• not: 8 yıl önce verilmiş blgkrvlll uktesi olduğunu öğreniyorum.

    tomris uyar'ın 1995-1999 arasındaki gündökümü yazılarını içeren günlük kitabı. yky bütün yazıları kitabında yüzleşmeler başlıklı. ama can yayınlarından 2000 basımı halinin adı: yüzleşmeler: bir uyumsuzun notları, 1995-1999. bir öncekisi tanışma günleri anları (1989-95). 1999 gölcük depremi nedeniyle galiba günlük tutmayı bırakmış, günlüklerin son cildi bu gibi görünüyor. tomris'in günlüklerinin bir özelliği var, özellikle son gündökümleri daha büyük oranda deneme yazıları içeriyor. adeta öyküleşmemiş maceralar ve anılar.

    "hangi iktidarın döneminde ünlü oldum ben? bu yükselişimi neye borçluyum?" tomris uyar - yüzleşmeler

    "*rehinelerin bazılarıysa -utanmasalar- böyle bir serüvenin yeknesak yaşamlarına renk kattığını söyleyecekler."

    "her yalanın kendince bir üslubu var anlaşılan: kıtır, atılıyor; mantar, kesiliyor; maval, okunuyor; palavra, sıkılıyor sözgelimi."

    "bu tür deneyimler, yalan söylemenin zahmetli, titizlik isteyen bir uğraş olduğunu öğretti bana. (...) belki uydurma ve kurmaca yeteneğini bir tek insanı kandırmaya harcamaktansa bir çok insanı inandırmaya yönelik bir meslekte değerlendirmemde bu sezginin payı büyüktür."

    "düşünün ki bizler, yalnızca failleri meçhul olmayan suçlardan haberliyiz, meçhul ustaları tanıma olanağımız hiç yok!"

    "cemal süreya bana yazdığını söylediği şiirlerini bir kızgınlık anında geri almış, başka birine ithaf etmişti."

    "burçlara neden inanmadığım belli başlı bir yazı konusu da, burada balık-burçlularda gözlemlendiği ileri sürülen el ve ayak bilekleri rahatsızlıklarını sıkça çektiğimi söyleyebilirim. (...) yüzgeç olmakta bunca diretiyorsalar başka bir bedeni seçseydiler!"

    "denilene göre macar mutfağının ünlü gulaş'ı, osmanlı ordusunun karavanası "kulaşı"ndan türemiş. gulaşa defne yaprağı atmayı ilk hangi ulus akıl etti, bilmiyorum."

    ["bayıldım, bayıldım... şey gibi... anlarsın ya..." (bir kız sesi)
    "şey... tabii şey, hani bilirsin ya, tamtamına." (bu da oyunun başoyuncularından bill. ağzı bol laf yapan gencin dili mi tutulmuştur?)
    "bence acayip güzel annadın mı? sanki şey gibi... nefis yani bana sorarsan..."
    "bir tür... bir çeşit... yani aslında ben... çok... şey buldum..."
    "tek kelimeyle mükemmel yani."
    "bana şey gibi geliyor... nasıl desem..."
    büyük ülkelerin bu okumuş, sonsuz ayrıcalıklara sahip yurttaşları, birkaç dakika süreyle böyle eveleyip gevelemeyi sürdürdüler. sürü halinde kalkıp otellerine dağıldılar.] (doris lessing'in gene aşk adlı romanından)

    "bir yaz günü öğleüstü buluştuğumuz (eskiden hoş, o sıralar oldukça nahoş) bir barda bana "hüzüntülü" olduğunu söylemişti*. yani hüzün kadar koyu bir duygu değilmiş de üzüntü kadar hafif de değilmiş. birazdan belki geçermiş."

    "amacım, beni altı ay süreyle eve kapanmaya zorlayan (dışarıya çıkmayı pek sevmediğime göre keşke tek engel bu olsaydı!), düzenimi değiştirmeme yol açan (başta içki yasağı gelmek üzere) bir hastalığın güncesini aktarmak değil; ayrıca tanısı zamanında, gecikmeden konulmuş bir siroz, pek rastlanmadık bir hastalık sayılmaz."

    "çünkü içkinin aslında ruh hastası olmayan kişilerde ruhsal bozukluklar yaratmayacağı, yalnızca anlık öfke patlamalarını besleyeceği görüşüne inananlardanım. gelgelelim içkisiz öfkenin daha sek bir sonuç doğurduğunu görmek şaşırttı beni!"

    "zaman beni sürükleyen bir nehir, ama nehir benim
    beni parçalayan bir kaplan, ama kaplan benim.
    beni tüketen bir ateş, ama ateş benim.
    evren, ne yazık ki, gerçek;
    ben, ne yazık ki, borges'im." jorge louis borges - kum kitabı (tomris uyar - yüzleşmeler'den)
  • "pazarlık yok. hep kendinden söz etmeyi de kes. biz toplumu ilgilendirecek bilgiler istiyoruz. kendini düşünmemek bir irade sorunudur. herkesin derdi var. peçeteni de doğru düzgün tut. akan kan görenleri rahatsız ediyor."

    (bkz: henri michaux)
hesabın var mı? giriş yap