bir o kadar da
-
karşılaşılan ilginç, alakasız, tezat durumları tanımlamak için kullanılır. şaşkınlık, kızgınlık, karşıtlık bazen benzerlik belirttiği olur. ağdalı türkçe kullananların özellikle trt sunucularının kullandığı öbek.
(bkz: hayat ne kadar yesil ve bir o kadar bulutlu)
(bkz: ilginc bir o kadar da dusundurucu)
(bkz: x ne kadar yanlissa y de bir o kadar yanlistir)
tam doğru olmamış ama bu da bir örnek...
(bkz: cok seksi ve bir o kadar safim) -
sonucundan, anlama ve başarıya çevirmekten bağımsız olarak yaşama tutunmak bir zafer. güçlü güçsüz, iyi kötü, genç yaşlı herkes için. tutunanlara, çabalayan herkese selam. evet yaşamak zor, bir o kadar da ölmek zor. tutunmaya özel anlamını çökkün zamanlarımda verdim, şimdi hala geçerli olduğunu görüyorum.
tekinsiz bir tarafım var benim. hem açılmaz renk vermez, ketum; hem ani ve anlaşılmaz hareketli. bunu biliyorum. her değil çoğu zaman denetliyebiliyorum. nasıl oluyorsa bir o kadar da güvenilirim.
"savaş, iktidar, sanat insana sefahat kadar uzak, erişilmesi bir o kadar zor ahlaki yozlaşmalardır." honore de balzac` - la peau de chagrin
"lezbiyen sayısı, hangi kalabalığın içinde olursa olsun, bir lezbiyenin, bir diğerinin gözünden asla kaçmamasını sağlayacak kadar az ve bir o kadar da çoktur." marcel proust - la prisonniere
(ilk giri tarihi: 1.3.2017)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap