• güzel bir peri kızı. kyklop polyphemos, ona aşık olmuştu.
  • polyphemus, galateia'ya ask turkuleri okumus, gonlunu calmistir.

    hatta dortluklerinden biri sudur;

    bir dev diyip gecme kizim
    sensin benim alin yazim.
    derler oglum tekgoz kazim,
    sana cidden biraz am lazim...

    polyphemus
  • galateia nereus kızlarından biridir, yani bir nereid'dir, adı "sütbeyaz" anlamına gelir, ve yunan mitolojisindeki her güzel kız gibi başına türlü bela da gelir. örneğin, polyphemos adlı cyclops bu güzeller güzeli su perisine gördüğü an vurulur, ancak galateia çirkin bulduğu için ona yanaşmaz, o sıralarda tanıştığı akis adlı bir çobanı sever ve sık sık onunla buluşur. bu sırada polyphemos her gün galateia'nın yaşadığı yere gelerek dil dökmekte, aşkının büyüklüğünü, çektiği acıyı anlatmaktadır. nihayet bir gün geldiğinde, galateia'yı deniz kenarında akis'in kollarında uyurken yakalar* ve kıskançlıktan deliye dönerek acı acı bağırır. iki sevgili sıçrayarak uyanır ve kaçmaya çalışırlar, ancak polyphemos yerinden söktüğü yosunlu bir kayayı akis'in kafasına indirir. kafası ezilen akis derhal ölür, galateia da korkunç bir sonla biten aşkı için ağıtlar yakarak sevgilisinin bir ırmağa dönüşmesini sağlar. bazı kaynaklar galateia'nın, polyphemos'dan galatos isimli bir çocuk dünyaya getirdiğini de yazar.

    homeros ve hesiodos'un eserlerinde geçen bu efsaneden başka, galateia girit'li bir kadının adıdır. bu kadın lampros adlı bir adamla evliymiş ve hamile kalmış, ancak kocası ona çok fakir olduğunu ve yalnızca bir oğlu olursa besleyebileceğini, yoksa dağa götürüp kurda kuşa bırakacağını söylemiş.* çocuğunu, kocası yokken doğuran galateia bebeğinin cinsiyetini gizlemiş ve kızını erkek kılığına sokarak büyütmüş, adını da leukippos koymuş. ancak leukippos o kadar güzelmiş ki, ergenliğe eriştiğinde artık cinsiyetini saklamak imkansız hale gelmiş ve kadıncağız korku içinde bir leto tapınağına giderek tanrıçadan kızını erkek yapmasını dilemiş. tanrıça da bu dileği kabul ederek kızın cinsiyetini değiştirmiş. (benzer bir efsane iphis için anlatılır. leukippos ise bellerophentes'in mutsuz bir aşk macerasına karışan torunu, ksanthios'un oğlu, yani alakasız bir karakter olarak gözükür.)
  • galateia ideal güzelliktir. yunan mitolojisindeki efsaneye göre, kadınlardan nefret eden ve evlenmemeye yemin eden heykeltıraş pygmalion bir gün bir kadın heykeli yapmaya karar verir ve fildişinden o zamana kadar yapılmış en güzel kadın heykelini yapar. heykeli bittikten sonra kendi yarattığı bu güzelliğe aşık olur. tanrılara karşısına ona benzeyen bir kadın çıkarmaları için yalvarır. bu aşk, aşk tanrıçasının dikkatini çeker ve pygmalion'un dileğini gerçekleştirmeye karar verir. pygmalion bir gün, venüs bayramında, eve dönüp heykelini dudaklarından öper ve onun canlı bir kadına yani galateia'ya dönüştüğünü görür. (bkz: idealizm)
  • nereus:
    "çağırdım buraya bütün kızları,
    şe denizlerin süsü doriadları.
    ne olympos'ta, ne sizin yurdunuzda görülebilir
    böyle güzel, sevimli, görkemli kızlar.
    soylu, gönül çeken davranışlarla inip
    deniz devlerinden biniyorlar neptunus'un atlarına
    eşsiz, iç açan bir uyum içinde,
    kabaran köpüklerle yükseliyorlar sanırsın.
    venus'un sedef arabasında, renkler içinde
    oturmuş geliyor kızların en güzeli galateia
    kıbrıs bizden ayrılalı beri
    kutsanır bir tanrıça olarak paphos'ta.
    bu güzel kızındır uzun süreden beri
    tapınağın bulunduğu kent, taht arabası.
    gidin buradan! babalık duygusuyla doluyum,
    olmaz içimde hınç, dilimde sövgü şimdi.
    gidin proteus'a, sorun o ilginç yaratıktan
    nasıl ortaya çıkar, oluşurmuş insan." goethe - faust (çev. ismet zeki eyuboğlu)

    (bkz: doriad)
  • homeros ve hesiodos'da adı geçen nereus kızlarından biri. adı “ sütbeyaz” anlamına gelir. çoban şiirlerinin ustası theokritos'un xı. şiirinde sözü geçen bu nereus kızına sicilya'lı kyklops polyphemos vurgundur. ama çirkinliğinden ötürü yanaşmaz galateia’sına, tepegöz’de şiirde bu güzel kıza olan aşkını ve aşkının karşılıksız kalmasından duyduğu acıyı dile getirir. galateia'nın öyküsü şudur: polyphemos'tan kaçan nereus kızı tanrı pan'ın (ya da faunus'un) oğlu akis'i sever, onunla buluşup konuşurlar. bir gün tepegöz galateia'yı sevgilisinin kollarında uyur bulur, deliye döner, akis'e kaçma fırsatını vermeden koca bir kaya kaldırıp kafasına indirir. akis ölür. galateia da sevgilisinin bir ırmak haline gelmesini sağlar.

    2)

    lampros adlı bir adamla evli olan bir giritli kadın. kampros çok fakirmiş, karısının gebe olduğunu anlayınca, ona yalnız bir oğlu olursa besleyebileceğini, yoksa dağa bırakmak zorunda kalacağını bildirmiş. kocası yokken bir kız çocuk doğuran galateia çocuğunun cinsini kocasından saklamış ve kızı erkek kılığına sokarak büyütmüş. adına da leukippos demişler. ne var ki genç kız olunca keukippos o kadar güzelmiş ki kız olduğunu saklamak elden gelmezmiş artık. büyük bir korkuya kapılan annesi onu leto tapınağına bırakmış ve tanrıçadan kızını erkek yapmasını yalvarmış. tanrıça dileği yerine getirmiş ve keukippos'un cinsiyetini değiştirmiş.

    kaynak: mitoloji kitabı - azra erhat
  • ingilizce tam adı "galateia: a short story" olan ve türkçeye "galateia: bir öykü" başlığı ile çevrilen (çev.) elif ersavcı) ve ithaki yayınları tarafından yayınlanan (2022) ben, kirke ve akhilleus’un şarkısı’nın yazarı (bkz: madeline miller)'in kaleme aldığı mitolojik öykü.

    --- spoiler ---

    heykeltıraşı ve sonra da kocası pygmalion’un elinde hayat bulan galateia esaretine alışmıştır âdeta. ama kızı paphos’un da aynı kadere sürüklendiğini fark edince özgürlüğüne bir an evvel ulaşmak adına başka bir ihtimalin peşine düşmeye karar verir.
    edebiyattan sinemaya birçok esere ilham veren, kadının baştan yaratılması üzerine temel bir anlatı olan galateia efsanesi bu defa bir kadının elinde yeniden hayat buluyor.
    --- spoiler -

    tanıtım yazısından.
  • “ben eskiden taştım. güzeldim güzel olmasına ama mutluluğu, kaçışı elinden alınmış bir güzellik neye yarar? tek arzum biraz dışarıya çıkıp güneşin altında yürümekti…”
  • madeline miller'ın kadın hikayelerinden bir başkası. kitap kısa ama oldukça vurucu. görsel olarak da çok beğendim.
  • tanım: madeline miller tarafından yazılan, harika çizimlerle desteklenen bir öykü.

    madeline miller'ın "galateia" adlı eseri, ovid'in mitinde yer alan ve daha önce isimsiz bir heykel olan galateia'nın bakış açısından anlattığı bir öyküdür. bu anlamda ovid'in pygmalion ve galateia mitine verdiği bir yanıttır. orijinal hikâyede pygmalion dünyanın en güzel kadınını fildişinden yapar ve tanrıça venüs de bu fildişi heykeli insana dönüştürdükten sonra pygmalion kendi yarattığı bu heykel ile evlenir.

    miller'ın versiyonunda, galateia'nın hiç isim vermediği ve sadece "kocam" diye hitap ettiği pygmalion, onu kilit altında tutmakta ve galateia bir doktor ile bir hemşire tarafından sürekli izlenmektedir. bu noktada, ovid'in mitinde de galateia'ya hiç isim verilmediğini tekrar hatırlatmakta fayda var. ovid'e cevap olarak da miller, kocaya isim vermemiş gibi görünüyor. miller'ın yeniden anlatımı, kimlik, kadına boyun eğdirilmesi ve erkeğin zevki gibi temaları ele alır.

    bu kısacık hikayede miller, insan olmanın ne anlama geldiğini sorgular. galateia konuşabilir, duyguları vardır ve hatta doğurabilir, yani yeni bir yaşam meydana getirebilir ancak kendisini aynı zamanda babası, annesi ve kardeşi olarak gören kocasına tabi olarak "doğmuştur". miller'ın bu versiyonu, bu ilişkinin etiğini incelerken belki de ensest alt anlamlara da hafif bir selam çakmaktadır. bu durum özellikle kocasının galateia'nın "doğduğu anı" fetişleştirmesinde görülür. galateia, sırf kocasının zevki ve cinsel hazzı için kendi doğum anını sürekli yeniden canlandırmak durumunda kalır (gözleri hafifçe açılır, yanak ve dudaklarına tatlı bir renk gelir vs.)

    galateia'nın kocası buradan da anlaşılabileceği üzere oldukça sorunlu bir tiptir. aslında kadınların hem karakterlerinden hem de fiziksel "kusurlarından" nefret eder. bu sebeple belki de kendince en "mükemmel" kadını yaratmıştır fakat galateia dahi bu kocayı hayal kırıklığına uğratır. çünkü vücudunda doğum yapmaktan kaynaklı çatlaklar ve çizikler vardır. kocası bu vücut "kusurlarını" açık açık "çok çirkinler" diye yaftalar. galateia için bu izler çok sevdiği çocuğunun bir işaretidir oysa. miller, bu hastalıklı koca tipinde, erkeğin kadının saflığına ve bozulmamışlığına duyduğu arzuyu tasvir etmektedir.

    miller, kadınlara duyulan bu nefret ile onların bedenlerine duyulan arzu arasındaki çelişkiye odaklanır. miller, pygmalion'un galateia'yı yaratma fikrinden hoşlandığını açıkça ortaya koyar çünkü onun bakire olacağını, kendisinden önce hiçbir erkek tarafından dokunulmamış olacağını bilir. onun bedeni üzerinde hak sahibi olduğunu hissetmektedir ve eğer ona herhangi bir şekilde meydan okunduğunu hissederse, şiddetle karşılık verir.

    şiddet konusu ise kadınların acı çekmesinden kaynaklanan erkek hazzı meselesine bağlanabilir. örneğin, galateia aslında kendisine psikolojik şiddet uygulayan doktorundan sürekli olarak özür diler çünkü doktorun bundan hoşlandığına inanmıştır.

    öyküdeki diğer erkek karakter, yani kocası, psikolojik şiddetin yanında fiziksel şiddet de uygular. kadını döver, vücudunda çürükler bırakır ve çürüklü vücudu bir tuvale benzeterek hem bu tuvale yeni çizimler eklemekten hoşlandığını belli eder hem de galateia'yı insanlığından çıkararak iyice bir "nesne" haline getirir.

    miller'ın bu kısacık hikayede kadına ve kadın olmaya dair binlerce yıllık temaları çok ustaca tartıştığını söyleyebiliriz bence. getirilebilecek en büyük eleştiri karakter boyutlandırmasının yalnızca galateia ile sınırlı kaldığı, diğer hiçbir karaktere gelişip, değişmesi için zaman ve alan bırakılmadığı olabilir (goodreads okuyucu yorumları genelde böyle eleştirmiş). öte yandan öykü o kadar kısacık ki zaten diğer karakterlerin ne tür boyutlarda değişime uğradığından bahsetmeye yer kalmıyor. belki de o karakterlerin hiç değişmemesi de başlı başına bir tema, sorulması gereken bir soru olabilir.

    puanım 8/10.
hesabın var mı? giriş yap