bunaltı
-
ortada bir sebeb yokken kendini asiri tdirgin hissetmektir. sanki birsey olacakmis gibi kaygilanip ; saskin , gucsuz ve caresiz kivrandigimiz zamanlardir. nabzimiz duser , bogazimiz sıkılıyormus gibi hissederiz. bunaltinin asil sebebi bilincaltina ittigimiz dusuncelerimizin kendimizle catismasidir.
-
kani pirselim'in bir şiiri...
çok latin bir haldeyim
yaşayan bir dilim,
ölü bir yaşamım var... -
(bkz: bulantı)
-
(bkz: anksiyete) (bkz: iç sıkıntısı)
-
nesnelerin adamın asabıyla oynadığı vakit ortaya çıkan tablo
-
psikanalitik kurama göre psikonevrozların altında yatan patoloji bunaltıdır. olduğu gibi yaşanabilir ya da bastırılarak yerini savunma düzeneklerine bırakır. örneğin yer değiştirme mekanizmasında bunaltı dışarıdaki nesne ya da durumlara yöneltilir; bu şekilde de saplantılı düşünceler, kompulsif davranışlar ve fobiler oluşur. eğer bastırmaya uğramazsa olduğu gibi yaşanır ve yaygın bunaltı bozukluğu adını alır. bunaltıda egemen duygulanım korkudur. kişi sürekli, kötü bir haber alacakmış ya da kötü bir şeyler olacakmış gibi tedirgin ve gergindir.
-
hani insan çok uzun koştugunda yorgunluğun ve bıkkınlığın son sınırlarında yaşadığınız da ve varlığını farkettiğiniz ve hayatında uzun-kısa bir koşu gibi bakarsanız sadece uzun koşularda hatırladığımız sıkıntı darlanma şekli.
kusmayı getirmesi ile de hatırlanabilir... -
abdullah rıza ergüven şiiri:
bunaltı
tam yanına oturuyorum sen gidiyorsun
ben durup gözlerine bakıyorum
bir kuş yanıma gelip duruyor
tütsüler yakıp odama kapanıyorum
kurbağalar tutuyorum göllerden
oturup bir şiiri yeniden yazıyorum
bu denli hayın olduğunu bilmezdim
tam yanına oturuyorum sen gidiyorsun -
-
an itibarı ile açılmayan , "ulan şimdi işin yoksa ara circle of dead children albümlerini" diyerekten , derin "off" lar çekmeme vesile olan sitedir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap