• new orleans kanal caddesinde heykeli dikilmis karakter.
  • oburluğu gargantua’yı, tembelliği ise oblomov’u hatırlatan ignatius, hakikaten biraz da don kişot'a benzer: bütün dünyaya karşı yürüttüğü tek kişilik savaşta sonuna kadar inat eder çünkü. herkes onun deli olduğunu düşünür, ama o herkesin deli olduğundan o kadar emindir ki, söylenenlere kulak asmaz.

    sevilmesi güç bir karakter gibi görünebilir insana ilk anda: insafsızca tükettiği şekerli kurabiyeler yüzünden hep yapış yapış olan parmakları, doyurulamaz iştahı, sinirlendiği anda kapanıveren subabı, bitmez tükenmez takıntıları ve garip cinsel fantezileriyle iğrenç bulunabilir belki. ama yine onu sevmekten kendimizi alamayız. çünkü romanın diğer karakterlerini oluşturan “alıkların” sıkıcı tekdüzeliği içinde ignatius, sıra dışı fikirleri ve kural tanımayan cesareti ile bir elmas gibi parlar. aslında ilk bakışta bir canavar, bir karşı-kahramandır o. fakat, bir becerisi vardır: biraz dikkatli bakabilenlere, gerçek canavarın kendisi değil de dışarıdaki dünyanın ikiyüzlülüğü ve açgözlülüğü olduğunu gösterir – hem de bir şövalyenin zarafetiyle yapar bunu.

    bize de bu jestin önünde saygıyla eğilmek kalır.
  • fabrika işçilerini örgütleyip devrime hazırlanırken, omuzlara alınır ignatius. ve burada kahramanımızdan beklediğimiz son şey, penisinin sertleşmesidir. herkese karşı tek başınadır, modern olana küfreder, saldırır, yetmezse güzelce geğirir. bir akıllı odur. ''yaşadığı devir yoz, kendi kültürü ise tamdır.'' tıpkı boethius gibi.. ooooerrk.
  • alıklar birliği adlı romanın kahramanıdır.

    hiç bir şeyden çekmemiştir annesinden ve subapından çektiği kadar
    *
  • en sevdiği kalıp "do i believe the abortion/abomination/obscenity/blasphemy that i am seeing/hearing/reading/witnessing?" cümlesidir. en ufak bir sorunla karşılaştığı zaman valve'i anında kapanır, gününü berbat eder. sindirim sistemi, zayıf dengesiyle birlikte kabullendiği iki zayıflığından biridir.
  • tam adıyla ignatius jacques reilly.

    kendine özgü dinbilim ve geometri zevki olan, koca atkılar, şallar ve yeşil bir avcı kasketi ile olduğundan da iri gözüken, bencil, şişman, tembel, açgözlü, yalancı, ikiyüzlü, sorumsuz bir adam. 30 yaşına gelmiş ve onu kolec mezunu yapmak için o kadar didinen zavallı anacığını üzmeye devam eden hayırsız bir evlat.

    tüm bunların yanında aynı zamanda barış, sınıfsal eşitlik, adil iş ve çalışma düzeni isteyen asi, provakatör bir ruh. belki de bir komunis?!!
    subabı kapalı olmadığı zamanlarda gerçek bir savaşçı. o travmatik araba yolculuğunun izlerini zamanla silebilmesini umut ediyorum. antikahramanım demek isterdim ama büyük ihtimalle kahramanlardan da antikahramanlardan da nefret ediyordur.
  • sheldon cooper isimli karakterin yaratılmasında ilham kaynağı olduğunu düşündüğüm roman* karakteri. nasıl söylesem biraz gıcık bir karakter ama severiz kendisini. kitabın bu dünyaya uyum sağlayamayıp intihar eden yazarı* kendisi gibi uyumsuz bir karakter armağan etti dünyaya.
  • nick offerman tiyatroda canlandırıyormuş kendisini, fotoları gördüm şimdi. çok güzel olmuş lan. filmi de çekin artıkın.
  • alıklar birliği kitabının baş karakteri olan, kelimenin tam manasıyla nevi şahsına munhasir, subap sahibi bir insan evladı.
hesabın var mı? giriş yap