• oyunculuklar hayal kırıklığı yaratmıyor, sahneler klişe de olsa, düşünmediğiniz ayrıntıları yakalamayı başarmış.. filmin geneli başarmış bence.. kesinlikle izlenmeye değer.. özellikle filmin sonu beni oldukça şaşırttı.. üstelik sadece uzun bir yargı sürecini sıkılmadan izletmesi bile benim için yeterliydi...
  • --- spoiler ---
    sayesinde "source" kelimesinden midemiz bulandi bu filmin. ne source'mus be arkadas dedik dedik, ama sonunda kim oldugunu ogrendigimizde icimizi bir huzur kapladi, "haa tamam o zaman" dedik. eh, 1 sene boyunca (+ 2 sene daha sonra) yatan/yatacak kisi biz olmadigimizdan, tuzumuz kuru tabii.

    bir de friends'teki abimizi bu ciddi rolde izlerken cok zorlandim. her an bir espri yapacakmis ya da yine lezbiyen karisindan falan bahsedip guldurcekmis gibi geldi. bir rol insanin uzerine yapismayagorsun..
    --- spoiler ---
  • jail ve prisonun eş anlamlı olmadığını öğrendiğim film olmuştur.
  • şu an imdb puanı 7.7 görünen, ama bence pek de bu kadarını hak etmeyen filmdir..

    --- spoiler ---

    filmde, hapiste yattığı süre boyunca, rachel'in french ojeleri hiç bozulmamıştır.. yalnız hakikaten hiç tahmin edilemeyecek bir kaynağı varmış.. o açıdan, sürpriz sonlu bir film denebilir bir nebze..

    --- spoiler ---

    hangi gerçek olaya dayandığını da öğrenemedim gitti.. bir de david schwimmer ne alaka olmuş bu filme, hayret bir şey..
  • (bkz: valerie plame)
    (bkz: judith miller)

    state of play'den sonra yine 'boyundan' büyük işlere kalkışan bir gazeteci hikayesi. bu biraz daha farklı, film gerçek bir olaya dayansa da işin sosyal boyutundan ziyade karakter draması şeklinde ilerliyor. öyle müziklerle makyajlanmış bir istismar olmaması ve kate beckinsale'in sürpriz derecede iyi oyunculuğu bu dramayı izlenir kılan en önemli etkenler. ayrıca prodüksiyon şirketi iflas ettiğinden film gösterime giremedi, o yüzden direct to video olarak görülebilir, yanıltmasın.
  • --- spoiler ---
    david schwimmer yine bir rachel vakası ile karşımıza çıkıyor.
    --- spoiler ---
  • son derece iyi bir film, begenmeyen arkadaslar sabah aksam lord of the rings izlesinler.

    --- spoiler ---

    aslinda cok da spoiler degil ya, film bana "ulusal guvenlik mi, haber alma ozgurlugu mu?" sorusunu dusundurtmeyi basardi, bu bile yeterli. bildiginiz gibi turkiye'de yetismis biri (nerden bileceksen) olarak bu konu uzerine oyle uzun uzadiya dusunmuyorum genelde.

    bir de film amerikan filmi ya, son sahnede otobuse geri donup de ispiyon muhabbetini geri yasadigimizda dedim simdi salak amerikan seyircisine hatirlatma gelecek, yine amerikalilarin malligina kufur edecegiz, ama sag gosterip sol kroseyi cakti film suratimiza.

    --- spoiler ---

    bir de gercek hayatla ne alakasi var diyenler icin gelsin:
    http://www.npr.org/…story/story.php?storyid=4764919
  • şaşırtıcı bir şekilde 10 numara filmdir. gösterime girmemesi çok talihsiz olmuş. özellikle son sahnesinde gözleriniz dolar.
  • (bkz: overrated)
  • basın özgürlüğü, mahkemeler ve devlet kavramlarıyla ilgili bir film. filmin çok sürükleyici olduğunu söylemeyeceğim veya klişelerle bezeli olduğunu inkar edemeyeceğim fakat bir gerçek var ki, dünya'da yüzlerce kişi bu olayları defalarca ve belki de daha ağır şekilde yaşıyor. sırf o sebeple dahi izlenir.

    filmin sonlarına doğu geçen basın özgürlüğü ile ilgili bir pasajı yazacağım, spoiler olabilir o sebeple dikkat.

    --- spoiler ---

    müdafinin supreme court'taki savunması:

    sayın başkan ve mahkeme üyeleri. 1972'de branzburg ve hayes davasında bu mahkeme, jüri öncesinde kaynaklarının ismini saklayan gazetecilerin aleyhine karar verdi. ve bu da hükümete bu gazetecileri hapse atma yetkisini verdi. 5'e karşı 4 oyla kabul edildi. o zamanlarda doğru bir karar olsa da kararı veren yargıç stewart yıllar geçtikçe hükümetin gücünün kat ve kat arttığını söyledi. bu güç politik görüşleri ne olursa olsun hükümetler tarafından yanlış kullanılıyor ve kurbanlar insanlar oluyor dedi.

    yıllar geçti, bu güç karşı konulamaz hale geldi. bayan armstrong hükümetin istediğini yapabilirdi. dürüstlük yeminini bir anda bozabilirdi. hemen evine ve ailesine dönebilirdi. fakat bunu yapmış olsaydı hiçbir kaynak ona bir daha asla bilgi vermeyecekti ve hiçbir kaynak bir daha onun gazetesine konuşmayacaktı ve yarın başka gazetecileri de tutukladıkları zaman aynı şey bütün gazetelere olacaktı. ve bu yayınlar tamamen önemsiz kılınacaktı. bu da birinci yasayı tamamen anlamsız yapar.

    söyler misiniz bana, eğer bir başkan gizli bir suç işlese ya da bir ordu mensubu işkence yapsa bunları nereden bilecektik? ülke olarak hiçbir zaman doğruları öğrenemeyecektik. sadece güçlü olan konuşacaktı. sorumluluklarından korku duymadığı zaman bir hükümetin ne özelliği kalır ki?

    bu gece bu düşünceyi kırmalıyız. gazetecilerin hapse attırmak başka ülkeler için geçerli. kendi vatandaşlarından korkan ülkeler için. onları seven ve koruyan ülkeler için değil.

    bir süre önce kişisel olarak rachel armstrong'dan dolayı baskı hissetmeye başladım. ona burada bir prensibi değil, onu temsil ettiğini söyledim. ama onu tanıdıktan sonra büyük insanların prensipleriyle kendileri arasında fark olmadığını anladım.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap