• sezai karakoc'un mona roza adlı şiirine ilham verdiği iddia edilen ve her kıtanın ilk harfine bakılarak belki de bu iddianın doğruluğunun resmi olan kadın.
  • intihar etmis veya kendisine duyulan asktan bihaber, kendi hayatini yasamis basarili bir kisi; hangisi olursa olsun, mona* rosa gibi sihirli bir siire esin kaynagi olmus incir kusu.
  • muazzez akkaya, okulda pingpong şampiyonuymuş. akkaya'nın kızından edindiği bu bilgi, ahmet hakan'a, karakoç'un bir şiirini hatırlatmış. ahmet hakan şiirle de alakalı olarak hemen gözünün önünde canlanıveren bir pingpong müsabakasını şöyle aktarmış:

    "muazzez hanım’ın mülkiye’de okurken "pingpong şampiyonu" olduğunu öğrenince...
    hemen aklıma sezai karakoç’un "ping-pong masası" adlı başka bir şiiri geldi.
    şiiri bulup okudum...
    şu dizelere dikkat kesildim:

    ha sezai ha ping-pong masası
    ha ping-pong masası ha boş tüfek
    bir el işareti eyvallah ve tak tak
    gözlerin ne kadar güzel ne kadar iyi
    ne kadar güzel ne kadar sıcak
    tak tak tak tak tak.

    gözümün önüne şöyle bir görüntü geldi:
    ezik ama onurlu ergani çocuğu sezai, uzak bir köşeden muazzez’in pingpong oynamasını izlemektedir. muazzez topa şımarık bir edayla vurdukça "ha sezai ha ping-pong masası" diye içlenmektedir.
    ne dokunaklı değil mi?"
  • hakkındaki ünlü efsaneyle ilgili www.haber7.com sitesindeki haber için yapılan aşağıdaki yorum da hayli ironiktir.

    "hacı ali altun tarafından 19 ocak 2007 20:56 tarihinde
    olamaz
    buna asla inanmıyorum.nasıl olur da monarozanın hikayesi yalan olur. biz üniversitede bu şiiri efsane olarak gördük şimdiden sonra öğrencilerime yalan mı diyeceğim eğer doğruysa televizyona çıkarıp kanıtlasınlar.beni inandırsınlar eger doğruysa "
  • `sezai karakoç` tarafından mülkiyede okuduğu yıllarda yazılmış naif bir ilginin eseri olan şiirin kahramanı. sonraki yıllarda şair, söz konusu şiir hakkında oluşan asılsız söylentilerden duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş; diriliş yayınları tarafından yayımlanan 1998 tarihli `aşk ve çileler` adlı şiir kitabında yer verilen şiirdeki akrostişi bozmuştur.
  • söz konusu şiirin ihtiyaç duyduğu bir nesnedir kendisi...
    o kadar...
    daha fazlası değildir, olamaz da!
    ki konuşmalarıyla belli etmiştir bunu...
    bazen bir cisim bir kelimeyi doğurur şairde, sonra o kelime arkadaşlarını çağırır yanına ve şiiri oluşturur hepsi.
    şair de ister ki buna nesnelik etsin biri, böyle askıda yaşamak yorar çünkü şairi.
    bu bütün şiirlerde geçerli midir bilemem ama bir aşkın besleyip büyüttüğü şiirlerde durum budur.
    bu kadın da şiirin nesnesidir o yüzden, aşkı değil.
    zira şiirin aşkı sezai bey'dedir.
    her insan gibi bir cisimleştirme ihtiyacı hissetmiştir ve bunu da kolay yoldan gerçekleştirmiştir.
    belki pişman da olmuştur ama şairler bir de kibirli olurlar, yıkamazlar bir kere kurdukları seti...
    hasılı bu kadıncağız ne suçludur ne de suçsuz...
    şiirle ilgisi yanlış zamanda yanlış mekanda bulunmasıdır sadece :jjj
  • röportajı okuduğumda hayal kırıklığı yaşamadım desem yalan. ama şöyle bir düşününce muazzez akkaya'nın mona roza olmasına imkan yok, belki de hiç bir sevgilinin mona roza mertebesine ulaşma şansı yok. ama yine de bir umut değil mi? belki bir sonraki başka olur, aradağımdan hayal ettiğimden daha güzel olur dersin...

    mona roza bir hayal, bir gölge bütün hayatımız boyunca peşinde koştuğumuz. hepimiz kafamızdaki hayale ''o'' olabileceğini sandığımız güzel bir vücut, güzel bir yüz aramıyor muyuz?
    muazzez hanım da bir zamanlar çok özel bir adam tarafından ''o'' sanılmış güzel bir yüz.
  • röportajını okuduğumda (görüntüsünden dolayı değil yani güzel kadınmış), erkekler kızıyor ya kızların efendi adam yerine başkalarını tercih etmesine, erkeklerde de bu hastalık olduğunu düşündüm. evet kadın, sezai karakoçu bırakıp mevkisi olan bir adamla evlenmiş, ama be hey koca sezai karakoç bu sağlam yüreğinle bula bula bu kadını mı buldun uğruna şiirler yazmak için?

    şu anda röportajı yeni okumanın verdiği hayal kırıklığını atlatamadığımdan bunları söylüyor olabilirim. ama atlatamam zaten bu hayal kırıklığını.

    burdan bir de genel bir hayat dersi çıkaralım. hayırlısı buymuş. hakkaten iyi ki diyorum kendisi sezai karakoçtan elektrik alamamış.
  • keşke hiç konuşmasaymış cidden, aklımızda ping-pong masası'ndaki gözlerin sahibi olarak kalsaymış.

    kaç kadına nasip olmuştur birinin mona roza'sı olmak.

    bunun farkında bile ol(a)mamak ne garip.
hesabın var mı? giriş yap