• ıza'nın şarkısı...
    ne acımasız bir şefkat !
    sevgi her zaman bu kadar sahiplenicidir belki..
    ...
    sonra incitir. . ıcten içe değişmesini istediklerimiz, bizim sürdügümüz hayata alışsın ve bizim gibi davransın dediklerimiz..yaşlılıklarına tahammül edemeyip hayal dünyamızda hep gençlik anılarını yaşatmaya çalıştıklarımız.. anne ,baba ve kız üçgeninde geçen kitap şefkatin ve sevginin niteliğini sorgulattı bana..acaba karşımızdakini nasıl seviyorduk ve nasıl şefkat gösteriyorduk..göstermemiz gerektiği için mi , evlat olarak görev bildiğimizden mi , birlikte geçireceğimiz zamanın sıkıcılığına rağmen "yalnız bırakmadı" sorumluluğunu çevreye de kanıtlama ayrıntısı mı?
    belki de görev bildiklerimizi yaparken yani sonsuz bir şefkat göstericisi olduğumuzu düşünürken onları en onarılmaz acılarla başbaşa bırakıyoruzdur...çünkü biz her ne kadar farkında olmasak da karşımızdaki acıma ile şefkatin , sevgi ile vicdan rahatlatmanin arasındaki farkı görecektir...
    sade,temiz ve sarsıcı bir anlatım..
    okuyun !
  • o kadar sarsıcı bir kitap ki, hakkında konuşamıyorum bile.
  • macaristan edebiyatından çıkan; hem ebeveyn-evlat ilişkisini, hem aşk ilişkisini, şefkati, hüznü ve tarif edilemeyecek birçok duyguyu içinde barındıran bir magda szabo romanı.

    olaylara farklı açılardan bakabiliriz, hem iza'nın kendi yaşamı, hem anne ve babasının kendi yaşamı, hem iza'nın annesiyle olan ilişkisi; annesine benzemek istememesi, farklı olduğunu düşünmesi ama yine de zamanla ona benzeyecek olması, bir babanın ailedeki yeri, iza'nın boşandığı eşinin bile aileye olan sadakati ve sevgisi ve niceleri...

    her olay aslında gerçek hayatın birer parçası, her olay ders çıkarılmaya o kadar müsait ki... belki de bu yüzden okurken elinden bırakamıyor insan ve bir kere romanın içine girince de sarsıcı etkisini hissediyor üzerinde.

    kitabın okuru içine çekmesinde bir etken de, tabii ki türkiye'deki okuru kast ederek söylüyorum, atmosferin bize çok tanıdık gelmesi. macaristan ile kültürlerimizin benzemesi, o 'komşuluk' ilişkisinin tadını hissetmemiz de kitabın bir diğer güzel yanı.

    yani efendim, uzun lafın kısası, okumadıysanız kesinlikle okumalısınız bu harikulade eseri.

    bir de ek olarak başlığı düzeltmek iyi olur efendim: (bkz: iza'nın şarkısı)
  • 42. sayfasında olduğum kitap. ilk kez macar yazınından bir kitap okuyorum. fena gitmiyor. durgun ilk 40 sayfa. okudukça güncelleyeceğim. şuraya bir de macarca söz bırakalım bir şarkıdan:
    sami maradt: ezernyi, megválaszolatlan kérdés.

    75 teyim. akıcı denebilir. daha önce bu tarz bir konu okumadım açıkçası. bundan dolayı ilgimi çekti.

    son on sayfadan bildiriyorum. normal bir roman. çok harika değil. ama sıkıcı asla okunmaz da değil.
  • geçen hafta okuduğum, macar yazar magda szabó’nun kuşak çatışması temalı romanı. aşk, ölüm ve yalnızlık konuları da işlenmiş.
    roman ilk başlarda çok ağır ilerliyor. karamsar bir hava, roman boyunca kendini hissettiriyor. dili ağır gibi gelse de, farklı bir üslubu, farklı bir tarzı var. ortalarda bir yerde romanın içeriğini unutup “yazarın ne kadar farklı ve güzel bir dili var’’ cümlesini söylettirmiştir bana.

    --- spoiler ---

    antal’in izadan ayırılma nedenini bir türlü kafama oturtamadım. bir yerde antal’in, onun hakkında aslında dünyanın en cimri insanı olduğu, görünenin aksine korkak olduğu gibi düşüncelerini duyduk. ama hep bulanık, net olmayan sebepler.
    hakeza domokos da bir anda kaçıp gitme eyleminde bulundu.
    o an kitabın kurgusuyla ilgilendiğim için mi gözden kaçırdım bilmiyorum ama bu kafamda soru işareti olarak kaldı.
    sahi, izanın suçu neydi ?

    --- spoiler ---
  • macar yazar magda szabo'nun; babasını kaybeden güçlü, özgür, kendinden emin ve oldukça kararlı bir kadın olan iza'nın dul kalan annesini taşradaki yaşantısından alıp kendi şehir hayatına katmasıyla birlikte yaşadıkları kuşak çatışmasını anlattığı harika romanıdır.

    sade, gösterişten uzak ama bir o kadar akıcı ve üstün bir edebi dille kaleme alınmıştır.

    kitabın, insani yargıların, bireysel kaygı ve kararların çağın isterlerine göre nasıl değiştiğini gösteren sosyolojik yönünün yanında insan ruhunun değişkenliği ve kırılganlığını yansıtan psikolojik bir yanı da var.

    empatinin gücünü, ikili ilişkilerdeki hassas dengeleri öyle güzel anlatmış ki şahsen okurken acaba bu durumda ben olsam ne yapardım diye zaman zaman kendi kendime sorduğumu hatırlıyorum.

    ayrıca kitabı okurken macar gelenekleri ve kültürü hakkında da epey bir şeyler öğreniyorsunuz.
  • bir kitap.

    --- spoiler ---
    magda szabo' yu keşfettiyseniz altın bir balık yakaladınız demektir. yazmakta olduğu bütün kitapları alın, ileride yazacaklarını da. hermann hesse
    --- spoiler ---
    güzel konu, anlatım da güzel ama kitap akmıyor. bir kaç defa aynı cümleyi baştan okumak durumunda kalınca film kopuyor. ama konu güzel kitap da iyi. ana dilinde okumak lazım.
  • çok çok güzel kitap. herşeyin doğrusunu yapmaya çalışmak bir yere kadar. doğruyu besleyecek duygu, vakit, ilgi olmayınca o kadar da doğru olmuyor demek ki.

    --- spoiler ---

    antal sen adamsın aslanım
    --- spoiler ---
  • macar edebiyatından ilk okuduğum kitap.
    hüzünlerin dili hep ortak sanırım.
    bayağı sarsıcı bir romandı. karamsar bir atmosferi vardı ama yine de hızlı aktı.

    spoiler olur mu bilmem ama ben yine de alayım spoiler kuşağına...

    --- spoiler ---
    iza'nın kötü niyet içermeyen ama şefkatsiz yaklaşımı çok sertti. kitaptaki tüm karakterler çok güzel kurgulanmıştı, hepsinin hareketleri, iç sesleri çok tutarlıydı.
    yaşlılık kötü şey, allah kimseyi elden ayaktan düşürmesin. hoş iza'nın annesi elden ayaktan düşmemişti ama işte buz gibi sevgisizlik ve berrak bir farkındalık insanı mahvedebiliyormuş bunu da gördük.
    keşke antal'la kalsaydı
    --- spoiler ---
  • derinden olmasa da insanı sarsan ve acı acı gülümseten bir roman.

    öncelikle yky’yi eleştirerek başlayayım. kitapta o kadar fazla kelime hatası ve bozuk cümle var ki kendimi bir okur olarak kıymetsiz hissettim. evet, su içer gibi okuyan bir kitle var ama böyle şeyler suyun lezzetini kaçırıyor. son ütü kısmı biraz daha özenli olmalı.

    --- spoiler ---

    okuyan herkes farklı bir iza tanır muhtemelen ama benim tanış olduğum iza toksik ve dominant bir kadın oldu. esnek olmayan sınırlar, gevşetilemeyen kaideler, zehirli ve yalnızlaştırma bir benmerkezcilik. anne yahut baba olmadığım fakat bir anne babaya sahip olduğum için sanırım iza’yla daha çok empati yapabildim. partnerleriyle de. vardığım sonuç şu: bazı insanlar yalnız olmalıdır. bazı insanların hayatının içinde değil çeperinde yahut uzak bir katmanında kalman gerekir. o insanı ancak o zaman sevebilirsin.

    kitabın 153.sayfasına gelene dek antal’in iza’yı tam olarak hangi sebepten terk ettiğini anlayamamıştım. ancak bahsettiğim sayfadaki son paragrafı okuduğumda “biliyorum antal” dedim. kenarları sivri ya da sivriltilmiş insanlar varsa hayatınızda kesikler içinde kalmamanız mümkün olmuyor. yaraları sarsanız bile o kenarlar hep orada çünkü siz de oradasınız. orada olmayı bıraktığınızda artık tedaviye başlayabilirsiniz. antal ve domokos terk ederek, etelka ölerek o kenarlardan kurtuldu. ve iza kör, iza’nın kalbi beyninin ardında atıyor, iza başarıyı yaşamak sanıyor. güzel iza, bazen düşmek de yaşamak sayılır.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap