kağıt üzerinde *
-
cümle içinde kullanmak gerekirse: "abi kağıt üzerinde her şey çok doğru gözüküyordu neden çöktü bina anlıyamadım"
genelde çarşıya uymaz kağıt üzerindekiler. -
"evdeki hesap" demenin başka bir yolu. "prensipte" doğru olmalarına karşın gerçek'ten ayrı düşen ("çarşı"ya uymayan*) veya gerçek'ten ayrı düşme olasılığı olan durumlardan bahsedilirken kullanılan bir deyimdir.
örneğin her gün 6 saat uyuması gereken bir kişi için, saat 01:00-07:00 arasında uyumakla 04:00-10:00 arasında uyumak kağıt üzerinde eş durumlardır. oysa mesela bu kişinin bünyesi için uyku zamanıyla gecenin örtüşmesi icap ediyorsa gerçek'te bu iki durum birbirinden farklıdır. ondan ötürü aynı kişi her iki durumda da 6 saat uyumasına karşın muhtemelen ikincisinde daha kalitesiz bir uyku deneyimi yaşayacaktır. -
mecazlı kullanımıyla "naylon" da bu deyimle akraba sayılabilir. mesela ondan ötürüdür ki "kağıt üstünde evlilik" başlığına gidecek olduğunuzda kendinizi "naylon evlilik"te bulursunuz. ayrıca (bkz: naylon staj)
bu tür örnekler için denilebilir ki "kağıt", bürokrasinin bir simgesidir: iş ki bürokrasi, kişilere pek de değmeden, handiyse salt kağıtlar üstünden yürüyen bir mekanizmanın adı olsun. -
futbol yorumcularının pek sık kullandığı bir deyimdir. ''x takımı kağıt üzerinde daha güçlü ama...'' şeklindeki cümlelerin baş aktörüdür.
-
-
çağın hastalığı inançsızlık. doyumsuzluk ta üretiyor bu. söz konusu inançsızlık öncelikle kendine, yaşama, sürece inançsızlık zaten. duygularının, inandığının, inanabildiği kadarının hakkını vermeme*. acıya hayır demeyen kişi, neşeye coşkuya evet eklediğinde mucizeler başlıyor. kağıt üstünde değil, hayat üstünde, deneyim içinde. inancın kazanımı bu.
"çünkü yazınsal nesne, ancak devinim içinde varolan garip bir topaçtır. bu nesneyi ortaya çıkarabilmek için okuma adını verdiğimiz somut bir edim gereklidir, ve topaç, bu okuma sürdüğünce vardır. okuma kesildi mi, kağıt üzerindeki kara çizgilerden başka bir şey yoktur artık karşımızda. ayakkabıcı, eğer ölçüsü tutuyorsa, kendi yaptığı ayakkabıyı giyebildiği, bir mimar kendi yaptığı evde oturabildiği halde, yazar kendi yazdığını okuyamaz*." jean-paul sartre - edebiyat nedir
(ilk giri tarihi: 29.1.2018)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap