• dilin özü, kökeni, anlamı, yapısı üzerine araştırmalar yapan felsefe dalı.
  • önce bkz. kratylos elbette.

    ama biz felsefenin daha önce dillenmediği kadar dillendiği yirminci yüzyıla geçelim. dili alttan alttan sokuşturmaya çalışmak kimi yirminci yüzyıl felsefecilerinin sadece genel olarak bilmeye değil aynı zamanda başka zihinleri bilme meselesine buldukları çözümdü. böylelikle kant'ın yapamadığını* yapmış oluyorlardı. çünkü bütün kavramlar ve önermeler dili varsayıyordu ve kişiye özel dil de yoktu. dil öznelerarası ilişki aracılığıyla öğreniliyordu. dolayısıyla ister nesnelerin bilinci olsun, ister başkaların bilinci olsun, hepsi dilin dolayımıyla mümkündü. dolayısıyla iletişim dediğimiz şey aramızdaki dilsel etkileşimin takdirine bağlıydı. yani öznelerarası iletişim tüm bilgi iddialarının önkoşuluydu. bütün bilgi iddialarımızın meşruiyeti ise yine ortak dilimizin varsayılan standartlarına bakıyordu. aynı bu kuramın kendisi gibi. doğruluğu aramızdaki uzlaşmayla sınırlanıyordu. dolayısıyla bu kuramın da kerameti kendinden menkul bir doğruluğu yoktu. dolayısla bilmek bir oyundu. dolayısıyla felsefe de bir oyundu. dolayısıyla da eşşeğin zikiydi. dolayısıyla bu eşşeğin zikinden ne anladığımıza bakardı. dolayısıyla burada bütün bilmeleri kapsayacak bir bilme iddiası, belli bir bilme biçimini halihazırda varsaydığını fark etmeden tek tek bilme iddialarının koşullarından bahsedebileceğini sanarken içine düştüğü çemberi hulahop sanıyordu. bu da yetmezmiş gibi tüyü bitmemiş yetimin, türlü hayvanatın dillenmeden de önce şeyleri kendisinden ayırabildiğini inkar ediyordu.

    (yok efendim öyle değil diye kendi kendinize laga luga yapmayın, delikanlı gibi yazın bence. özel dil yokmuş bak hem. (bkz: özel dil argümanı/@geri yinekel))
  • dilin dünyayla ve düşüncelerle olan ilişkisinin en kapsamlı sorgulandığı ve tartışıldığı felsefi alandır dil felsefesi. felsefenin birçok alanındaki "nedir?" sorusunu cevaplamaya çalışmak yerine, mevzubahis soruyu (ve de envai çeşit soruları) çözümlemek, daha açık, daha kolay anlaşılır hale getirmek amaçlıdır esasen. kurucuları olarak gottlob frege ve bertrand russell kabul edilir. ikilinin kuramları dil felsefesinin temelini oluşturmaktadır ve frege'nin anlam ve gönderme'si, dil felsefesinin en temel yapıtı, klasiğidir. bir çok felsefe türüyle, en çok da mantıkla, epistemolojiyle, ontolojiyle ve de zihin felsefesiyle ziyadesiyle içli dışlı bir ilişkide bulunan dil felsefesi; semantik, sentaks ve pragmatik olmak üzere üç dala ayrılır.

    bu üç daldan en temel ve önemli olanı semantiktir. kelimelerin anlam kazanışlarının ve bir araya gelerek doğru/yanlış savlar belirten cümlelere dönüşüşünün nasıl olduğunu araştırır. temel kavramları "anlam-gönderme-doğruluk"tur. sentaks; dilin mantıksal yapısının temelini araştırır. özne ve yüklemin nasıl bir araya gelip cümleler oluşturduğu, farklı cümle biçimlerinin niceleyicilerle ve mantıksal bağlaçlarla nasıl elde edilebileceği gibi konularla ilgilenir. özne-yüklem ve içlem-kaplam ayrımlarına değinir. dil felsefesinin bir diğer alt dalı pragmatik ise dilin kullanımına dair felsefi soru ve sorunların tartışıldığı alandır. konuşmacı ve de konuşmacının dinleyici üzerinde yaratmaya çalıştığı etki odaklıdır. dille nasıl iletişim kurduğumuzla ilgilenir. ve de dil kullanımının bilgi edinme/iletme haricinde ne tür edimler gerçekleştirebilmemizi sağladığıyla...

    dilde özdeşlik yargılarının nasıl öğretici olabileceği, var olmadığı iddia edilen herhangi bir şeyin var olmadığının çelişkiye düşülmeden nasıl söylenebileceği, bunun olanaklı olup olmadığı, kurulan bir cümledeki herhangi bir parçanın, bir terimin yerine onun eşgönderimlisi konulduğunda cümlenin doğruluk değerinin değişip değişmediği ve değişiyor olması durumunda bu değişimin nasıl olduğu, gönderimsiz terimler içeren cümleler kurarak doğru/yanlış herhangi bir düşünce ifade edilip edilemeyeceği, edilebilirse bunun mantık kuralları çerçevesinde olup olmayacağı... temelde dil felsefecilerinin üzerine yoğunlaştığı ve kendilerince yanıtlar getirip çözümler aradığı başlıca soru ve sorunlardan bazıları bunlar örneğin. bu soru(n)ların içerikleri başka bir entrynin konusu olsun, daha fazla uzamasın.

    son olarak bu dalın kurucuları olarak gösterilen frege ve russell haricinde; ludwig wittgenstein, saul kripke ve john austin'in de dil felsefesine büyük katkılar sunmuş diğer filozoflar olduklarını da söyleyelim. frege'nin "anlam ve gönderme", russell'ın "betimlemeler" ve de kripke'nin "doğrudan gönderim" kuramlarıyla yaptıkları çalışmalara ek olarak wittgenstein "dil oyunları" ile, austin de "söz edimleri" ile pragmatik dil felsefesi üzerine yoğunlaşmış ve de alanın başlıca düşünürleri olmuşlardır.
  • yapısalcılık ve postyapısalcılık kilit kavramlarına tam olarak hakim olunmadan okuma yapmanın beyhude olduğu alan.
  • sıklıkla dilbilim ile karıştırılır ama alakası yoktur. ifadelerin anlam içeriğiyle ilgilenir.

    geleneksel felsefe anlayışında gündelik dilin ifadeleri aktarmada yetersiz olması dolayısıyla gottlob frege öncülüğünde ideal dil anlayışı ihtiyacıyla ortaya çıkmıştır; bu doğrultuda wittgenstein, felsefe tarihinin en meşhur eseri olan tractatus'u kaleme almıştır. yıllar sonra wittgenstein 180 derece dönerek (!) felsefi soruşturmalar ile gündelik dil felsefesini gerçek felsefe saymıştır, hatta bunu açık açık göstermiştir.

    kısaca dil felsefesi ikiye ayrılır, biri analitik diğeri gündelik dil felsefesi'dir. yalnız gündelik dil felsefesi kesinlikle teorik bir yaklaşım değildir, tamamiyle özgün ve orijinal bir felsefedir ama akademik camia bundan pek haz etmez, çünkü kavramsal yaklaşımdan yani metafizikten kendilerini soyutlayamazlar.
  • wittgenstein bilinç ile dil, gerçeklik ile dil arasından bağlantısını toplumlarda etkisin farkındalığını yaşamış bir düşünür. tanımdan ziyade ne denli gerçek olduğunu ve bilincin nasıl algıladığı, birbirini nasıl etkilediğini dikkat çekmesi merakı cezbeden bir durum. gerçekliğe ne kadar hakimiz veya hakim miyiz? anlam arayışımızda global olarak farklılık göstermemizin nedeni dil felsefesi mi?
    dil felsefesi
    edit:imla
hesabın var mı? giriş yap