• (bkz: göbeklitepe)
  • arkeoloji dünyasının en büyük keşiflerinden biridir. üzerindeki dini amaçlı motiflerin inşa tarihi 12 bin yıl öncesine uzanmaktadır. göbekli tepe, mısır piramitleri'nden 7500 yıl ve ingilteredeki stonehenge'den 7000 yıl önce inşa edilmiş. dünya tarihinin büyük bir mirasıdır.
  • urfa, örencik köyü yakınlarında bulunan dünyanın bilinen en eski (yaklaşık m.ö. 11600) arkeoloji alanıdır. yakın zamanda vefat eden klaus schmidt uzun yıllar bölgedeki arkeolojik faaliyetleri yürütmüştür. kazılarda bu bölgedeki toplulukların oldukça gelişkin ve çok yönlü bir sosyal yapıya sahip olmaları gerektiği ortaya çıkmıştır. çünkü klaus schmidt bölgede bulunan tonlarca ağırlıktaki dikilitaşları kayalardan kesip çıkarmak, işlemek, yarım kilometreye yakın bir mesafeyi kat ederek göbekli tepe'ye getirmek ve yapıları inşaa etmek için oldukça fazla (tahmini 700) çalışmış olması gerektiğini ileri sürmüştür. işçilerin beslenme ve barınma gerekliliği göz önünde bulundurulduğunda, bölgedeki toplulukların tarımı keşfetme ve yerleşik düzene geçme yönünde eğilim olduğu ileri sürülmektedir. zira avcılık ile 700 kişiyi doyurmak için oldukça fazla avcı, av ve aşçı gerekmektedir.

    göbekli tepe hakkında oldukça fazla komplo teorisi de üretilmiştir. söylentilere göre kazılarda oldukça ilginç mağara figürlerine rastlanmıştır. bu figürlerin dinler tarihini tümüyle değiştirebilecek nitelikte bilgiler içerdiği söylenmektedir. yine bir komplo teorisine göre söz konusu figürlerin bulunduğu alanlarda kazı çalışmaları vatikan tarafından engellenmektedir.

    neden vatikan? neden müslümanlardan tepki gelmiyor diye sorulacak olursa, hristiyan kesimde okuma araştırma eğiliminin daha fazla olması nedeniyle dinin sorgulanmaya başlama ihtimali daha yüksektir. halbuki bir müslümana göbeklitepede kazılarda böyle şeyler bulunmuş müslümanlık aslında sanıldığı gibi değilmiş desen sana bi sigtir git çekecektir.
  • --- spoiler ---

    "göbekli tepe'deki kazılara kadar bilim dünyası, göçebe küçük gruplar halinde örgütlendiği düşünülen avcı – toplayıcı toplulukları oldukça basit standartlarda yorumlamıştır. ancak kazılarda ortaya çıkan, bir kült merkezi olarak anıtsal boyutlarda mimari, büyük taş yontular, sembolik motifler ve stilize edilmiş canlandırmalar, en azından bu bölgedeki toplulukların oldukça gelişkin ve çok yönlü bir sosyal yapıya sahip olmaları gerektiğini göstermektedir. göbekli tepe'de ortaya çıkarılan bütün bu buluntular böylesi faaliyetleri gerçekleştirebilmek için kalabalık grupları bir araya getirmedeki organizasyon gelişkinliğinin, kişisel sanatsal becerilerin ve ritüel itkilerin, bir çeşit sanat anlayışının ve arayışının varlığını ortaya koymaktadır. bu bulgular ışında bilim dünyası, avcı – toplayıcı toplulukların sosyokültürel yapısı hakkındaki hakim görüşleri gözden geçirmek zorunda olmaktadır. elde edilen sonuçları, sembolizm üzerine genel kabul gören görüşlerin de değişmesine neden olmuştur. arkeolojinin bu konudaki geleneksel görüşü, ancak tarım devriminin (bkz: neolitik devrim) topluluklara bol ve güvenli besin kaynağı ve zaman sağladığını, bu sayede anıtsal bir mimari ve zengin bir sembolik anlatım geliştirebildikleri yönündeydi. ne var ki göbekli tepe'yi yapanların tarımcı topluluklar olmadığı anlaşılmaktadır. bilim dünyası avcı – toplayıcı grupların küçük birimler olduğunu, her gün besin sağlamak için uğraşmak zorunda kaldıklarını ve sadece o günü kurtarabildiklerini kabul etmekteydi. bu gibi kült yapılarını inşaa etmek ve bu merkezleri amaçları yönünde kullanmak, kuşkusuz ki kalabalık bir grup insanı avcılıktan ve toplayıcılıktan bir süre için de olsa çekmeyi gerektirmektedir. kazı başkanı klaus schmidt ve ekibi, tonlarca ağırlıktaki dikilitaşları kayalardan kesip çıkarmak, işlemek, yarım kilometreye yakın bir mesafeyi kat ederek göbekli tepe'ye getirmek ve yapıları inşaa etmek için en az 500 kişinin çalışmış olması gerektiğini düşünüyorlar.her şeyden önce bu insanların beslenmesi gerekmektedir. bu durum göz önünde bulundurularak bu insanların ihtiyacı olan besin maddelerini sağlama gereğinin, tarımı keşfetme yönünde bu toplulukları zorladığı ileri sürülmektedir. gerçekten de ııı. tabaka yapılarının daha sonra örtülmesinde kullanılan dolgu yığını içinde büyük sayılara ulaşan miktarda hayvan kemikleri bulunmaktadır. bulunan hayvan kemiği parçalarının sayısı 100 bini geçmektedir. bu durum göbekli tepe'de çok fazla et tüketildiğini göstermektedir. bu et tüketimi, çalışanların gereksinimini karşılamanın yanı sıra, burada düzenlenen ritüellerde yapılan şölenlerde, çevreden gelen insanların ihtiyacını karşılamış olabilir, hatta kurban törenlerinde kullanıldığı da düşünülebilir.bu durum kuşkusuz ki insanları daha geniş besin kaynakları aramaya itmiştir.bütün bunlar arkeolog ıan hodder'in, sosyokültürel değişmelerin tarımdan önce gerçekleştiği tezinde ifade bulmaktadır. bu bağlamda, göbekli tepe buluntularının ışığında neolitik devrim'in çekirdek bölgesinin levant olmaktan çok toroslar'ın güney etekleri olabileceği sorgulanır olmuştur. arkeologlarca üzerinde durulan diğer bir konu da bu yapıların inşaa edilmesinin gerektirdiği son derece karmaşık organizasyonun avcı – toplayıcı topluluklarca nasıl sağlanabildiği konusudur. alman arkeoloji enstitüsü'nden harald hauptmann, bu organizasyona "dini" liderlerin önderlik ettiğini ileri sürmektedir. bu durumda "seçkin" bir tabakalaşmanın bu toplumlarda ortaya çıkmış olduğunu kabul etmek gerekmektedir. klaus schmidt de göbekli tepe'yi inşaa eden toplulukların tabakalı bir toplum olduğunu ifade etmektedir. oysa bilim dünyasında göbekli tepe'ye kadar hakim olan bakış açısı, karmaşık dinsel uygulamaların ve organizasyonun ancak tarımın hakim geçim tarzı olduğu topluluklarda ortaya çıktığı yönündeydi.ancak göbekli tepe bu yaklaşımı sorgulanmak zorunda bırakmaktadır. gerçekten de bu denli anıtsal yapıları ortaya çıkaracak işgücünü, çevredeki avcı – toplayıcı gruplardan alarak çalıştırmak, ancak köklü bir inanç geçmişine dayanacaktır. diğer yandan özellikle hayvan kabartmalarında dikkati ister istemez çeken bir ustalık vardır. farklı bir ifadeyle sanat denebilecek bir üsluplaşma görülmektedir. "uzman bir sanatçının elinden çıkmış, o üslubu bilen birilerinin yaptığı" eserler olarak görülmektedir. dolayısıyla bu sanatsal üslubun uzun bir geçmişinin olması gerektiği ortadadır."

    --- spoiler ---
  • inşası milattan önce 10000 yılına uzanan göbeklitepe tarihteki en eski ve en büyük ibadet merkezi olarak biliniyor.
    ayrıca yerleşik hayata geçişi temsil eden kültür bitkisi buğdayın atasına da göbeklitepe eteklerinde rastlanmıştır. inşa edildikten 1000 yıl sonra üstleri insanlar tarafından kapatılarak gömülen bu tapınaklar yeniden gün ışığına çıkıyor.
  • bilim insanlarının tapınak mı yoksa toplanma yeri mi olduğu konusunda hala uzlaşmadıkları yer.
  • şanlıurfa örencik köyü yakınlarında yer alan, mısır piramidinden 7500 ve (bkz: stonehenge)'den 7000 bin yıl eski, 12 bin yaşında olduğu düşünülen yapı kümeleridir.
    1963 yılında istanbul üniversitesi ve chicago üniversitesi'nce yürütülen bir proje kapsamında bölgede doğal görünmeyen bir tepede yapılan yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiş ve fakat önemi 1994 yılında klaus schmidt’in bölgede yaptığı araştırma sonucunda ortaya çıkmış ve peşi sıra 1995 yılında kazı çalışmalarına başlanmıştır.
    henüz tekerleğin icat edilmediği çanak/çömlek yapımına ilişkin bilginin ve bildiğimiz anlamda tarım faaliyetinin sürdürülmediği bir dönemde neden ve nasıl inşa edildiği konusu tartışmalı olmakla birlikte; -yapının bir tapınak olmadığına ilişkin görüşlerin yadsınamayacağı ön kabulüyle- dünya'da yaşayan her iki kişiden birinin dini inancının köklerinin dayandığı bir coğrafyada bulunması nedeniyle "inanç sistemine dayalı olarak ortaya çıkmış bir tapınak mı ?" sorusunu akıllara getirmekte.
    bulunduğu alanda üzerine figürlerin işlendiği daha sonra tek parça halinde bulunduğu yerden çıkarılarak yapının bulunduğu alana taşındığı düşünülen -ki çevrede bu gibi bir işlem yaparken çatlamış olma ihtimali yüksek bütün halinde kireç taşlarına rastlanılmış olması bu yorumu destekler niteliktedir.- sütunlar yaklaşık 24 ton olup, tek parça halindeki cismi hareket ettirmek için kabaca 240 bin newton güç üretilmesi gerektiği bu iş için bir insanın 600 newton ürettiği esas alınarak en az 400 kişi ile bu parçanın hareket ettirilebileceği düşünülmektedir. arazinin engebesi ve t şeklinde sütunun işlendiği alan ile yapı arasındaki mesafe göz önüne alındığında iyi organize olmuş, kalabalık iş gücü ürünü olduğu düşünülmektedir. fakat dr. lee clare göre; nihai sonuç yanıltıcı olabilir. zira yapının inşası uzun yıllar sürmüştür. bu nedenle 40 kişilik küçük grupların uzun yıllar süren çabasının ürünü olma ihtimali de gözardı edilmemelidir.
    neolitik döneme ait mimari yapılarda kapının bulunmadığı odacıklara giriş çıkışların çatıdan yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda göbekli tepe'de giriş alanlarının olduğu fakat yalnızca yapının ortasında yer alan alanın kapısının bulunmaması ilgi çekici olmakla birlikte yapının dini amaçla inşa edildiğini ileri sürenlerce bu durum erişilemez olana yapılan bir atıf olarak değerlendirilmektedir.
    yapı merkezinde 4 büyük oda bulunmakta olup, c yapısına sahip her odanın merkezinde t şeklinde sütunlar yer almaktadır. bu sütunlar 6 metre uzunluk ve 24 ton ağırlığına ulaşabilmektedir. t sütun üzerinde kabartma hayvan figürleri ve birbirine kavuşturulmuş insan elinin işlendiği ve fakat insan yüzünün yer almadığı görülür. 1995 yılında yol yapım çalışması sırasında bulunan ve neolitik çağa ait urfa heykeli ise obsidyen kullanılarak yapılmış gözleri, belirgin burnu ile bu dönemde yüzü taşa işleyebilme becerisinin edinildiğini göstermekte. buradan t şeklindeki sütunlarda insan yüzüne yer verilmemiş olmasının kasıtlı bir nedeni olabileceği anlamı çıkarılabilir mi?
