*

  • ankara'daki tek gerçek fransız okulu. anaokul*, ilkokul*, ortaokul* ve lise*den oluşur. fransız eğitim sisteminin acayipliği yüzünden veya sayesinde, sınıf isimleri sırasıyla şöyledir: pm, mm, gm, cp, ce1, ce2, cm1, cm2, 6e, 5e, 4e, 3e, 2e, 1e, te.
    'gerçek' oluşunun açıklaması: fransız okulu geçinen tüm okullar, bir şekilde t.c. milli eğitim bakanlığına bağlıdır. lcg ise 'ministère de l'éducation nationale' yani fransız eğitim bakanlığına bağlıdır. böyle bir okul kurma hakkı, fransa'yla birlikte bir kaç ülkeye daha lozan antlasmasıyla verilmiştir yamulmuyorsam.
    anaokul ve ilkokul kısımları, fransız büyükelçiliğinin arka bahçesinde, yazanlar sokak'tadır. ortaokul ve lise kısımları ise, eskiden kızılay'daki fransız kültür merkezinde olup, 17 ağustostan sonra, binada deprem tehlikesi olduğu neden gösterilerek sürülmüştür. bir dönem kadar (ki 3 dönem* vardır) kızılay'da bir dersanede, sonra da tanrının unuttuğu yerlerden birinde, oran yakınlarında bir yerde eğitimi sürdürmüştür. ayrıca, kuruluşundan beri ütopik* bir efsane olup, yılan hikayesine dönen kampüs veya otonom bina projesi her yıl geleneksel olarak ertelenmektedir.
    anaokul ve ilkokulda her yıl karnaval ve kermes düzenlenir, lise sonlar (terminales) ise parti düzenler, eğlenilip coşulur (bkz: güzel günler). ortaokulun sonunda, brevet sınavına girilir, diploma alınır. ertesi yıl eğitim dalı seçilir, seçenekler şunlardır: l*, es* ve s*. son iki yıl ise, baccalauréat sınavlarına girilir. ondan sonrası bilinmemektedir, gidenler bir daha dönmemekte, haberleri bile alınmamaktadır...
  • pierre loti lisesinin ankara versiyonu. yani aslinda iki tane gerçek fransiz okulu var.
    yakla$ik 15 senemi geçirip mezunu oldugum okul. (yok hayir sinifta kalmadim, anaokulundan itibaren)
    okulun az nufusundan dolayi genelde butun okul birbirini tanir. genelde bir ya da iki sinif ust ya da altinizla bile muhabettiniz vardir. benim zamanimda çok guzeldi o -bir nevi- komun ortami.
    (bkz: nostalji)
  • ankaradaki tek gerçek fransiz egitimini veren,bitirince turk universitelerinde okuyabilmek için doga ustu bir çaba gostermek zorunda oldugunuz(fransiz dili ve edebiyati ve benzeri bolumler hariç),ve ayrica 13 senemi geçirdigim okulum
  • hatunlari super okul*
  • 'ministere de l'education nationale' yani fransa milli eğitim bakanlığına bağlıymış, çıkınca türkiye'de eğtim görmekte zorlanılıyormuş.
    aman da ne güzel.
    (bkz: kultur emperyalizmi)
  • fransa gözünden kültür emperyalizmi olduğu doğruysa da (hatta böyle olduğu okulda da açıkça öğretilmektedir), hiç bir türk evladı bu okula gitmeye zorlanamayacağından (hatta zorluk bile çıkarttıkları da göz önünde bulundurulmalıdır) "vah vah vatan elden gidiyor, emperyalist güçler eğitimimizi de ele geçirdiler" diye yakınmak gereksizdir. evet bu okulda okuduğumdan benim beynim yıkanmış olabilir, ama daha fenası, bu durumda bulunmamış olmasına rağmen, başka şekillerde yıkanmış beyinlerdir.
  • önce (bkz: istemsiz ironi)

    herhangi bir ülke insanının anlayamayacağı derecede üst düzey bir terbiye olduguna inandırılmışların mezun oldugu okul. (eminim bu cümle fransızca'da daha iyi ifade edilebiliyordur). inanmayanlarda çıkabilir tabi lakin gönül isterdi ki bu şahane okulda terbiye, görgü denilen meretin kültürden kültüre değişebileceği, üst kültür-alt kültür, asil toplum-dandik toplum ayrımlarının sivri dilli gerzek beyaz adama ait oldugu öğretilebilinseydi.

    okulun günahını alma, belki onlar anlatmışlardır da bizim ülke öğrencisi mal oldugu için - öyle ya hayatlarının ilk 5 yılını alt türk kültürü içerisinde geçirdiler - anlamamıştır denilebilir tabi, lakin ben eğitimde sorumluluğun eğiticiye ait oldugunu düşünenlerdenim: öğrencisinde bir ebleklik görüyorsam onu okula yoruyorum, yoksa önünden bile geçmiş değilim henüz.

    böyle bir okulun varlığındaki abukluklardan biri öğrencilerinin "fransız iyidir" yemini yutmalarıdır bana kalırsa. "dandik" liselerde okutulan tarih kitaplarındaki abartılarla dalga geçen, söylenenlerdeki gerçeklik payını az da olsa akıl kemale erdikten sonra algılıyabilmiş bizlerin seviyesine inebilselerdi bu okulun öğrencileri, fransız'ın gözünden değil de türk'ünkünden bakabilselerdi dünyaya - zira ne kadar iğrenselerde gözleri türktür evet - zannederim onların da önüne "sadece bir gün hatırlanmak istemiyoruz, her gün kurban bayramı olmalı" diye söylev veren koyun karikatürü görüntüsü gelirdi.

    öte yandan öğrencileri hayatlarından memnun olduklarına, "evet kendi kültürümle değil başka bir toplumun kültürü ile yetiştirildim, türkün kötü fransızın iyi oldugu öğretildi bana, ama kimse beni buna zorlamadı" dediklerine göre ereğini ziyadesiyle yerine getirdiği için başarılı saymak gerekir bu eğitim kurumunu.

    yazıları ile bile olsa tanıma şerefine nail oldugum mezunları/öğrencileri arasında "evet, fransız propagandası yapıyorlar derinden, ama biz de mal değiliz; doğruyu yanlışı ayırdedebiliyoruz çok şükür allahıma. eğitim de gayet iyi o yüzden de devam ediyoruz işte" diyebilecek biri yoktur bu okulun. tanıdığım her temsilcisi tam da eleştirilen yönden savunup okullarını aşikarı söyleyememişlerdir bir türlü. belki onlara o kadar aşikar değildir belki de demogoji yapmak fransız usulüdür; şu an tam kestiremedim.
  • bu okul hakkinda atilip tutulanlari bir mezunu olarak benim mi yanli$lamam(veya dogrulamam) daha yaki$ik alir bilmiyorum, ama ne de olsa artik daha objektif(yoksa nesnel mi demeliydim hay allah)yakla$abiliyor olsam gerek bu kadar seneden sonra.

    kisaca anlatmak gerekirse, bu okul fransadaki herhangi bir okulla a$agi yukari ayni egitimi vermektedir, tek farki-ki goze en çok batan bu olsa gerek- turkiye sinirlari içinde olmasidir. bununsa en onemli nedenlerinden biri ulkemize goreve gelen fransiz ailelerin çocuklarinin okumasi içindir. ebeveynlerinden birinin turk birinin fransiz oldugu çocuklar da oldukça vardir bu okulda. yani okulun nerdeyse yarisinda fransiz kani mevcuttur, ve bu es geçilicek bir $ey degildir.
    bir de bizim yurt di$ina goreve gidip geri gelen ve çocuklarina orda ba$ladigi egitimi ordaki gibi devam edebilsin diye bu okula verenler vardir, bu ailelerin seçimidir, yargilamak gereksiz olur. tabi bu vakit bizim turk $ovenistler(tesadufe bakin bu chauvin denen adam da fransizdir) de demez mi "bizim çocuklarimiz niye oralarda turk okullarina gidemiyor, onlarin ba$i kel mi?", derler, haklidirlar. ancak bu fransizlarin dunyaca -bu okulca demiyorum- kibar ve asil taninmasi gibi bir kli$e vardir ki bu bizim ulke insanlarinin guçlu(bkz: bir turk dunyaya bedeldir) olma kli$esinden oteye gidemeyen bir okuzluktur. ne bizim okullarimizda bize guçlu olmayi ogretiyorlar(ne demekse?), ne de fransizlarda "aman $oyle kibar olun, $oyle asalet a$ilayin içinize" gibi ogretici replikler geçiyor.

    dedigim $udur ki, kendi adima konu$mak gerekirse(çunku bazilari herkes hakkinda genellemeyi çok seviyor) bu okulda hiçbir fransiz propagandasina $ahit olmadim, hiçbir beyin yikama i$lemine tabi tutulmadim(hatta fransizlari seviyorum desem yalan olur). ama eger sadece okulunda okumak ba$li ba$ina bir propagandadir denirse, bir $ey diyemem, bu durumda fransiz egitimini tercih ederim. çunku $oyle bir gerçegi de unutmamak gerekir, ve fransiz egitimi kesinlikle boyle degildir: "almanlar yenilince biz de yenilmis sayildik".(bkz: anlayan anladi)
    a$ikar olan bir $ey varsa o da birkaç ornekten topluca kiyima geçmenin abesle i$tigal oldugunu bazi zatlarin hala kavrayamami$ olmasidir.
  • kapısının önünden dahi geçmediğim, hiç bir öğrencisini ya da mezununu ile şahsen tanışmadığım, daha önce de belirttiğim üzre yaptığım tüm laf kalabalığı sözlükten edindiğim, sanki on satır yukarıda türkiye'deki 'gerçek' iki fransız eğitim kurumundan biri olmasından övgüyle bahsedenler kendileri değilmiş gibi, okullarından çok kendilerini savunmaya çalışan yazarlar tarafından aktarılmış bilgilere dayalı olan ilk ve orta dereceli eğitim kurumu.

    bugun, burada, kendimden emin bir şekilde şu satırları yazabiliyorsam bunu mezunlarına borçlu oldugum okuldur. bir borcum da yumurtaya can vermekle kalmayıp insana da yumurtlamadan yumurta üzerinde fikir yürütebilme yetisini ihsan eylemiş yaradanadır. aynı yaradanın başka bir insanı on beş sene içerisinde bulunduğu, çocukluğu ve erken gençliği ile ilgili kayda değer anılarının çoğunluğuna arkaplan olmuş bir okuldan objektif olarak bahsedebileceğine inandırması ise beni değil yaradılıs teorisyenlerini bağlayan bir paradoks olsa gerek.

    aksiyomu hatalı bir formalizimin argümanına karşı argüman göstermenin bir anlamı yok; bu yüzden burdan öteye bir şey söylemek pek akıl karı değil zannediyorum. lakin şunu da eklemekte fayda var: endonezya'da hükümet güçleri ile savaşan asi gerillalar kabul etseler de etmeseler de, ıraklılar kendilerini geçen sene olduklarından daha özgür hissetseler de, hintler kriketi milli spor addetmiş olsalar da sömürgeciliğin varlığına olan inancın - ki normal dünya görüşünün yetmediğini, illa inanılması gerektiğini farzederek konusuyorum - bir nebze olsun azalacağını sanmıyorum.

    bağlantıyı okuyucu kursun; ama okulla değil okuyanla kursun.
hesabın var mı? giriş yap