• "dost" olarak nitelenebilecek kişilerle bir araya gelip toplanma, eski günleri yad etme, gülüp şen kahkalar atma eylemine verilen addır. önemli olan husus meclise katılan kişlerin iyi seçilmesidir, ecnebi deyimiyle arkadaşlığın background'unun epey sağlam olmasıdır.

    bu meclis evde toplanırsa sohbetten alınan keyif doruk noktasında olacaktır. geçmişte yaşanan komik olaylar, dalga geçilen ortak arkadaşlar yad edilir, fıkralar anlatılır, illa ki rakı ya da şarap içilir. alkol dozajı arttıkça "inleyen nağmeler" itina ile dillendirilir , hele müzik aleti çalabilen var ise ortamın dadından yinmez. ayda bir bu meclisi toplamak sünnettir.
  • (bkz: aile meclisi)
  • dost dedigim zaman aklima su isim gelir : asik veysel
  • soylenenlere gore popcu celik*in de mensubu bulundugu tarikatimsi sey. ataturkcu bir tarikat olarak nitelendirilen bu grubun liderine guzeller guzeli* veya kainatin efendisi deniliyormuş.
  • ay$e ersoyun özel hat programına katılarak fotoğraflarla çeliğinde olaya olan yakınlığını ispatladığı olu$um.daha sonra programa telefonla bağlanan bir ki$i de bunların atatürkü paravan olarak kullandığını, ba$ları olan ya$lı amcaya cümle alemin peygamber diye seslendiği söylemi$tir.
  • uzun zaman sonra farklı şehirlere okumaya gitmiş gençlerin evlerine dönmesiyle oluşan şen bir mavradır dost meclisi. aslında bulunduğunuz şehirde ne kadar yalnız olduğunuzu anlarsınız. o anda rakı bir başka tatlıdır, balık daha bi iştahlı yenir, ama her zaman olmaz. tadımlıktır...
  • birlikteyken imgesel, kösnül, izleksel, tecimsel ve benzeri fena kaygıların sürahi sürahi sangria eşliğinde geride bırakıldığı içi dışı güzel insanlar topluluğudur. *
  • bildiğin demir leblebi aybalam. diyeceksin niye, böyle kutlu, böyle mübarek bir sıfatın * tamlaması nasıl olur da bu kadar çetin olur?
    şöyle ki;
    şimdi bu dostluk dediğin zaten pek kılçıklı, pek meşakkatli, pek badireli bir müessese. beşer dediğin evvela buna bir vakıf olup, hanesinden içeri desturla girmeyi düşünüyor, bu bir. ondan sonra bu haneleri çoğaltıp, hepsinin birbirleri ile harmonisini derliyor, bu iki. tüm bunları teklemeden, hiç hesapsız, vadesini umursamadan yapıyor, bu da üç.

    tüm bunları sindirdikten sonra da dost dediklerinin birbirlerine de dost olduklarından emin olup, cümleyi yekpare bir zamanda aynı mekanda meşke bırakıyor, ayan beyan! zor be balam... vay anasını...
  • fahriye abla ruhu ve giysileriyle çekirdek çitletilip gazoz içilirken zihnin yumoş'a bastırılmış çamaşır kıvamına getirildiği meclislerdir.
  • bu tabiri nerede duyarsanız, koşarak uzaklaşın... hele evde toplanıyorsa, eyvah derim. size kim verdi o meclis oluşturma yetkisini demem, koşarım...
hesabın var mı? giriş yap