• ev sahibinin di$i olani.
  • (bkz: hozeyka)
  • dostoyevski'nin küçük hacimli ama son derece kıvrak bir zekâyla harmanladığı romanıdır.

    çevirisini nihal yalaza taluy yapmış yine...

    --- spoiler ---

    dostoyevski bu kısa romanında başyapıtlara özgü bir üslup güzelliğiyle bize, hasta ruhlu kişilerin yaşamından, gerçekle düş arası unutulmaz sahneleri anlatır. (varlık)

    --- spoiler ---
  • f.m.dostoyevski'nin insancıklar'dan bir sene önce yazdıgı uzun öyküsü;tek tutkusu bilim olan sık sık beyin humma nöbetleri gecirip hülyalara dalan ordinov karakterinin sıkıcı ve yabani hayatında aşkı kesfetmesiyle baslar.
    aşk belki de insan hayatında kesfedilmesi gereken en zaruri karşı bilimdir.
    karşı bilim; gözlem,veri toplama,deney olmaksızın anlık tutulma,kara bağdır
    aşk karşı-bilimin gözdesidir

    yine dostoyevski acısı,ızdırabı,hastalıgı,yabaniligi olan bır karakter ordinov'la bize yine mutsuz bir sevda ve aşağılılık duygularıyla süslenmis bır kitap sunuyor.
    kitap döneminde elestırmen belinski tarafından agır elestirilere ugramastır
    öyle ki kimi elestirmen ve yazara göre dostoyevski'nın ilk kitabı insancıklar'dır.
    ev sahibesi umutsuz,antipatik bir karakterin ''ben de varım'' dercesine insanların gözüne batma cabasını betimler.
    ordinov karakterinın bası-bos,plansız sokak arşınları raskolnikovu anımsatır.
    su acıktır ki dostoyevski'nın tüm kitaplarındakı bas karakterler dostoyevskiden örnekler kapmıstır.
  • az önce bitirdiğim bir dostoyevski hikayesi. ordinov karakteriyle aşkın keşfediliş anını betimleyen dostoyevski, hayatın gerçekleri ile hayalleri arasında gidip gelen bir karakter üzerinden hayata ve aşka dair sorgulamalar yapıyor. dostoyevski'nin iletişim yayınları'ndan yeni yayınlanan üç novella kitabının ilk hikayesi, bu baskıdan okumanızı tavsiye ederim.
  • neyin gerçek neyin düş olduğunun ayrımının net olmadığı bir başka mistik dostoyevksi romanı. aslında uzun öykü olarak da düşünülebilir. kronolojik olarak dostoyevksi'nin insancıklar ve öteki'den sonra üçüncü eseridir. varlık yayınlarının nihal yalaza taluy çevirisi gayet başarılı. en can alıcı cümleleri:

    "hayatımı aşkına vermek isterdim, sevdiklerimize kul köle olmaktan tatlı bir şey mi var?

    ***

    iç sıkıntısı insana zamanı uzun gösteriyor.

    ***

    ordınov, ölümü özlediği bir misafiri bekler gibi bekliyordu.

    ***

    düşünce, acıdan kederden gelir, keder doğurur. mutluluk istersen düşüncesiz yaşayacaksın.

    ***

    bilindiği gibi insanların, onları kırılışa uğrattığı halde canları çıkmadıkça vazgeçemedikleri huyları vardır.

    ***

    nihayet sözü, dünya kurulalı beri, gerçek dost diye bir şey olmadığı halde, kendilerini dost gösteren kimselerin yalancılığına, iki yüzlülüğüne getirdi. sözün kısası yaroslav ilyiç akıllanmıştı."
  • betimlemeleri mukemmel olan dostoyevski kitabı. ordinov'un yanında hissettirir anlatırken onunla hastalanip yine onunla iyilestirir. evi beraber tutup sanki katerina ileyken ordaymis hissi uyandıran, çevirisi muazzam olan kitap. yine izole bir bas karakter ve yine esrarengiz olaylar ama bu kez ortaçağ gothikliğinde. okunmasi elzemdir.
  • yazarların yazarı fyodor mihayloviç dostoyevski'nin türkiye iş bankası kültür yayınları hasan ali yücel klasikler dizisi'nin 159 sayfalık 6. baskısından okuduğum kitabıdır.

    kitapta dostoyevski'nin dört güzel ve okunası öyküsü yer alıyor;
    1- ev sahibesi
    2- bay proharçin
    3- dokuz mektupluk roman
    4- polzunkov
  • mülk sahibi olan g, gücünü mülk sahibi olduğu için meşrulaştırarak kiracısı üzerinde üstünlük kurmaya devam ediyordu..

    hikayesine eski kiracılardan başladı ev sahibesi.. genç bir kiracısından yola çıkarak şimdiki kiracısını yokluyordu. "7 yıl önce senin çaprazında bir kiracım oturuyordu. genç gitarist bir çocuk.. onunda senin gibi uzun saçları vardı. resim çizmeye ilgiliydi. pek kimsesi gelip gitmezdi, sonradan öğrendik ki depresyona girmiş çocukcağız. ailesi küçük yaşta terk etmiş, tek başına ayaklarının üzerinde durmaya çalışıyormuş. bir kaç kere çalışmayı denemiş, fakat hassas biri olduğundan girdiği ufak tefek işlerde başarılı olamamış. en sonunda işsiz kalınca kirasını ödeyememeye başladı. intihar edeceğinden korkmaya başlamıştık." diye girdi söze ev sahibesi.

    sohbetin "iyi niyetliliğe" çıkacağını önceden kestirebiliyordu kiracısı. yaşlı ve iyi insanlardı özlerinde ev sahipleri. ama yinede ev sahibesinde bir kurnazlık vardı. sözlerinden birinde bir kiracısı hakkında "gözleri burada açıldı kadının" diye bir ifade kullanmıştı. buda ev sahibesine şüpheyle bakmasına sebep olmuştu kiracının.

    "bir gün, aradım çocuğu.. 3 gündür ormana gitmiş orada kalıyormuş. öyle dedi.. çadır mı kurdun dedim, hayır dışarıda kalıyorum dedi. şüphelendim. evine girip bakmak istedim, girdiğimde duvarlara ruh çağırma ile ilgili çeşitli yazıların yazıldığını gördüm. resimler çizmişti bütün duvar çiziliydi, korkup çıkmak zorunda kaldım." diye ekledi ev sahibesi. fakat "resimler çizmişti" derken kiracısına imalı imalı bakmayı ihmal etmemişti. çünkü şimdi ki kiracısıda duvarlara resim çiziyor fakat bunu dekoratif amaçlarla yapıyordu. kiracı buradan ev sahibesinin ondan gizli eve girip kontrol ettiğini düşünmeye başladı. ve iyiden iyiye güler yüzlü ve iyi niyet görüntüsünün altında aslında kurnaz bir tilkinin yattığını düşünmeye başladı.

    kiracı "hayret, ee sonra?" diye tepki verdi. ev sahibesi melun bir gülüşle öndeki manzaralı pencereye döndü. bir anlık duraksamadan sonra sözlerine devam etti. aslında ev sahibesi kiracıyı farkına varmadığını düşünerek sürekli yokluyordu, kiracıda hiç birşeyden haberi yokmuş gibi davranıyor, onu farketmediğini hissettirerek onu gözlemliyordu.

    "sonra, çıktı geldi ve benden para istedi" dedi. gözleri bir anda açılmış ve şok olmuş ifadesi takınarak sözlerine devam etti "vapura binecek parası yokmuş. benden 5 tl istedi. bende kıyamadım 20 tl verdim. üstelik 5 aydırda kirasını ödemiyordu, acımaya başlamıştık a amcan ile" diye ekledi, kocasını göstererek.

    a amcaya yöre halkı a efendi derdi. çok efendi, dürüst ve iyi bir insandı. asla kurnazlık düşünmez, asla insan davranışlarının altındaki gerçeklere odaklanmazdı. ona ne söylenirse onu kabul eder, ne söylerse de doğruluğu tartışılmaz melek gibi bir insandı. böyle bir adamın böyle bir eşinin olması da ilginç bir tesadüftü doğrusu. daha sonradan ev sahibesi anlatacağı hikayelerle bu mal varlığını kendisinin yaptığını, çocukları onun okuttuğunu a efendinin ise işten eve evden işe gelen hanımköylü bir karakter olduğunu ifade edecekti.

    daha sonra çocuğa sürekli para verdiklerini, kira almadıklarını anlatmaya devam etti ev sahibesi. biz iyi insanlarız mesajını sürekli vurguluyordu. a efendi asla bunların sözünü edecek, anlatacak biri değildi. zaten bu iyilikleri acıdığı için değil üzüldüğü için yaptığını ifade ederken bile yüzü düşüyordu. ev sahibesi ise bu iyilikleri gurur içinde söylüyordu. zaten ev sahibesini kurnaz ve samimi yapmayan şeyde buydu. sürekli kiracısını aptal yerine koyar gibi onu yoklayan tavırları aslında ev sahibesinin maskesinin altını gösteren bir detaydı.

    kiracı eve yaptığı bakımlara konuyu çevirmek istiyordu artık. evi benimsediğini, iyi baktığını dile getirmeyi hedefliyordu. çektiği fotoğrafları a efendiye gösterdiğinde o samimi gülüşü gördü. "sizden önce bir sürü insan geldi kimse düşünmedi bunu, iyi yapmışsınız" diye ekledi. ev sahibesi ise muhtemelen kiracının ondan para sızdırmaya çalışacağını düşünerek yaptığı işleri küçümseye başladı. hatta duvarı boyamasına tepki gösterir gibi oldu ve çıkarken eski rengine çevirirsin artık diye ekledi. bu şekilde tepki verdiğinde a efendi bozuldu ve bir an için göz göze geldiler. evi yenileyen kiracı ise evin eski haline getirilmesini talep ettiklerinde bozulmuştu. sohbet devam ettikçe ev sahibesi kiracıyı tekeli altına almaya çalışıyor, gayrımenkul sahibi olarak kontrolün onda olmadığı, kendisinde olduğunu ima ediyordu. iyiden iyiye sinirlenmeye başlayan kiracı duruşunu değiştirmesi gerektiği, yumuşak ve iyi niyetli olmanın, ikili ilişkilerinde ev sahibesini öne çıkardığını ve baskın role soktuğunu anladı. ve artık sabrı taştı..

    "bakın evsahibesi hanım. ben burayı devraldığımda burası viraneydi. pencere, kapılar bozuk, ahşaplar çürük ve dökülüyordu. her bir köşeye koruyucu attım, boya attım. ben sizi düşündüğümden değil, evin tarihini düşündüğümden bu işlemleri yaptım. bu gibi evlere sahip çıkılması lazım, görüyorum ki bu ev 50 yıldır sizde ve bir kez bile bakım yapmamışsınız. evin arka kısmı eğimli, destek yapmazsanız çökecek. tabanlara koruyucuyu yeni attım, 40 yıldır bir kişi bile ahşaba koruyucu atmamış. şu merdiveni bile ışıklandırmak kimsenin aklına gelmemiş, sizde dahil. yanlış anlamayın ama sermayedar duruşunuzu bana karşı sergilemeseniz iyi olur. zira benim zaten bir evim var, benim zaten bir işim var, ödeme planlarımı aksatmaz, boş durmayı sevmeden sürekli üretirim. ben buraya bugüne kadar 10 bin tl'den fazla yatırım yaptım. yaptığım yarıtımların hepsinide diğer odaları kiraya vererek çıkardım. ama bunları sizden ne talep ederim, ne de dile getiririm. kusura bakmayın ama beni bugüne kadar ki diğer kiracılarınızla karıştırmayın. kiracının biri gelir, biri gider şeklindeki tavrınız bende işe yaramaz. takdir edersiniz ki, geçmiş kiracılarınızın kiralarını 3-4 ay ödemediklerini her sohbetimizde dile getiriyorsunuz. bugüne kadar günü gününe ödediğim kiralar bir yana bir yıllık kira parasını da evin bakımına harcadım. ve siz beni sürekli tekeline almaya çalışan tavırlarınızla, odaları kiralamaya yaptığınız itirazlarınızla kaybetmek üzeresiniz. unutmayın ki, ben bu tipte ve hatta daha iyi standartlarda bir ev yine bulabilirim. ama siz bu düzende kira ödeyecek, evi kendi evi gibi benimseyip bakabilecek başka bir kiracı bulabilir misiniz? bir düşünün? hangimizin elinde ki koz fazla, ölçüp tartın. bende ona göre anahtarı teslim edeyim" diye ekledi.

    kiracı; maddi gücün, ahlaki güce yenik düşeceğini düşünmüştü.. ama bu a efendi gibi insanlarda etkiliydi, ev sahibesi gibi insanlar bu gibi şeyleri önemsemezdi. onlar için kiracının bir önemi yoktu, önemli olan evin kendisi ve sahip olunan bu varlık ile diğer insanlar üzerinde kurduğu üstünlüktü. a efendi "haksızsınız beyfendi ama bizi bu şekilde düşünmeyin, bunları ifade ettiniz ama hakkımızda yanılıyorsunuz" diyerek iyi niyetli ve saflılığını ön plana çıkaran bir çıkış yaptı. ev sahibesinin ise yüzü değişmiş ve sertleşmişti. aslında kendi söylediklerinin ve ima ettiklerinin tamamının altında yatanlar bunlardı. kiracının bunları düşünmüş olması, gözlemlemiş olması ve bunu dile getiriyor oluşu onu rahatsız etmişti. a efendinin ise itirazına birşey diyemedi. kiracısının da "gözü açık" olduğunu anlayan ev sahibesi artık stratejilerinde farklı bir yöntem izleyecekti..

    to be continued..
  • is bankası yayinlarindan okudugum , sonunu yine beyaz geceler'deki "beşir"e benzettigim , genç, guzel katherina'nin neden ailesini biraktigini deli gibi merak ettigim bir dostoyevski noveli.
hesabın var mı? giriş yap