*

  • bir cismin üzerine kuvvet uygulanarak bulunduğu yerden yukarı doğru atılması
    (bkz: roket)
  • fırlama'nın edilgen hali. kendisi fırlamayan, fırlatılan. daha komik bir kelimedir ayrıca.
  • varoş delikanlılarından duyabilirsiniz..

    misal;

    'ya bizim bi amcoğlu var herifte bilmemne bilmemne xgti var modifiye,
    tem'de bi kapatıyo..şerefsiz tam bi fırlatma yaa..'

    ulan tamam şarj diyemiyosun promosyon diyemiyosun
    bari kendi jargonunu doğru bil ayıoğluayı

    yine de sağ olsunlar
    yine neşe kaynağımız onlar ailecek..
  • şuursuzca üreyen çomarların yavrularına fırlatma denir.

    her ne kadar nüfus kayıtlarında anne baba adı belli olsa bile, anası babası belli olmayanlardan bir farkları yoktur.
  • uçak pilotlarının uçağın teknik bir arızadan veya kendi yaptığı pilotaj hatası nedeniyle yahut düşman tarafından açılan ateş sonrası düşeceğini ve uçağı kurtarmanın mümkün olmadığı durumda bari canımı kurtarayım diyerek başvurduğu hayat kurtarma önlemi. düşünsene saatte 500-600 km hızla gidiyorsun ve bir de kendini uçaktan dışarı fırlatıyorsun. bu heyecanı bir kez olsun yaşamak isterdim.
  • "kişinin kaderiyle sürekli uğraşması aynı zamanda kaçışın da bir yoludur. terk etme duygusu, kendini kişisel çağrıya fırlatma duygusu gereklidir." rollo may - özgürlük ve kader

    (bkz: fırlat), fırlatmak, fırlama, fırlak
  • fırkamanın itici hali.
hesabın var mı? giriş yap