• 3. napolyon olarak da bilinir 1808-1873, josephine ve napoleon bonaparte ın oğludur... fransa ya imparatorluğu geri getirmiştir, ilk faşist olarak adlandırılabilir. kırım savaşında fransanın başındadır ve italyanın bütünlüğünü sağlama mücadelesinde avsuturyalılara karşı italya nın tarafını tutmuştur... çok dolaylı yoldan 1.dünya savaşının sorumlularındandır...

    edit: kimin oğlu olduğu belli değildir
  • ballı bir kişidir kendisi, suikastlerden kurtulmuş ve otto von bismarcktan feci ayar yemiştir.
  • aslen josephinein kızı, dolayısıyla napoleon bonaparteın üvey kızı olan hortense de beauharnaisin oğludur.. bonapartizmin ortaya çıkışını sağlayan kişidir aynı zamanda
    (bkz: le 18 brumaire de louis bonaparte)
  • victor hugo'nun "küçük napoleon" diyerek dalgasını geçtiği, her davranış ve hareketiyle amcasını* taklide uğraşan ama kötü bir karikatür olmaktan öteye gidemeyen fransa tarihinin en talihsiz şahsiyetlerinden biridir. siyaseti tam bir oportünizm ve popülizm örneğidir. gençliğinden itibaren bonapartçı kliklerde yer almış birkaç kere hapse de girmiştir. 1848 devriminde cumhurbaşkanı seçilecek kadar popülarite kazanmış, 2 yıl sonra da bu popülaritesini fransanın muhafazakar kesimi ile kırsal nüfusun gözünü boyayan popülist politikalarıyla birleştirerek halkoylamasıyla kendini imparator ilan ettirmiştir. bu süreci karl marx louis napoleon'un 18 brumaire'i adlı çalışmasında analiz eder. imparator olduktan sonra fransa'nın iç çelişkilerinin doğurduğu gerilimleri somut çözümlerle gidermeye değil de dış politikada başarı kazanarak örtmeye çalışma yolunu seçmiştir. bu amaçla kırım savaşına ingilterenin müttefiki olarak girmiş, meksika'yı işgal edip orada kukla bir hükümet kurmaya çalışmış, süveyş kanalı projesinin baş destekçilerinden biri olmuş, avusturya'yı zayıflatmak için risorgimento'yu desteklemiş ve osmanlı imparatorluğu (özellikle suriye ve lübnan) üzerinde büyük nüfuz kazanmaya çalışmıştır. genel olarak bu hamleleri ya yarım sonuç vermiş ya da eline yüzüne bulaşmıştır. öte yandan fransa içinde büyük imar faaliyetlerine girişmiş, baron haussmann'a paris'i yeniden inşa ettirmiştir. 19. yüzyılda kürenin büyük gücü olan britanya kendini avrupa anakarasından tecrit ettiği için küçük napoleon'umuz avrupanın ağabeyliğine soyunmaya çalışır. bu aptallığından otto von bismarck sonuna kadar faydalanır ve bildiğimiz gibi fransız-prusya savaşı ile fransayı yüzyıl savaşlarından beri en zavallı durumuna düşürür. sedan savaşında louis napoleon ordusuyla beraber teslim olunca paris halkı ayaklanarak imparatorluğu yıkar, yeniden cumhuriyet ilan edilir ve paris komünü parantezi açılır. louis napoleon ise karısı ispanyol prensesi eugenie de montijo ve tek oğulları louis ile beraber londraya sürgüne gider. iki yıl sonra bir ameliyat sırasında ölür. biricik oğlu ise zulu savaşında ingiliz ordusunda asker iken feci biçimde öldürülür. imparatoriçe eugenie ise kalbi kırık bir dul olarak 1920 yılına kadar inzivada yaşar.
  • aslen napoleon'un kardeşi hollanda kralı louis bonaparte'ın oğludur. napoleon'un oğlu olan kuzeninin genç yaşta ölümü üzerine kendini bonapartçıların kral adayı oalrak görmüş, gençliğinden itibaren kendisine destek aramaya başlamıştır. her yönüyle amcasını taklit ettiği gibi asıl adı olan charles louis'i imparator olunca napoleon iii'le değiştirmiştir.
  • 1848 yılında yapılan seçimlerde yedi buçuk milyon oyun beş buçuk milyonunu alarak fransa cumhurbaşkanı seçilmiştir. amcası napoleon bonaparte gibi kendisi de otokrat olan bu kişinin halk tarafından yoğun destek görmesinin sebebi, terör rejimi sonrası fransız ulusu'nda cumhuriyetçiliğe karşı oluşan oluşan tepkidir. böyle kanlı bir süreci tekrar yaşama endişesindeki fransız ulusu tercihini, ülkede düzeni ve barışı sağlayacağına inandığı otoriter ve tutucu bir liderden yana kullanmıştır. gelgelelim, 1852 yılında imparatorluğu'nu ilan eden louis napoleon, 1848 yılında ilan edilen ikinci cumhuriyet'e noktayı koymuştur.

    louis napoleon, 1870 yılında yapılan ve alman siyasi birliği'nin sağlandığı sedan savaşı'na kadar fransa'yı imparatorluk ile yönetmiştir. bu savaşta prusya karşısında aldığı yenilgi sonunu hazırlamış ve tahttan el çektirilerek sürgün edilmiştir. kendisinden sonra fransa'da üçüncü cumhuriyet dönemine geçilmiştir.
  • en seçkin konuklarına alüminyum çatal-bıçak takımıyla servis yaptıran, daha az önemli misafirlerine altın çatal - bıçakla servis yapılmasını emreden fransa imparatoru.
    bunu sebebi şaşırtıcı bir şekilde 19 yy ortalarında alüminyumun altından daha değerli olmasıdır. yani 3. napoleon'un bu tavrının altında alegorik anlam çıkarımı yapmanın lüzumu yoktur. normaldir.
  • otto von bismarck'a kaybetmesiyle birlikte kara avrupa'sının en güçlü devleti almanya olmuştur. bununla birlikte fransızların ruslarla olası ittifakları sonrası kendisinden intikam almalarından korkan almanların, rusları batı yerine doğuya ve güneye yani iran ve osmanlı imparatorluğuna kanalize etmeleriyle imparatorluğun çöküş vesikalarından olan ayestafanos muahedesine dolaylı yoldan sebep olmuş kişidir.
  • aslında kim olduğunu en iyi 18 brumaire 'de gördüğümüz seçilmiş imparator. tabii aynı zamanda karl marx 'ın ne denli büyük bir düşünür olduğunu da. yalan değil, halkın ezici oyları ile imparator olarak seçilmiş ve tacı giymiştir. elbette bu kadarla kalmayıp yerini sağlamlaştırmak için khk tarzı kanunlar çıkartmış ve kendi önünün kayıtsız şartsız açılmasını sağlamıştır. destekçisi kimdir? halk yani lümpen proletarya yani bir nevi kefenimi aldım geldim diyenler yani hiçbir sınıf bilinci oluşmamış kitle.

    (bkz: 18 brumaire)
  • fransa'nın başına gelmiş olan en büyük felaketlerden biri desek 3. napolyon unvanı bu şahıs için, herhalde abartmış olmayız.. 3. napolyon ayrıca, her devlet için, dış politikanın ne ölçüde önem teşkil ettiğinin, basiretsiz yürütülen dış politikanın uzun vadede nelere yol açabildiğinin tarihten gelen ibretlik canlı kanıtıdır.

    sırf şahsi sempatileri nedeniyle ulus devletleri teşvik eder biçimde (principe des nationalites olarak doktrinleştirilmiş bir ismi de vardır) kurduğu yersiz dış politika serüveninde,bu sempatilerini fiiliyata dökme işini de, avusturya ve habsburgları tehdit ve rakip olarak görme işini de abartmış (bu abartısında italyanlarca yapılan suikast girişiminin de payı olabilir); öngörüsüz tehdit algıları fiili durum ile çelişmiş; her yere müdahil olayım derken bir bütün halinde başarısızlığa uğramış; iktidardaki 20 küsür senelik döneminin sonrasında, fransa için birkaç on yıllık bir diplomatik izolasyona ve de hem fransa, hem de kontrolündeki bölgelerin halkları için bir asrı aşkın süre boyunca etkilerini gösterecek korkunç sonuçlara yol açacak olaylara sebep olmuştur.

    - rusya'yı frenlemek namına katıldığı 1853-56 kırım savaşı'na en çok askeri gönderen ve en çok kaybı veren yabancı devlet fransa olmuştur (ki söz konusu kayıplar, yüzbinler rakamını aşmaktadır). rusya bir süreliğine durdurulmuşsa da, ilerleyen yıllarda polonyalı ayrılıkçılara verdiği tamamen anlamsız ve pratik amacı belirsiz destek neticesinde rusya ile ilişkileri iyice soğumuştur - rusya almanya ile ittifak'a itilirken, almanya'nın onca güçlenmesine rağmen ta 1894 yılına kadar fransa ile rusya arasında bir ittifak kurulması mümkün olmamıştır.

    - birleşik italya'nın kurulmasını adeta tek başına sağlamıştır. birleşik italyan krallığı'nın kurulmasına ön ayak olan piyemonte sardinya devleti kadar bu uğurda çalışmıştır. italyan birliğine bilfiil destek olmuş, bu uğurda fransa'yı doğrudan savaşa sokarak avusturya ile çarpışmış ve kendisi bilfiil kuzey italyan birliğine ön ayak olduğu gibi bir de avusturya'nın durumu kabullenmek durumunda kalmasına ve hatta italya'nın avusturya'dan toprak almasına (milano'yu da kapsayan lombardiya bölgesi) yol açmıştır. risorgimento bağlamında güney italya'nın ilhakına seyirci kalmış neticede torino bölgesi merkezli orta halli bir krallıktan, birleşik italyan devleti çıkmıştır. bunun mukabilinde "kıyak" kabilinden nice ve savoy bölgeleri fransa'ya katılmış olsa da, bilemiyorum bu değerli ve yeterli bir stratejik sonuç muydu.. sadece roma bölgesinin papalık hakimiyetinde kalmasını garanti etse de, prusya ile yapacağı savaşta italya roma'ya girince o da kadük kalacaktır. yani özetle 3. napolyon, fransa'nın söz sahibi olduğu akdeniz bölgesi'nde, sıfırdan bir rakip yaratmayı, hem de kendi elleriyle başarmıştır.

    - fransa'nın diplomatik itibarını yerle bir etmiştir. ulus devletçi hareketlere verdiği ve fransa'nın çıkarlarıyla ne kadar örtüştüğü tam belli olmayan (ileride pek örtüşmediği de aşikar olacaktır) destek, diğer büyük güçleri ürkütmüş ve fransa'dan uzaklaştırmıştır. keza, avusturya ile olan savaşında, savaş sonlanmadan savaştan çekilmesi de, kendi şahsına olan güvensizliği katlamış; bu dönemde kendisinin de devletinin de diplomatik itibarı adeta sıfırlanmıştır. fransa 1894 yılına kadar diplomatik yalnızlığa mahkum kalacaktır.

    - bütün bu olaylar neticesinde sebebini doğrudan kendisinin teşkil ettiği bütün bu diplomatik izolasyon hali içinde yanı başında peyderpey yükselen prusya kuvvetine karşı kendisine hiçbir müttefik bulamamıştır. prusya düzenli olarak yükselirken, müdahil olma şansı bulamamış, kendisinin yol açtığı italyan birliği ve fransa-avusturya savaşı vasıtasıyla, avusturya'nın prusya'ya ve italya'ya karşı 1866 yılında yedi haftada ezici bir mağlubiyet almasına katkıda bulunmuştur. böylece 1866 yılında iki aydan az bir sürede avusturya, italya ve prusya'ya toprak kaybettiği gibi, daha da önemli prusya'ya karşı alman politikasındaki denge olma işlevini tamamen yitirmiş ve orta avrupa'da saf dışı kalmıştır. habsburglar'a karşı ulus devletleri destekleyeceğim derken monşer hazretleri resmen kendi devletine komşu olarak bir almanya, bir de italya yaratmıştır.

    - bir de meksika'ya avrupalı imparator yerleştirmeye dayalı çılgın meksika projesine ön ayak olmuştur ki (1867), bu çılgın proje de yerleştirilmek istenen imparatorla birlikte binlerce fransız askerinin ölümüne ve ciddi bir bütçeye mal olmuştur. az daha amerikan iç savaşı'nda birlikten ayrılan güneyin konfederasyon hükümetini de tanıyacaktı da, neyse zar zor tutuldu..bir de o arada avrupa'da da boş durmadı, lüksemburg'un fransa tarafından ilhakı amacıyla yola çıkıp, neticeten fransa için olumsuz sonuçlanacak bir lüksemburg krizi çıkardı..ha bir de katolik papazların öldürülmesi bahanesiyle kore'ye başarısız bir müdahalesi var, oraya hiç girmeyelim..

    - bütün bu yıllar içinde kolonicilikte ve deniz aşırı bölgelerde de boş durmadı; lübnan'da dürzi başkaldırısına katolikler'i koruma bahanesiyle müdahil oldu. cezayir'de yüzbinlerce cezayirli öldürülerek fransız nüfusun yerleşimi ağırlıklı olarak onun döneminde artış gösterdi (ki 20. asırda bu durumun cezayir savaşına yönelik dramatik sonuçları olacaktır) ve ayrıca cezayir'de yüz bin kadar fransız askeri öldü. senegal, pasifik adaları (yeni kaledonya), vietnam ve kamboçya'ya fransız girişi de onun döneminde olacaktır ve uzun vadede bu olayın dolaylı neticeleri nedeniyle özellikle vietnam ve kamboçya halkları tarifsiz acılar yaşayacaktır.

    - sonra bir de prusya ile savaşa girişi var ki, tam allah'a emanet..fransa'nın eski kraliyeti olan bourbon hanedanı'ndan olan ispanya kraliçesi isabella hanımefendinin (hoş gerçi güney italya'nınki de bourbonlardan'dı, ona ses etmemiştin) devrilmesi sonrasında yeni ispanya kralı'nın kim olacağına yönelik gündemi (ispanyol hükümeti savaş çıkmadan 1-2 sene kadar önce, yeni kralın alman hohenzollern hanedanından biri olmasına yönelik görüşmelere girişmişti -- ancak bu asla gerçekleşmedi) kullanarak realpolitik uzmanı bismarck, durumu manipüle etmek suretiyle (ems telgrafı vakası diye geçer) resmen 3. napolyon'un prusya'ya savaş açmasını sağladı. olsa olsa diplomatik nezaketsizlik olarak nitelendirilebilecek basit bir nedenden ötürü, fransa, yenileceği bir savaşı, pek de meşru olmayan bir gerekçeyle, kendi ilan etmiş oldu.

    - uzun yıllar içinde fransa menfaatleri namına anlamsız denebilecek çatışmalardaki anlamsız kayıplarıyla güç kaybetmiş, ordusu mevcut ve nitelik anlamında prusya'ya kıyasla geri kalmış, yönetimi fecaat haline gelmiş bir fransa, birkaç ay gibi kısa sürede fransa prusya savaşını kaybetmekle kalmayacak, bu süreçte tüm ordusunu kaybedecek ve haşmetmeapların kendisi sedan'da almanlar'a esir düşecek ve tahtından olacaktır. devamında almanların paris'i kuşatması ve paris komünü gibi son derece tarihi olaylar gerçekleşecektir.

    - barış masası kurulduğunda fransa, artık yeniden bir cumhuriyete dönüşeceği ve alsace ve lorraine (alsas-loren) bölgelerini kaybedeceği gibi, masadan kalkarken karşısında artık baş düşmanı bellediği, giderek güçlenen, avrupa'nın birincil gücü almanya olacaktır.

    - 3. napolyon'un bütün bu felaket dış politika fiillerinin ve bütün bu icraatlarının, mukabilinde dünya savaşları başta olmak üzere pek çok çatışmaya dolaylı olarak sebep olduğunu, ilerleyen on yıllarda fransa ve girdiği topraklar için dolaylı şekilde tarihin akışı içerisinde gerisinde milyonlarca ölüm ve onarılamaz hasarlar bırakacağını söylemek mümkün..

    yani özetle, ne adammışsın be 3. napolyon..
hesabın var mı? giriş yap