inandırmak
-
(bkz: kandırmak)
-
''karşıma geçmiş beni inandırmaya çalışıyor. bütün gücünü benim inanmama yöneltmiş. o kadar ki.. unutmuş kendini.. konusuna ilkin kendisinin inanması gerektiğini.
dinleyorum onu. uyansın deye.''
özdemir asaf
yuvarlağın köşeleri -
"inanirsan ekime, inanmazsan sikime kadar" diyerek yapilir. karsinizdaki bunu soylediginiz halde inanmiyorsa o zaman tek careniz kaliyor.. (bkz: allah seni inandirsin)
-
(bkz: ikna etmek)
-
-
themistokles'in salamis savaşı sonrasında ege adaları ve uluslarını soyar, haraca keser ve kuşatırken zorunlulukla birlikte, atinalıların yardımcısı olan tanrılar diye tanıttığı. daha doğrusu inandırma'dır bu tanrısı. tarihsel diyalogta androslular da onun karşısına iki tanrı çıkarır; yoksulluk ve darlık.
" ... sevilmek, beğenilmek amacıyla, ama inanılsın diye değil; bu kibarlığın uydurma olduğunun kavranmasına terbiye, gerçek zannedilmesine de görgüsüzlük adını verirlerdi." marcel proust - sodome et gomorrhe (s.1614)
"bu tür deneyimler, yalan söylemenin zahmetli, titizlik isteyen bir uğraş olduğunu öğretti bana. (...) belki uydurma ve kurmaca yeteneğini bir tek insanı kandırmaya harcamaktansa bir çok insanı inandırmaya yönelik bir meslekte değerlendirmemde bu sezginin payı büyüktür." tomris uyar - yüzleşmeler
(bkz: allah seni inandırsın) -
umutlandırmak ile karıştırılan bir terim.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap