muleta
-
bir edip cansever siiri;
geçtikti bir gün hani
ormandan ve aydınlıkların fısıltısından
kenti görmeye gittikti yağmurda
yürüdüktü dar sokaklarda saatlerce
girdikte sonunda yanık yağ kokulu
çinko tezgahlı bir meyhaneye
göz göze geldikti sevimsiz bir papağanla
demiştin o gün bana, anımsıyorum
ah, acısız boğulabilir insan.
eylüldü, mavi donemiydi sanki picasso'nun
-denize inen atlılar-
sonra guernica ve
'chat et oiseau'
yıl bin dokuz yüz otuz dokuz
yas içinde bütün dünya
şehirler yanmış yıkılmış
gördüktü ne kadar yorgun
ne kadar çaresizdi isa
ve demiştin bir gün, anımsıyorum
mutsuzluk da boğabilirmiş insani
bir gün, aksama doğru, alacakaranlıkta.
başını menekşeye koydu, uyudu
bir güvercin caliliğin orada
hani
görmeye gittikti güneşli günde
parkı ve ördekleri
yıllarca sonra. savaştan
ekmek kırıntıları attıktı havuza
bir elim omsuzunda seyrettikti uzun uzun
dünyayı ve çiçekleri
nedense durgunlaşıverdindi bir ara
çok değil, en fazla bir kaç dakika
ve dedindi, mutluyken de boğulabilir insan.
ilkyazları sevmiyoruz artık, yaşlandık da ondan mi
askımızı seyrediyoruz sanki uzaktan
oysa yok biten bir şey aramızda, yok da
hep ayni kalmıyor ki yakın duygular
demiştin bunları bir bir, anımsıyorum
mutlu da olsa insan mutsuz da
her an yeniden yaratabilirmiş kendini
demiştin, bir sabah, bir başka aşkla.
sen olum !
seni hiç düşünmeden yaşadık
seni hiç düşünmeden yaşayacağız bundan sonra -
öne doğru eğik kısa direği üzerine latin yelkeni çekilen, eski portekiz balıkçı teknesi.
-
matadorların boğayı kızdırmak için kullandıkları kırmızı bez.
-
-
bir sözlük yazarı. hoş geldin denmemiş, biz diyelim; hoş geldin!
-
şans konusunda kendine hayrı dokunmayan birisi olarak, ona şans getirdiysem ne mutlu bana (bkz: #31387644). gerçi o şansın, sahip olmadığımız şeylerde aranmaması gerektiğini de çok iyi biliyor ya neyse (bkz: la fille sur le pont)
tanım: motive etmeyi görev haline getirmiş bir sevgi pıtırcığı** -
harikalar diyarı'nın en güzel köşesine saklanmış yeşil saçlı canavar. üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen değişmeyen ve muhtemelen 20 yıl sonra da değişmeyecek gülüşün sahibi insan.
bir gün hayatın neden böyle olduğunu çözeceğiz ve o zaman diyeceğiz ki "yeterince yaşadık!"
kardeş. -
''acısız boğulabilir insan''
''mutsuzluk da boğabilirmiş insanı''
''mutluyken de boğulabilir insan''
naif ve sevecen dil ve üslubu ile insanı mest edip boğan edip cansever şiiri. -
nutella sandığım.
-
geçtikti bir gün hani
ormandan ve aydınlıkların fısıltısından
kenti görmeye gittikti yağmurda
yürüdüktü dar sokaklarda saatlerce
girdikte sonunda yanık yağ kokulu
çinko tezgahlı bir meyhaneye
göz göze geldikti sevimsiz bir papağanla
demiştin o gün bana, anımsıyorum
ah, acısız boğulabilir insan.
eylüldü, mavi donemiydi sanki picasso'nun
-denize inen atlılar-
sonra guernica ve
'chat et oiseau'
yıl bin dokuz yüz otuz dokuz
yas içinde bütün dünya
şehirler yanmış yıkılmış
gördüktü ne kadar yorgun
ne kadar çaresizdi ısa
ve demiştin bir gün, anımsıyorum
mutsuzluk da boğabilirmiş insani
bir gün, akşama doğru, alacakaranlıkta.
başını menekşeye koydu, uyudu
bir güvercin çalılığın orada
hani
görmeye gittikti güneşli günde
parkı ve ördekleri
yıllarca sonra. savaştan
ekmek kırıntıları attıktı havuza
bir elim omzunda seyrettikti uzun uzun
dünyayı ve çiçekleri
nedense durgunlaşıverdindi bir ara
çok değil, en fazla bir kaç dakika
ve dedindi, mutluyken de boğulabilir insan.
ilkyazları sevmiyoruz artık, yaşlandık da ondan mı
aşkımızı seyrediyoruz sanki uzaktan
oysa yok biten bir şey aramızda, yok da
hep aynı kalmıyor ki yakın duygular
demiştin bunları bir bir, anımsıyorum
mutlu da olsa insan mutsuz da
her an yeniden yaratabilirmiş kendini
demiştin, bir sabah, bir başka aşkla.
sen ölüm !
seni hiç düşünmeden yaşadık
seni hiç düşünmeden yaşayacağız bundan sonra.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap