• empati
  • özdeşleşmek yerine kullanılabilir.

    örnek: seyirci, kendini oyundaki kadınla özdeşleştiriyor.
    seyirci, oyundaki kadınla duygudaşlık kuruyor.
  • (bkz: sempati)
  • empati kelimesinin türkçe karşılığıdır. diğerlerinin duygularının dolaylı olarak deneyimlenmesidir.
    insanlarda duygudaşlık doğuştan gelir, fakat bu herkeste yeterli düzeyde değildir.
  • kişideki, başkalarının sevinç ve acılarına katılma eğilimi ve isteği, insanları birbirine çeken duygu birlikteliği.

    "insanlar duygudaşlığı öğrenmeli"

    değeri bilinmesi gereken, fazlasıyla anlamlı bir şey duygudaş olabilmek.

    sevdiğiniz, değer verdiğiniz insan ile her duyguyu paylaşmak. onun gibi düşünmek, uyurken aynı anda nefes aldığınıza dikkat edecek kadar hisleri yoğun yaşamaktır.

    hayatın her alanında dertleri, mutluluğu, sorunları, zevkleri ortak bir şekilde yaşamaktır.

    ünlü bir düşünür der ki;

    esnemek aslında bulaşıcı değildir.
    aralarında duygudaşlık olan insanlar ancak karşısındaki esnediğinde kendisi de esnermiş
    bunun için aynı ortamda bulunmak da gerekmezmiş
    duygudaş olmak yeterli.
    nerede olursan ol.

    ne harika di mi?
  • duygudaşlık daha çok sempatinin karşılığı gibi duruyor. empati anlama ve kendini yerine koyma hali. duygudaşlıkta aynı/benzer duyguları ve tutumu paylaşma, yaşama var. duygudaşlık özdeşim veya özdeşleşme tabii değil, ama benzeyen yaklaşan tarafı da yok değil.

    "duygudaşlık. yitiklerin mirası. kadınlar kindarlaşmadan söz etmek için bir araya toplanıyorlar. ben kindarlaşmıştım." susan sontag - i, etcetera

    (bkz: eşduyum)
  • aynı mekanda, aynı zamanda, aynı yollarda yürümüş olmasan dahi bir başka insanla, herhangi bir durum karşısında aynı hissiyatı ya da görüyü paylaşabilmek, aynı hissiyat içerisinde olabilmek.

    bence yeryüzünün en nadide hazinesi. hayatımız boyunca çok az insanda rastlayabilecegimiz bir paylaşım.
hesabın var mı? giriş yap