyle yazmistim ama gecenlerde bir arkadasimin facebook'ta paylastigi neil degrasse tyson'in bir tv programindaki söylesisini seyredince aklima yatti. vay be. olur mu olur.
  • "uzaya hayatın nereden gelmiş olabileceğini bilmememiz dünyaya hayatın uzaydan bir şekilde gelmiş olamayacağı anlamına gelmez." (aristotales onasis)
  • uzayda hayat barındırabilecek en yakın yıldız sistemleri ve aradaki mesafe düşünüldüğünde, biraz çürüğe çıkıyor bu panspermi. asteroitler de tek başlarına hayat başlangıcı olmaya müsait değildirler. eğer panspermi doğruysa, daha mantıklı seçenek bir şekilde bu dünyayı dölleme işinin bilinçli bir şekilde yapıldığıdır ki, müslümanlar buna "allah", ezoteristler ve bilimkurgucular buna "projenitörler" diyorlar. (bkz: progenitors)
hesabın var mı? giriş yap