• yogun.. bir arada.. cisimsel.. $eyhlu$ehbaz..
  • kelime anlami demet, huzme-i ziyaiyye fizikte ışın demeti
  • dar bir kaynaktan çıkan ve birbirine mümkün olduğu kadar paralel kalmaya çalışan ışık değnekleridir. gökyüzüne yansıtılan lazer buna iyi bir örnektir. daha doğal ve daha güzel olanı da koyu bulutların arasından küçük bir yol bulup yeryüzünün göğsüne kılıç gibi saplanan güneş ışığıdır.
  • ne yazık ki tdk'ye göre yazılışı hûzme değil hüzmedir.

    ''hayat o kadar güzel ki... hakikaten bu sabah saatinde yaşamak güzel şeydi. her şey güzeldi, taze ve ahenkliydi. bir gülüşün yumuşaklığıyle insana geliyordu ve mümtaz bir akasya yaprağına, bir küçük hayvan yüzüne, bir insan eline bu saatte
    bıkmadan ebediyet boyunca bakabileceğini sanıyordu. çünkü hepsi, her şey güzeldi. bu belirsiz ışık bir senfoniydi; işte camiin avlusunda ilk hüzme bir kadın gibi soyunmuş oynuyordu. bu taze simit kokusu, yürüyen adamların acelesi, bu düşünceli yüzler hepsi güzeldi. ''
    huzur'dan.
  • istasyonların tren teşkil, dağıtım, kabul ve sevk yollarının toplu olarak bulunduğu alandan bir makasla ayrılan ve başka bir alanda toplu olarak bulunan yollar.
  • (bkz: fasya), demet
  • körlüğe neden olandır.
    zaman içinde sadece onun düştüğü yeri görmeye başlar, onun dışındaki her yeri zifiri karanlık gibi algılarsınız. ondan kurtulduğunuzda, gözünüz alıştığında ise eskisinden daha iyi gördüğünüzü fark edersiniz. hatta karanlık daha çok güven vermeye başlar.
    ne başkasının ışığına ne de onu tuttuğu yere güvenin. insanlar sizin bakmanızı istedikleri yerleri aydınlatır. sizi oralarda oyalarlar. ancak öğrenme orada değil dark sideda başlar.

    (bkz: the dark side of the moon)
  • içinde hüzme * barındıran çok güzel bir ahmet hamdi tanpınar dörtlüğü:

    ''son ziyalar iner uyuyan nehre
    ufku mineleyen kızıl akşamdan
    nakş eder her hüzme ihtiyar şehre
    titrek, loş gölgeler hicranla gamdan.''

    (bkz: musul akşamları)
hesabın var mı? giriş yap