• 1874-1929 yılları arasında yaşamış avusturyalı şair ve yazar. henüz onyedisinde theophil morren nam-ı müstearı ile yazdığı gestern'i ile dikkat çekmiş ve stefan george'nin biricik harika çocuğu olmuştu.
    bir yandan hukuk eğitimi alıyor, diğer yandan oyunlar yazıyordu. wunderkind, arthur schnitzler'in anatol'üne bir prolog da yazmıştı. hukuk eğitimini tamamladıktan sonra, fransız filolojisine girdi. bu yıllarda pan'da yazdığı yazılarla ünlenmeye başladı. kendini tiyatroya vermesiyse stefan george ile arasının açılmasına neden olmuştu.
    1900 yılı hugo için bir dönüm noktası olacak ve richard strauss ile tanışacaktı. bu tanışıklık da kulaklarımızın pasını alacaktı. bir yandan akademik çalışmalarına devam eden ve doktor ünvanı alan isim, ertesi sene üniversiteden koptu ve evlendi. 1906 yılından itibaren strauss ile beraber çalışmaya başladı. ilk meyve elektra 1909 yılında dresden'de oynandı. iki sene sonra yine dresden'de der rosenkavalier max reinhardt'ın yönetimi ile izleyicilerle buluştu. ortaklık artık üçlüydü. trio, 1917'de salzburger festspiele'nin kurulmasında ön ayak da olmuştu. savaştan sonra çalışmalarına devam eden isim, 1929'da oğlunun intihar etmesine dayanamadı ve oğlunun ölümünden sadece iki gün sonra hayata gözlerini yumdu.
  • reitergeschichte(1898) ve das erlebnis des marschalls bassompierre(1900) adlı iki novelletteyi de kaleme almış yazar.
  • ilk kez, on altı-on yedi yaşında loris mahlasıyla yazmaya başlayan şair. severim ayol ben bu adamı. lise çağında, bisikleti ile alp dağlarını gezmeye filân çıkarmış, tenis severmiş, fakat midillisi yokmuş misal. sergüzeşt meraklısı değilmiş a, ona yorulabilir elbet bu. böyle aile babası tandansı yakalamış nitekim sonra: rodaun'daki şatosunda yaşamış mutlu mesut. ve lâkin oğlu başka hamurdan çıkmış, vermiş beynine kurşunu. hugo von da bakmış hayat bir acayip, ehh demiş bayılmış, bir daha da ayılmamış. valla.

    avusturyalılar, öldüğü günü imparatorluğun son günü kabul ederlermiş yahu. isminden ötürü olabilir, taşaklı bir isim, baksana böyle hükümet gibi.
  • john keats ve arthur rimbaud'un edebiyatin genc dahisi sifatlarini 19.yy'da devralan avusturyali miyop. herman bahr'in o zamanlar yayimlanan dergisine, liselilerin -avusturya'da o zamanlar lise 8 sene- kendi adlariyla yazi yayinlamasina izin olmadigi icin loris takma ismiyle yazilar yollami$tir. bahr yaziyi okuduktan sonra elbet deliye doner ve bir bulu$ma ayarlamak icin hofmannsthal'a mektup yazar. olaylar geli$ir..
  • hofmannsthal’a göre 19. yüzyıl bireyin, zihnin iç yaşantısına döndüğü, fanteziyi ayna imgesiyle açıkladığı bir yeni modernlik ruh halini, bir iç çekişi, bir çekinceyi didiklemektir. bu tanım üstüne söyleyecek söz pek kalmamakta..
  • "hepten unutulmuş halkların yorgunluğunu gözkapaklarımdan atamıyorum."
  • 'man soll das tiefe verstecken. wo? an der oberflaesche!' demiş olan şahsiyet.
    derini saklamak gerekir. nerede? yüzeyde!
  • aynı zamanda “geri dönen mektupları” vardır. bulunuz okuyunuz...

    (bkz: die briefe des zurückgekehrten)
  • "bir tiyatro olarak şehir, doğa rolünü oynar, mimari de ona karşı bir oyun sergiler; mimari doğaya ihtirasla ve oyunuyla öyle bir galip gelmiştir ki, bu ikisini birbirinden ayırmak düşünülemez hale gelmiştir.

    salzburg, barok tiyatro geleneğinde büyük dünya tiyatrosu ve theatrum mundi için ideal bir sahne olabilir. tamamen doğal ve mimari sanatının örneği, manastır meydanında bir müzikal için uygun senaryoyu bulabilir insan. tabii bir şeymiş gibi burada timsali olan, komedi, müzik, ölüm ve şeytan yerini bulabilir. "
hesabın var mı? giriş yap