• galatasaray lisesi'nde okumuş. bugün mimar sinan mimarlık'a tekabül eden akademiden mezun mimar. mimar olarak çalışıyor ama mimari ona yetmeyince resim yapmaya başlıyor. abidin dino'lar ile aynı dönemde paris'te yaşıyor. resim de ona yetmeyince sözcüklere koşuyor. iki hikaye kitabı bırakıyor arkasından cardonlar ve yakutiler. bunlardan ilki daha iyi olanı. (ikisini de yky bugünlerde bastı) yetmişli yılların önemli ressamlarından. (ama yetmisli yillarda hayatimizda yer almıyor). ölüyor doksan beşte*.
  • nubar terziyan'in ressam karsiligi*. naif diyorlar kendisinin tarzina. galiba en cok kedileri biliniyor.
  • dev sanson adlı eserinin, ftv 261 öğrencileri tarafından resmedilmeye çalışıldığı sanatçı.
  • kedileri en güzel resmeden ressam.
  • mimar, ressam, heykeltraş, seramik sanatçısı, iyi bir edebiyatçı, say say bitmez özelliklere sahip ince ruhlu bir sanatçı.bir kez daha ruhu şad olsun.
  • 1969 tarihli başkomutan adlı resmi, bu yıllarda figür yoluyla günün politikasını hicveden en yetkin örnektir.
  • calgicilar adli karanlik resminde ayni zamanda muzip ve eglenceli bir hava yakalayarak,art istanbula gelenlerin dikkatini en cok ceken resimlerden birinin sahibi.
  • sezer tansuğ'un çağımızın beş önemli ressamından biri olarak tanımladığı cihat burak'ın resimleri, karakterini ve hayatı algılayışını yansıtan sürprizler, ironi ve mizah içeren ögelerle doludur. aynı zamanda iyi bir mimar olan sanatçı, pek çok dalda ürün vermiş, olması gereken sanatcı formasyonuna sahip ender örneklerdendir.
  • nevi şahsına münhasır, sohbetine doyum olmayan bir kişiliğe sahiptir. eski evler ve gunumuzdeki apartmanlardan bahsederken; "eski evler başkaydı. onların insanda bir takım kalıntıları vardı. apartmanda yaşamaya benzermi? şurada yaşamanın ne tadı, tuzu vardır değilmi? 24 daire; kimse kimseyi tanımıyor. şöyle bir merhaba diyorsunuz. hakkında bişey bilmiyorsunuz. ben ne yapayım, çekilmez bir şey bu. 24 daireden her gun birini ziyaret etsem, vakit yetmez. sonra niye ziyaret edeyimki! ne oldu ki... şekermi verecekler? lohusa şekerimi yiyeceğiz? benim amca zadem vardı, annesi çok eski osmanlı kadını. kedileri doğum yaptığı zaman bütün akrabalara lohusa şerbeti giderdi; sürahide, tülbente sarılı şeker içinde." gibi, konudan konuya atlarken, sohbetleri dünyaya, yaşama, hatta sanata bakış acısını yansıtır niteliktedir.
  • eski istanbul evlerinin cumbalarindaki saksilarin icinde cubuklar, bu cubuklarin tepelerinde de yumurta kabuklari bulunurmus. buyu mudur, nedir diye sorunca da anlatmis aydin boysan'a. bu kabuklar bir nevi parazit kapaniymis. bitkiyi yiyen sumuklubocekler oglen tepeye cikip yumurta kabuklarinin icine saklanirmis. ogleden sonra da toplanip cope atilirmis.

    devam etmis anlatmaya. neden uykusuz oldugunu soran aydin boysan'a demis ki, "yatakta sigara icerken uyuyakalmisim". tutustugunu farkettiginde de bilegi yanmis. onun acisindan gece uyuyamis. daha ilginc olani ise carsafi sondurmek icin, gidip mendili islatip gelmis. suyunu da yanan yere sıkıyormus. niye vazoya falan su doldurmadin yahu sorusunu ise "ben itfaiyeci miyim?" diye bertaraf edivermis.

    bir sabah ise ilk kez erken gitmeye karar verip de sabahin 9'unda buroya vardiginda, kimseler olmadigini gorunce, gunlerden pazar oldugunu farketmis.
hesabın var mı? giriş yap