• okyanus kiyisindaysaniz 200 mile kadar sahiplenebildiginiz ve okyanusun suyu tabani her bir seyinden faydalandiginiz kismina verilen ad. uzerinden gelip gecen gemileri kisitlayamasaniz da gemilerden biri durup olta sarkitacak olursa hoop hemserim burada balik dutmakk yassah diyerek taciz edip kovalayabilirsiniz. madencilik, petrol aram cikarma gibi faaliyelteri saymiyorum bile, birisi gelir de exclusive economic zonunuza veyahut turkce tabiriyle munhasir ekonomik bolgenize girip okyanusun dibine cukur kazmaya calisirsa bahcenizi eseleyen kostebege takindiginiz tavri takinabilirsiniz. mesela sili diye bildigimiz kuzeyden guneye git git bitmeyen tek boyutlu ulke kendisini harita uzerinde iki boyuta tasimak, kendini iyi hissetmek icin 200 mil kalinliginda artik ben diyeyim 3000 sen de 3500 mil uzunlugunda bir pasifik parcasini parselleyip uzerine oturmustur. ulkenin yuzolcumunun artik kac kati ediyorsa...

    kita sahanligi (continental shelf) ve kara sulari (territorial waters) kavramlari ile karistirinca da kuser ayrica
  • imzalamamız halinde akdenizde kenarda köşedeki kıytırık adaları yüzünden aslan payını yunanistan'ın kapacağı bir uluslararası sözleşmenin tanıdığı hak. türkiye bu anlaşmaya taraf değildir, taraf olması da pek çıkarına gözükmemekte.

    buyrun konu hakkındaki yunan tezi : http://mq.dukejournals.org/…ontent/18/3/56.full.pdf

    kıbrıs'ın önden gitmesi abisi yunanistan'a peşinden sıkıştırma imkanı tanımaya yönelik

    - münhasır ekonomik bölgemizi ilan edeceeez!
    - e anlaşmayı imzalamamışın? el üstünde tutulduğun mısır, suriye, libya gibi diğer ülkeler çoktan yunanistanla anlaşmış bile?
    - ama biz daha popüleriz, söyleriz bi kıyak geçerler canım...

    edit: aradan geçen zaman içinde dost bildiğimiz mısır ve suriye ile de papaz olmuşuz zaten.
  • dogu akdenizde bu aralar sularin isinmasina sebep olan mevzu.

    dogu akdeniz'de aslinda rum kesimi, su siralar petrol vs. aramasina vesile olan anlasmayi, bi kac sene once, sadece israille degil, suriye ve misirla da yapti. ancak turkiye, bu anlasmalardan duydugu rahatsizligi sam ve kahire'ye iletti zamaninda. zaten ozellikle suriye ile olan anlasmaya binaen bir petrol aramasi yapmak rum kesiminin macasinin yemeyecegi bir sey cunku bildigin tr'nin burnunun dibinde petrol aramasi yapmak gibi bir durum olurdu. su anda mevzu olan 12. parsel ise hem tr'ye uzak, bir sekilde daha mantikli gozukuyor o acidan, hem de su aralar turkiye ile arasi limoniden de ote olan israilin kanatlari altinda bir konumda.

    yani aslinda suriye ve misir'a soyledik ve bize bir kiyak gectiler ciddi manada. ancak tabi israil ile ilgili durum o sekilde islemedi zaman icinde.

    aslinda butun bunlardan daha onemli kisim ise sudur. turkiye'nin rahatsizligi, bu münhasır ekonomik bölge konusundaki sinirlar degildir. turkiye, kibristaki ikili yapi cozulmeden, boyle petrol arama olayina falan tumden karsidir, cunku o zenginliklerde, adanin kuzeyinin de hakki oldugunu belirtmektedir. ancak rum kesiminin tek basina iken bu zenginlikleri kullanmasi durumunda, kuzey kibris turk cumhuriyetinde yasayan soydaslarimiz bundan bir pay alamayacaktir.

    kibris konusunda, dunyanin kalan kismi anlamasa veya anlamak istemese bile, su anda adadaki durum, rum kesimi icin bir cozumu gerektirmemekte. adamlar zaten su haliyle memnundur durumdan. tek dertleri kurduklari devleti kaptirmamak. zaten 1960'taki konumlari da budur, yani bir sekilde turkleri yonetimden attilar zamaninda, kendi iddialari "turkler yonetimden kendi rizalariyla cekildi", gibi insafi olan bir insanin oyle sacmalik mi olur diyecegi turden bir sey. her neyse esas konu bu degil. rum kesimi bu petrol arama olayini, su anki konumunu daha da saglamlastirmak icin yapiyor esasen. bu ada benimdir, bu adadaki tek devlet benimdir modundalar yani.
  • kıyı devletlerinin karasularının esas hattından başlayarak 200 deniz mili ötesine kadar ilerleyen bölgedir. bu bölge içerisine deniz yatağı, toprak altı ve bölge üzerindeki üzerindeki sular dahildir.

    kıyı devletleri münhasır ekonomik bölgeleri içerisinde, canlı veya cansız doğal kaynaklar bakımından bir takım ekonomik haklara sahiptirler. kıyı devletleri bu bölgedeki canlı ve cansız kaynakların işletilmesinde, korunmasında ve idaresinde söz sahibidir. münhasır ekonomik bölge, karasularından farklı bir kavramdır. esasen karasularını kapsamaktadır ancak karasularının aksine haklar daha geniştir.

    münhasır ekonomik bölgenin kıyı devletleri tarafından ilan edilmesi gerekmektedir. karasularından bu noktada da ayrılmaktadır. münhasır ekonomik bölge faaliyetleri yürütülürken herhangi başka bir devlete zarar verilmemesi gerekmektedir. kıyı devleti ayrıca, münhasır ekonomik bölge üzerindeki kazançlarından fazlasını diğer devletlerle paylaşmak zorunluluğundadır.
  • şuan ki hükümetin bir türlü ilan edmediği şeydir aslında. bu yüzden bütün kaya ve kayacıklar dahil olmak üzere ülkemize ait sularda teknemiz bile açılamıyor.

    yazıklar olsun!

    detaylı inceleme için~
  • münhasır ekonomik bölge (meb) kavramı birleşmiş milletler deniz hukuku sözleşmesi’ne göre karasularının ölçülmeye başlandığı esas hattan itibaren 200 deniz milinin ötesine uzanmayan ve kıyı devlete deniz yatağı, üzerindeki sular ve bunların toprak altındaki alanlarında birtakım hak ve yetkiler tanıyan alan olarak tanımlanmaktadır.

    türkiye’nin doğu akdeniz’de suriye sınırının denize ulaştığı noktadan deveboynu burnuna kadar uzanan anadolu kıyıları önünde geniş bir kıta sahanlığı ve meb alanı bulunmaktadır.

    kıta sahanlığı kıyı devletinin deniz altındaki jeolojik doğal uzantısıdır.

    hukuki açıdan kıta sahanlığı jeolojik kıta sahanlığına ilaveten kıta yamacını ve kıta yüksekliğiyle beraber bütün kıta kenarını kapsamaktadır.

    1982 bmdhs’nin 76. maddesi jeolojik doğal uzantıya dayalı bu kavramı olduğu gibi muhafaza etmiş kıta sahanlığı ve meb kavramlarının birlikteliğini sağlamak için ilaveten mesafe ölçütüyle desteklemiştir.

    denize kıyısı olan devletler “ab initio* “ ve “ipso facto**” kıta sahanlığına sahiptir. kıyı devleti ilan etmeksizin kıta sahanlığına ilişkin hukuk kuralları yürürlüğe girdiği andan itibaren kıta sahanlığına sahiptir.

    bu çerçevede türkiye’nin de kıyısı bulunan denizlerde ve elbette doğu akdeniz’de kıta sahanlığı vardır. kıta sahanlığı kıyı devletine deniz yatağı ve altındaki toprak kitlesi içindeki mevcut zenginlikler üzerinde münhasır haklar verir.

    meb kıyı devletinin esas hatlarından itibaren 200 mil mesafeye kadar ilan ederek tesis edebileceği bir deniz yetki alanıdır. türkiye doğu akdeniz’de meb ilan etmemiştir. meb kıyı devletine 200 mil içinde kıta sahanlığının verdiği hakların hepsini vermektedir. buna ek olarak bu mesafe içinde su kitlesindeki hakları da kapsamaktadır.

    bu bakımdan kıta sahanlığı gibi meb de kıyı devletine egemen haklar tanımaktadır.

    (* ab initio- başlangıçtan itibaren (latince)
    ** ipso facto- tabiatıyla, haliyle, tanım gereği, kendiliğinden, gerçekten, sırf bu nedenle , )
  • bizim halen neden ilan etmediğimizi anlamadığım bölge.
    ayrıca detaylı bilgi için link
  • bu konuda önemli bir kitap için; (bkz: sorular ve cevaplar ile münhasır ekonomik bölge kavramı).

    https://www.dr.com.tr/…k/hukuk/urunno=0001824220001
  • aslan paylarını dört tarafı denizle çevrili ve okyanuslarda sömürge veya bölgeleri olan ülkeler alıyor. sırasıyla abd, fransa, avustralya, rusya, birleşik krallık ilk 5'te.

    sürpriz diyebileceğimiz isim 11.sıradaki şili. dünya'da uzunlamasına deniz kenarında büyüyen tek ülke olduğu için okyanusta'da iyi bir aslan payı alıyor.
hesabın var mı? giriş yap