• sozdizim
  • (bkz: sözdizimi)
  • tümcelerin gramatikal yapısı; dilsel bilimler arasında tümce düzeyinde kullanılan bağıntıların tümü, sözcüklerin tümceler içinde, dilbilgisi ve genel kullanıma uygun olarak düzenlenmesi. semboller arasındaki yapısal ve gramatikal ilişkileri, sembollerin anlam aktarmak amacıyla bir araya getirilme tarzlarını, semboller arasındaki ilişkileri, kullanan öğesiyle, sözcüğün dil-dışı karşılığını hiç hesaba katmadan konu alan semiyotik dalı.
  • dilbilgisinin üç alt alanından biridir. diğer ikisi ise fonetik ve morfoloji'dir.

    (bkz: fonetik)
    (bkz: morfoloji)
  • (bkz: syntax)
  • bir nevi sözcük yapısını ilgilendirir, söz dizimi ile anlam kurma çabası.
  • ilber ortaylı ve murat bardakçı’ya göre risale-i nur buna en büyük örnektir.
  • (bkz: sözdizim)
  • dil felsefesinin temel bir alanı olan sentaks, “bir tümceyi oluşturan terimlerin mantıksal çözümlemesi nedir?”, “terimlerin bir araya gelerek bir tümce oluşturmasını ne sağlar?”, “tüm dillerin yapıları temelde aynı mıdır?” türünde soruları tartışarak dil felsefesi içinde gelişmiş, bir yandan modern mantığın yeşermesini sağlamış diğer yandan da dilbilimin en temel çalışma alanlarından biri haline gelmiştir. sentaksın felsefede bir alan olarak gelişimi ağırlıklı olarak frege ve russell ile başlayıp wittgenstein ve carnap ile devam etmiş, daha sonraları özellikle chomsky ile dilbilimin en temel çalışma alanlarından biri haline gelmiştir. sentaksın ve modern mantığın kurucusu olarak anılan frege, basit tümceleri özne ve yüklem olarak iki mantıksal kategoriye ayırır. özne konumundaki terim bir nesneye gönderme yaparken, nesneye bir nitelik atfetmemizi sağlayan yüklem de bir kavrama gönderme yapar. öznenin ve yüklemin tümce içinde sentaktik işlevleri arasında önemli bir fark bulunur: mantıksal öznenin yalnızca tek bir nesneye gönderme yapma işlevi varken, yüklem birbirinden farklı öznelere yüklenebilir. bu sayede çok az sayıda basit terime sahip bir dilde, çok sayıda, hatta bazı durumlarda sonsuz adet tümce üretmek mümkün hale gelir.

    örneğin “sokrates konuşkandır” tümcesinde, mantıksal özne konumundaki “sokrates” adı tek bir nesneye gönderme yapar, ancak “_____konuşkandır” yükleminin boşluğunu farklı öznelerle doldurarak yepyeni tümceler üretebiliriz. frege, russell ve daha sonraları chomsky doğal dillerin tümce yapılarındaki bu özelliği çalışmalarının en temel unsuru haline getirirler.

    özne konumunda yer alan terimler özel adlarla sınırlı değildir, adı olmayan nesnelerden bahsetmemizi sağlayan tekil terimler de bulunur. bunlar arasında en basit olanları kişi ve nesne zamirleridir: “o”, “bu”, “sen”, “ben” gibi tekil terimler sayesinde, isimleri olmayan, ya da isimlerini bilmediğimiz nesneler hakkında tümceler kurabiliyoruz. bunun yanı sıra bir nesneye betimleme yoluyla da gönderme yapılabilir. “aristoteles’in annesi”, “türkiye’nin ilk kadın bakanı”, “ayın görünmeyen yüzü”, “en küçük asal sayı” gibi betimlemeleri bir tümcede özne konumunda kullanabiliyoruz. bu tür karmaşık (yani parçalardan oluşan) tekil terimlerin iç yapısını çözümlemek de sentaksın alanına girer.
  • "birleştirilebilirlik temasından sentaks temasına ve sonunda da kombinasyon temasına geçilmiştir." michel foucault - kliniğin doğuşu

    (bkz: sözdizim), sözdizimi
    (bkz: sentaks bozukluğu)
hesabın var mı? giriş yap