• okunasi kitap. muder denen bi adam yazmi$.
  • bir nevi eski zaman barmeni
  • "bana $arap kurda et ver" repliginin muhatabi olan ki$i ya da kurulu$...
  • şarap getirmekle yükümlü kişi.
  • oysa,
    golgelere cekilme zamani $imdi . i$iklarin ne gerisi, ne de berisi olacak artik . inme vakti sahneden ... mal gibi bakma, et getir but getir, biraz daha "mut" getir hanci . birini kaybettim, belki en buyugu sen bilmezsin, dergimi kaybettim . varil varil boya getir hanci, neye care olacak bilmem ama, palyaco'nun gozya$lari bunlar, kolay degil, ba$kasina benzemez,
    bir kere ba$ladi mi dinmez bir daha bunlar ...

    (bkz: muder)
  • ajda pekkan'in soyledigi, tanju okan in da soylemis oldugunu duydugum cok iyi sarki. imkan olsa da su anda yanimda kaset kapagi olsa, ajda pekkan versiyonunda konusan sesin kime (iste hanci, ben her zaman boyleyim, oteyi ne sen sor ne ben soyleyeyim) ve de bestenin kime ait oldugunu yazabilsem. ama yok iste ne yapiim.
  • karadeniz yöresinde bazı kimselerin "hangi" kelimesini telaffuz etme şekli.
  • efendim kendileri bilcümle "kalan"ların temsilcisidir, o kadar çok şarkı ve türküde geçer ki sayamazsınız...kervanlar gelir, dengbejler gelir, ozanlar gelir ve giderler ama bizimkisi ısrarla ordadır...kimisine şarap, et ve kadın sunar (ara: tarkan), kimisine kendini açar (bkz: gönül)...ama anlaşılan odur ki, yolcunun peşi sıra gidecek cesareti yoktur ya da kimseyi kalmaya ikna edecek kabiliyeti...

    (bkz: bir otelin ayak izleri)
  • bekir sıtkı erdoğan'a ait bir şiir. tanju okanın yorumuyla dinliyoruz:

    gurbetten gelmişim, yorgunum hancı!
    şuraya bir yatak ser yavaş yavaş...
    aman karanlığı görmesin gözüm,
    beyaz perdeleri ger yavaş yavaş...
    sıla burcu burcu ille ocağım...
    çoluk çocuk hasretinde kucağım
    sana her şeyimi anlatacağım,
    otur başucuma sor yavaş yavaş.

    güç bela bir bilet aldım gişeden,
    yolculuk başladı haydarpaşa 'dan...
    hancı, ne olur, elindeki şişeden
    bir kaç yudum daha ver yavaş yavaş!..

    ben o gece hem ağladım hem içtim,
    iki gün diyardan diyara uçtum
    kayseri yolundan niğde'yi geçtim,
    uzaktan göründü bor yavaş yavaş...

    garibim, her taraf bana yabancı,
    dertliyim çekinme, doldur be hancı!
    ilk önce kımıldar hafif bir sancı,
    ayrılık sonradan kor yavaş yavaş...

    bende bir resmi var yarısı yırtık,
    on yıldır evimin kapısı örtük...
    garip birde sarhoş oldu mu artık
    bütün sırlarını der yavaş yavaş...

    işte hancı! ben her zaman böyleyim,
    öteyi ne sen sor ne ben söyleyim?
    kaldır artık, boş kadehi neyleyim?
    şu benim hesabı gör yavaş yavaş...
hesabın var mı? giriş yap