*

  • patrick modiano'nun kötü bir ilkbahar adlı bu romanı, ünlü, ama ününü bir kenarda kalarak savuşturmayı seçen bir fotoğrafçının evinde, onun valizlerde unuttuğu fotoğrafları bir araya getirerek katalog ve fihristler üzerinde çalışan genç bir adamın belleğinde akıyor. bir fotoğrafçının hiçbir şey olmadığını, doğal ışığı daha iyi yakalayabilmesi için ve onu daha iyi çalışabilmesi için dekorla kaynaşması ve görünmez olması gerektiğini düşünen fotoğrafçı jansen'in çevresindeki kişiler labirenti, genç adamın, otuz yıl sonra karşılaştığı ve anımsadığı kişilikler katalogunu yazınsal bir serüvenin ilk basamaklarına çeviriyor.(bkz: patrick modiano)
  • 100 sayfada aslinda sadece bi duyguyu anlatan ama güzel anlatan kitap.
    ve bi daha bi daha okunan kitap. hiç bitmesin istemiştim ilk okuduğumda, bitince yeniden başlanabilecek kitapmış. ilginç.
  • patrick modiano 'nun sessiz sedasız ama yüklü kitabı.
    hiçbir şey olmaya çalışan, çok şey olan bir adamın yalınlığı, yalınlığının derinliği...
    yok olmayı göze alabilenlere...

    kötü bir ilkbahar adıyla can yayınları'ndan 1998'de çıkmıştır.
  • nadirkitap'taki satışını kaçırdığım, şimdi de bir türlü bulamadığım kitap.
  • fotoğrafçı jansen münzevi bir yaşam sürmekte sanatını da bu çerçevede icra etmektedir, öyle ki ona göre bir fotoğrafçı hiçbir şey değildir. doğal ışığı daha iyi yakalayabilmek ve onunla daha iyi çalışabilmek için dekorla kaynaşmak, görünmez olmak gerekir. jansen ile tanışan genç bir adam gönüllü olarak onun foroğraflarını düzenlemek ve fihrist oluşturmak ister. her fotoğraf karesinde de hem jansen' in hem de kendi geçmişinin anıları canlanır, bir yerden sonra ikilinin anıları birbirine karışır.

    modiano' nun alışılagelmiş üslubuyla yine fazlasıyla puslu, melankolik bir kitap ve ben yine sevdim kitabı. en uzağından unutuşun ya da bir gençlik kadar keyifli ve sürükleyici olmasa da zaten 90 sayfa olduğundan asla sıkmıyor ve bir günde rahatça okunup bitiriliyor. öyle de yapın derim zaten, aksi halde hiç giremezsiniz kitaba net bir olay, lineer bir zaman akışı olmadığından.
  • "az sonra kim olduğumu bile unutacaktım ve çevremdeki bu yabancılardan hiçbiri bunu bana söylemeyecekti."
  • bu akşam bitirdiğim, patrick modiano'nun okuduğum kitapları arasında en kolay okunulabilir ve anlaşılabilir olanı. yazarın diğer tüm kitapları gibi hiçbir şey anlatmıyor, ben ne okudum sorusuna bir cevap bulamıyorsunuz ama yine de okurken anlatılanlardan tat alıyorsunuz
    diğer soğuk ve ruhsuz kitaplarından daha sıcak geldi bana.
  • tam bir sene evvel, rolleiflex adıyla tanışmama vesile olmuş ana karakter, fotoğrafçı jansen'in dünyasını ve hikayesini anlatan patrick modiano eseri, "kötü bir ilkbahar" adıyla çevrilmiştir. bir içimlik sudur.

    yıllarca düşünüp durup vücuduna hangi dövmeyi yaptıracağını bilemeyen ve sonunda o dövmeyi hiç yaptırmayan adamın hikayesinden farklı olarak, yıllar aradan sonra analog fotoğrafçılığa dair bir adım atışım, kırılma noktamdır bu ufacık roman. kitabı bitirip özellikle o zamanlar benim için pek değerli olan kişiye hediye ettikten sonra; rolleiflex adı bir şekilde karşıma çıktı ya da ben onu aradığım için böyle oldu; ama şimdi çalışma masamın üzerinden bana göz kırpan bir çift merceğe bakıyorum da, iyi ki de oldu işte.

    tam bir yıldır, benim için yepyeni ancak bir o kadar da eski, hatta çağ dışı bir teknolojiyi tanırken, yanılırken ve çabalarken; güzel renkler, anılar ve insanlar biriktiriyorum; hiç girmediğim sokaklara giriyor, yer yer tarifsiz hisler yaşıyorum, dünyaya göz merceklerim dışında başka bir açıdan bakma fırsatını sağlıyor bana, fotoğrafın ve anın büyüsünü yeniden keşfediyorum. bir yandan kahroluyorum, tam olarak başladığım yerde bir şeylerin bittiğini görüyorum, dijital olanın analog olana üstün gelmesi, her konuda olduğu gibi; tüket, tüket, tüket; ömürlük malzemeler imal edilmiyor artık dünyada. kullandığım 35mm filmler ise ya hiç bulunmuyor çünkü üretimleri ya çoktan durmuş ya da çok pahalı, insanlar güzelim makinelerini elden çıkarıyorlar ve çok daha fazlası..

    ancak yine de "iyi ki!" diye haykıracağım ben, bu yaşamın ve bu kitapların öğrettiği bir şey varsa çünkü; herkesin zamanı kendinedir. neredeyse yaşımı ikiye katlayan, 1972'den bu yana sağ çıkmış, bedeninde yara izleri olsa da gözleri ışıl ışıl parıldayan ihtiyar sl35 de haykırıyor benimle birlikte; 1977'deki kutusundan ikinci kez benim için çıkan 2,8/28mm voigtlander da öyle, o güzelim carl zeiss 1,8/50mm de bir o kadar. yollarımız kesiştiyse, bir anlamı olmalı değil mi?

    teşekkürler modiano; yarattığın kurgunun ufacık bir detayı, yıllar sonra gerçeğe dönüşüyor.
hesabın var mı? giriş yap