• kadinlarin yaptiklari el islerine dantel, ortu vslerine taktiklari isim..mesgale oluyo iste kardes naparsin..
  • meşgul eden şey.
  • bir nazim hikmet ran siiri;
    " öküzlerimin boynuzlarında aydınlanırken ortalık
    toprağı sürüyorum sabırlı bir kibirle
    çıplak ayaklarımda toprak nemli ve ılık.
    demir dövüyorum öğleye kadar
    kırmızıya boyanıyor karanlık.
    yapraklarında yeşilin en güzeli,
    zeytin devşiriyorum ikindi sıcağında
    üstüm başım, yüzüm gözüm ışık.
    her akşam mutlaka misafirim var,
    kapım bütün şarkılara alabildiğine açık.
    geleceyin suya diz boyu girip
    çekiyorum denizden ağları:
    yıldızlarla balıklar karmakarışık.
    benden sorulur oldu dünyanın hali artık:
    insan ve toprak, karanlık ve aydınlık.
    anladın ya işim başımdan aşkın,
    beni lafa tutma, gülüm,
    ben sana aşık olmakla meşgulum."
  • (bkz: meşguliyet)
  • hayatına girmiş tüm kadınların fotoğrafını onlarla birlikteyken (aynı kurallara uyarak, özdeş şekillerde, boyutlarda vs.) çekip, saklamak. hastalıklı bir meşgale mi acaba?
  • enfes bir nazım hikmet şiiri. alabildiğine emek, alabildiğine insan, alabildiğine hümanist bir şiir bu. bir çiftçiyi, bir demirciyi, bir köylüyü ve bir balıkçıyı ve de bir aşağı mükemmel anlatır.

    benden sorulur oldu dünyanın hali artık:
    insan ve toprak, karanlık ve aydınlık.
  • iş kayıt meşgale anlamıyla kullanıma iş güç gibi uygundur, hatta alt şiddet göstergesiyle daha uygundur. ikisinin de bilindiği çukur çeylen'de meşgale için iş kayıt (iş gayıt) daha yaygın kullanılır.
    şuğul ve şuğullanmak doğrudan kökü ama kamufle olduğundan akla hemen gelmiyor. hatırlatan oxfordunkoylusu'ne teşekkürler.

    uçak korkusunu uçakta cep telefonuyla oynamak, cepte yazı yazmak biraz yatıştırabilir. kaç kez yaptım. hatta uçakta yazacak şeyler aniden zihnime doluşunca, kendime korkuyor musun lan diye sorma gereği duydum. yan koltuktaki yolcuyla sohbetin, meşgalenin yerini tutar. konuş benimle derler ya hani filmlerde.

    (bkz: meşgul/@ibisile), iştigal, işgal
  • öküzlerîmîn boynuzlarında aydınlanırken ortalık
    toprağı sürüyorum sabırlı bîr kîbîrle
    çıplak ayaklarımda toprak nemlî ve ılık.
    demîr dövüyorum öğleye kadar

    kırmızıya boyanıyor karanlık.
    yapraklarında yeşîlîn en güzelî,
    zeytîn devşîrîyorum îkîndî sıcağında
    üstüm başım, yüzüm gözüm ışık.

    her akşam mutlaka mîsafîrîm var,
    kapım bütün şarkılara alabîldîğîne açık.
    geleceyîn suya dîz boyu gîrîp

    çekîyorum denîzden ağları:
    yıldızlarla balıklar karmakarışık.
    benden sorulur oldu dünyanın halî artık:
    însan ve toprak, karanlık ve aydınlık.

    anladın ya îşîm başımdan aşkın,
    benî lafa tutma, gülüm,
    ben sana aşık olmakla meşgulum.

    nazim hikmet
  • (bkz: uğraş)
  • zamanımızda insanı meşgul eden çok şey var. özellikle haberleri çok sıkı takip etmek hayatı harcayan bir şey. dün popüler olan başlıklardan kaçı bugün de var? çoğu gitti. ve bir daha da anılmıyorlar. halbuki o gün boyunca sürekli konuşuldular. önemli gibi gelmişti ama önemli değildi.

    sosyal medya, videolar, haberler, hobiler, gezi, iş, insani ihtiyaçlar vs. derken bu hayat geçip gidiyor. yemek bile hayatı gasp ediyor aslında. yemek için saatleri harca, pişir ve ye, bitti. zaman da geçti ama...

    insanı meşgul eden bu kadar çok şey varken hangi ara kalbine yönelsin? bu nedenle insanın önceliği ruhunun yaşaması olmalı, nefsinin değil. ruhun da gıdaya ihtiyacı var. biz nerdeyse hep nefsimizin istediğini yapıyoruz. nefsimizi kendi aslımız zannediyoruz. onun canı bir şey çekse, kendimizin canının çektiğini zannediyoruz.

    yemek istiyor veriyoruz, uyumak istiyor uyutuyoruz, gezmek istiyor gezdiriyoruz, şımartılmak istiyor şımartıyoruz. ne derse onu yapıyoruz, emrine amade olarak. ama bu sırada ruhumuz acı çekiyor. onun da beslemesi, ihtiyaçlarının karşılanması gerekiyor. bu nedenle ruhumuzun ihtiyaçlarına yönelik meşgul olmak, daha sonra illaki yapılması gerekiyorsa ve buna uygun bir zaman varsa diğer şeylerle meşgul olmak en iyisi olabilir.
hesabın var mı? giriş yap