    sütunlar üzerinde yer alan yaban domuzu, turna, tilki, akrep ve yılan figürleri saldırıya hazır ve erekte halde tasvir edilmiştir. söz konusu hayvan figürlerinden birinin aynı madde üzerine yalnızca taşlar ve obsidyen kullanılarak yaklaşık 6 saatte işlendiği kabul edildiğinde bir odanın 60 kişilik bir ekip ile yaklaşık 6-12 ay arasında yapılabileceği düşünülmektedir. hayvan figürlerinin bölgeye özgü ve koruyucu ruhları temsil ettiği ya da yapıyı koruma - (bkz: notre dame kathedrali)'nde yer alan gargoyle gibi- işlevi gördüğü fikirleri öne sürülmüştür.
    terrazzo zemini nedeniyle alanın sunak alanı olarak kullandığı düşünülmüşse de suyu zeminden uzak tutma amacıyla kullanılmış olması da muhtemeldir. alanın çevresinde kafatası bulunmayan mezarlar başlangıçta insanların adak olarak sunulduğunu düşündürmekle birlikte kafatasının bilgi ve ruh merkezi kabul edilmesi görüşünden hareketle atalarının hatırası olarak geride kalanlarca belli bir süre sonra mezardan çıkarılarak işlenmiş olabilir.
    insan yaratıcı arayışı içerisinde önce doğayı sonra gökyüzünü yakın gözleme almıştır. yapının pek çok dini amaçla inşa edilen yapılar gibi -göbekli tepe'nin dini amaçlar gözetilerek yapılıp yapılmadığının kesin olmadığı kabulü ve fakat ihtimalinden hareketle- (bkz: sirius yıldızı) konumu esas alınarak yapıldığı düşünülmüş ve fakat söz konusu tez çürütülmüştür. zira bu dönemde sirius yıldızının gökyüzünde görünmediği yapılan sanal simülasyon çalışması ile anlaşılmıştır.
    göbekli tepe'de yapılan kazılarda konut olabilecek herhangi bir mimari kalıntıya ulaşılamamıştır. alanda vahşi hayvanlara ait kemikler bulunmakta olup otçul hayvanlara ilişkin kemiklere rastlanılmamıştır. söz konusu durum o dönem yapı inşasında bu hayvanların tüketildiği ya da bu alanda hayvanların adak olarak kullanılmış olabileceğini akla getirmekte. yukarıda anılı sebeplere binaen göbekli tepe bizi avcı toplayıcı topluluklar üzerine yeniden düşünmeye davet etmektedir.
    bu konuda (bkz: yuval noah harari) (bkz: hayvanlardan tanrılara sapiens) kitabında göbekli tepeye ilişkin ;
    "amaçları her neyse avı toplayıcılar bunun harcadıkları zamana ve enerjiye değeceğini düşünmüş olmalılar. göbekli tepe sütunlarını yapmanın tek yolu, farklı gruplara ve kabilelere mensup binlerce avcı toplayıcının uzunca bir süre işbirliği yapmasıdır. sadece gelişmiş bir dini veya ideolojik sistem bu tür bir çabayı sürdürmeyi sağlayabilir.
    yapıları inşa eden ve kullanan insanları doyurmak için çok büyük miktarlarda gıdaya ihtiyaç vardı. inşaatı desteklemek ve tapınağı yönetebilmek için avcı toplayıcılar yabani buğday toplamaktan yoğun buğday tarımına geçmiş bile olabilirler. normalde öncüler bir köy inşa eder ve köy büyüyünce ortasına bir tapınak kurarlar. fakat göbekli tepe bulguları, ilk önce tapınağın yapıldığını ve köyün daha sonra tapınak çevresinde geliştiğini işaret ediyor." demektedir

    edit: @gliondel sanal müze linkini göndererek entrye görsel katkı sağladı. kendisine teşekkür ederim. sanal müze linki

    edit 2: entrynin yanlış başlığa yazıldığı göbekli tepe değil göbeklitepe yazımının doğru olduğu üzerine mesajlar aldım. kısaca neden göbekli tepe yazımını tercih ettiğimi açıklamak istiyorum. söz konusu alandan ilk kez 1980 tarihli peter benedict’in "survey work in southeastern anatolia" adlı makalesinde söz edilmiştir. söz konusu makaleye ulaşamadığım için burada alana hangi ismin verildiği ve eğer göbekli tepe terimi kullanıldı ise bitişik mi ayrı mı yazıldığına ilişkin yorum yapamamaktayım. makaleye ulaşan bir yazar tarafıma ulaştırır ise entrye ekleme yapmaktan mutluluk duyarım.
    yukarıda yer verdiğim 1963 yılında istanbul üniversitesi ve chicago üniversitesi'nce yürütülen bir projeye ilişkin raporu entrye ekliyorum. güneydoğu anadolu tarihöncesi araştırmaları projesi içerisinde 4 kez göbekli tepe terimi zikredilmiş ve her seferinde ayrı yazım tercih edilmiştir.
    alanın bulunması ve uluslararası tanınırlığında önemli katkıları bulunan k. schmidt'in işbu çalışmasında da göbekli tepe terimi toplamda 6 kez ve ayrı yazılmış şekilde yer almaktadır.
    ulusal tez merkezi üzerinde konu ile ilgili arama yapmak istediğinizde göbeklitepe yazımını benimsemiş 2, göbekli tepe yazımını benimsemiş 5 adet çalışma bulunmaktadır.
    the guardian ve university of oxford üzerinden yapılan aramaların hiçbirinde terim bitişik yazılmamıştır. görüldüğü gibi uluslararası alanda terim her zaman ayrı yazılarak kullanılmıştır. yurt içi literatürde de ağırlıklı olarak göbekli tepe yazımı benimsenmiştir.
    konuyla ilgili gazete haberleri aşağıdaki gibidir.
    1. 03.08.2014 tarihli "göbekliteğe değil, doğrusu göbekli tepe" isimli nilgün atar'a ait köşe yazısı
    2.sualtı gazetesi'nde yer alan 08.08.2014 tarihli "ayakizi turizm'den 12 bin yıllık göbekli tepe hassasiyeti" isimli nilgün atar'a ait köşe yazısı
    3.turizm haberleri'nde yer alan 11.08.2014 tarihli "göbekli tepe nasıl yazılmalı tartışması sürüyor" isimli nilgün atar'a ait köşe yazısı
    4.gazete ipekyol'da yer alan "göbekli tepe mi göbeklitep mi?" isimli yazı
    5.gazete ipekyol'da yer alan 19.09.2019 tarihli "göbeklitepe karmaşasına cimer'den yanıt" isimli yazı

    *yukarıda yer verilen bilgiler ışığında entryde göbekli tepe teriminin yazımının ayrı olarak kullanılması literatürde yeknesaklığın korunması maksadıyla tercih edilmiştir.
  • "tarihin sıfır noktası". bulunan en güzel motto.
  • açıklanamayan keşifler arasında yer alır.
  • son yıllarda keşfedilmiş olan göbekli tepenin ortaya çıkarılmasında bile alman imzası olması insanı delirtmesin de ne yapsın. şöyle ki, yöredeki bir çiftçi iki taş buluyor ve müzeye götürüyor, müze müdürü tarihçiymiş ama bu kireçtaşı önemli bir şey değil gibisinden bir şeyler gevelemiş, aradan 3 yıl falan geçmiş, alman arkeolog claus müzeye gelmiş taşı görmüş, çok önemli bir şey olabileceğini düşünmüş ve tepenin kazılması için kaynak bulunmasını sağlamış. e devamında da ilgilenmiş ve araştırmalar yapmış. sonuçta kimin adı geçiyor hep bu çok önemli bölge anlatılırken bir almanın adı geçiyor normal ve haklı olarak. nihayetinde at binenindir kardeşim sen cahillik yapıp sahiplenmezsen kim sahiplenirse ilgilenirse o hak eder. ülkede o kadar üniversite var o kadar arkeolog var ne işe yarıyorsa, yani işin özeti arkeoloji olayında, hayal gücü, derinlik, görebilmek, önemli bir şey olduğunu sezebilmek, karar alabilmek önemli, sonuçta her gördüğün yeri kazamazsın çok maliyetli. okumak prof. olmakla biten bir şey değil kaynak bulabilmek, devletin ilgilenmesi de önemli vs. ne bekliyoruz ki, son yıllarda bile doğal bir krater gölü içinde hazine mi var diye bir devlet yetkilisinin izniyle içine edilmedi mi.
hesabın var mı? giriş yap