• tomris uyar ile yapılan ve söyleşici olarak onun yaptığı söyleşilerden (bir de soruşturmalara verdiği yanıtlardan) handan inci'nin belki tamamına yakınını derlediği, yky'nın "tomris uyar bütün yazıları" kitabında bir bölüm yani alt kitap olan yapıt. bağımsız kitap olarak 2011 yılında yayımlanmış.

    "yenilikçilikten her zaman çağcıllığı anladım. ya da "gündeşliği". gündeşliğin türk edebiyatına sağlıklı, sorgulayan bir tavır getireceğine inanıyorum. yenilikçiliğin çoğu kere züppelik, snopluk olarak algılandığı bir ülkede, yenilik -alışıldık deyişle- biçimde ve özde çok önemli." tomris uyar - kitapla direniş

    "namus nedir, ahlak nedir, aşk-sevgi nedir gibi. ama bunların yanıtını getirmek değil de, bunların verilmiş olan ve değişmez zannedilen yanıtlarının içindeki ufak ayrımcıkları saptamak."

    "yazardan uzun yıllar kullandığı "r. tomris" takma adını açıklamasını rica ettik.
    benim göbek adım yok. ama olsaydı herhalde babaannemin adı refia olurdu. tiyatrocu sermet can, "r"nin richard olduğunu ileri sürmüştü ama değil."

    "çok fazla yazmak yazarı geriye doğru siliyor gibime geliyor."

    "anneannem bir bektaşi kızıydı ve şiirle yakından ilgileniyordu; büyükbabam şiir yazar, annem de çeviriler yapardı; babamınsa yayımlanmış kitapları vardı."

    "şiirsel bir dilim olduğunu şairler özellikle söylerler. ancak şiirsel bir dille, şiir yazmaya elverişli dilin karıştırılmaması gerekir."

    [öyküde "aydınlanma anı" diye bir an var. bu, yalnızca benim kullandığım bir şey değil, terim olarak da geçiyor. "aydınlanma anı" öykünün omurgasını oluşturuyor.]

    "işte bu tekrarlanabilir, açılabilir, çoğaltılabilir noktayı bulmak da disiplini gerektiriyor. bunun yanında, fazlalıkları atmak, onu odağa almak için ayrıntıların tuzağına düşmemek, dilin güzelliğine kapılmamak, ama dilin de öykünün bütünüyle uyum içerisinde olmasını sağlamak gerekiyor."

    "okurun o kadar garip ölçütleri var ki. mesela içtenliği seviyor. içtenliğin edebiyatta yapıldığını bilmiyor. içtenlik, inandırıcılık adına kurulur. edebiyatçılık bir meslektir çünkü. (...) edebiyatta bence önemli olan inandırıcılıkrır; içtenlik ya da sahicilik değil."

    [buna benzer çok güzel bir aydınlanma anı da katherine mansfield'ın "garden party"sinde vardır. çocuk, "hayat ne kar şey, değil mi?" der, kardeşine. "şey." ne olduğunu söyleyemez de... o "şey"lerdir işte öyküyü yapan.]

    "okur romandan beklediğini öyküden alamaz. öyküye katılıp kendi çıkarması gerekir. katlanamadığı da bu."

    "yoksa zaten hayatın anlaşılır pek bir yanı yoktur. hayatın düzgün bir kurgusu da yoktur. hayatta herkesin başına bir saksı düşebilir ama bir öyküde birinin başına saksı düşürebilmeniz için yeterince nedeniniz olması gerekir." tomris uyar - kitapla direniş

    "sanırım şiirsellik, ortak bir nitelik durumuna geldiği zaman, bir terim haline geldiğinde, şairane oluveriyor. her ozan kendi şairanesini bulduğunda, var ettiğinde ise şiirsellik sürüyor." turgut uyar (kitapla direniş'te)

    "şiir, yaşamın her kesiminde sürekli olarak var bence. şair olarak bunları kullanmaktır geriye kalan. yaşadıkça şiiri, yazdıkça yaşamı düzeltiyor gibiyimdir." edip cansever (kitapla direniş'te)

    "hemen her öykünüzde, her resminizde var kediler. kadınlarla bütünleşen, sizce* kimi zaman vahşi, yırtıcı olan, kimi zaman da okşanınca ronronlayan kadınlar. nedim günsür'ün evinde bir kedi resminiz vardı, hiç unutmam." t. u.

    "bana kadınlarla kediler, yapı bakımından benzeşirler gibi gelir. kedi bağımsızdır, özgürdür, yukarıdan bakar, hiçbir şey öğrenmez." cihat burak (kitapla direniş'te)

    "soyut resme el sürmem. soyut resmin en geliştiği bir ülkeden, hat geleneğinin serpildiği bir ülkeden geliyorum ben. yazı ve hat, büyüler beni. başarılmış bir soyut resim göreni coşturur. leopold levy'nin, onca yapıt içinden karahisari'nin hattını seçmesini başka nasıl.açıklayabiliriz?" cihat burak (kitapla direniş'te)

    "sözünü ettiğimiz "başkaldırısal" yani "non-conformist" davranış, "conformist" yani "başeğici" bir dil anlayışıyla yerine oturtulamaz tabii." can yücel (kitapla direniş'te)

    "ama edip cansever'in, mutsuzluğu, doğal bir insanlık durumu olarak gördüğünü, yazdığını baştan beri biliriz, değil mi? kaldı ki, çözümsüzlüğe "phoenix"in son bölümünde bir çözüm önerisi getirilir gibi olduğunu söylemiştin demin." füsun akatlı (kitapla direniş'te)

    [yıllar önce o çok yanlış yorumlanan "mısra işlevini yitirdi" saptamasının çeşitli açılımlarını deniyor. oteller kenti'nin saydam dünyasında belki de yalnızca içtikleri içkilerin farklılığıyla farklılaşan kişiler var.] tomris uyar - kitapla direniş
hesabın var mı? giriş yap