• 1951 ıowa doğumlu yazar ve dilbilimci uzun yıllar ingilterede yaşadı. the lost continent;neither here nor there adlı kitabı bestseller oldu.notes from a small island, a walk in the woods,notes from a big country gezi kitapları. yürüyüşe ve gezmeye çok meraklıdır.mother tongue ve made in america ingilizce ile ilgili kitaplarıdır
  • i'm a stranger here myself isimli kitabi ise yirmi yil ingilterede yasadiktan sonra vatani amerika'ya donusunde yasadigi dumurlari anlatiyor. uzun zamandir boyle komik bir kitap okumamistim, kopuyorum okurken resmen...
  • neither here nor there isimli kitabinda 70'lerin basinda yaptigi avrupa seyahatini tekrarlayisini anlatiyor. yine cok komik.
  • 1951 yılına, iowa'nın des moines kasabasında dünyaya geldi. 1977'de ingiltere'ye yerleşerek ingiliz eşi ve 4 çocuğuyla birlikte kuzey yorkshire'de yaşamaya başladı. ailesi ile birlikte birkaç yıllığına amerika'ya gitse de tekrar ingiltere'ye döndü. the lost continent, mother tongue, neither here nor there, made in america, notes from a big country, down under ve a short history of nearly everything isimli kitaplarıyla çok satan yazardır. kendisi ayrıca african diary isimli kitabın da yazarıdır. (hemen herşeyin kısa tarihi kitabının ingilizce baskısından çevrilmiştir.)
  • son şehir olarak istanbul'u anlattığı `neither here nor there` isimli kitabını okurken insanı gülmekten yerlere yapıştıran yazar. istanbul kısmı biraz acıtıyor, o ayrı.
  • i'm a stranger here myself isimli kose yazilarindan olusan kitabinda, amerika'dan uzun yillar uzaklasip ardindan geri donmus bir insan gozuyle amerikan kulturunu anlatir. a walk in the woods'ta da komik bir uslupla appalachian daglarindaki hiking macerasini anlatir. cok akici ve eglenceli bir dili vardir, okunasi, kafa dagitasidir.
  • hemen her seyin kısa tarihi kitabını okumaya başladığım yazar
  • “hemen herseyin kısa tarihi” isimli kitabı boyner yayınları tarafından çok iyi bir tercümeyle yayınlanmıştır. bilim, evren ve yeryüzü tarihini anlatırken aralarda bilim adamları hakkında harika magazinel detaylara değinir. çok kalın ve çok eğlenceli bir kitaptır.
    2008 yılında yazılmış olmasına rağmen şimdiden (on sene içinde) bir kaç konuda eskimiş duruma gelmiş olması, insanın bilimin hızından başının dönmesine neden oluyor.herkese öneririm.
    lise 1 müfredatına alınsa ülke kalkınır bence.
  • her şeyin çok kısa tarihi adlı bilgi yüklü kitabın yazarı.

    kitaplarından alıntılar:

    helyum, evrenin en bereketli elementi. güneş tutulması esnasında, spektoroskop vasıtasıyla güneşte bulunmuş.!adını yunan güneş tanrısı'helios'tan alır.
    hidrojenin helyuma dönüşmesi için kütlesinin %7'sini helyuma dönüştürmesi gerek. hafif azalma halinde hidrojen olarak kalır. oran hafif artıp %8 olsa, dönüşüm hızlanır., hidrojen tükenir, evren artık var olamaz.

    alüminyum, yerkürede bulunan 4. element. ayaklarımızın altındaki her şeyin neredeyse onda biri alüminyum. 19.yüzyılda keşfedilene kadar varlığı bilinmiyordu.

    karbon atomunu diğerlerinden ayıran, her önüne gelenle utanmazca ilişkiye girmesi. karbon, dünyanın en zamparası.

    1800'len başında ingiltere'de güldürücü gaz(diazot monoksit)solumak modaydı. (aynı zamanda karbon dioksit ve metandan sonra gelen en güçlü sera gazı) anestezik olarak kullanıma elverişli olduğu 1846 yılına kadar keşfedilemedi.

    dünyanın dönme hızı; kutuplarda 0 km, londra'da 998km, ekvatorda 1600km'nin biraz üstü.

    yerküre engebesiz olsaydı, her taraf 4km derinliğinde su ile kaplı olacaktı.

    çiçekli bitkilerin %99 kadarının tıbbi özellikleri henüz keşfedilmemiş. bitkilerin kimyasal savunma yolları olan maddelerin, henüz 40 bitkiden çıkanı reçetelerde yazılan ilaçların dörtte biri kadar. ilaç içeriklerinin %16 kadarı hayvan ve mikroplardan elde edilir.
    ağaçları yok edilen ormanlar, tıbbi açıdan yaşamsal olasılıkları da yokediyor.

    yeryüzündeki su miktarı (1,3 milyar kilometre küp) artıp, eksilmeden kapalı devre çalışır.

    tüketim maddelerinde radyoaktif madde kullanımı 1938 yılına kadar yasaklanmadı.
    oysa madam curie'nin 1890'lardan kalma notlarına dokunmak bile hala çok tehlikeli.

    dünya üzerinde üretilen antibiyotiğin %70'i hayvan yemlerinde kullanılıyor.

    dünyanın en meşhur insansı kalıntısı, etiyopya'da 1974 yılında bulunur. 3,18 milyon yıllık 1 metre boylarında, 2 ayak üzerinde yürüyebilen(bipedal), insansı (australophitecus) iskeletine 'lucy' adı verilir.

    insanoğlu, önce tv,naylon,hazır kahveyi icad etti. gezegenin yaşını hesaplamaya sonra sıra geldi.

    kalp; yılda 3 milyon litre kan pompalar(4 olimpik yüzme havuzu kadar).

    insan beyni, vücud kitlesinin %2 kadarını oluştururken, vücud enerjisinin %20'sini tüketir.
    çalışmak için, günde yaklaşık 400 kaloriye (bir dilim kek)ihtiyaç duyar.

    doğarken 100 milyar kadar beyin hücremiz varken, saatte yaklaşık 500 tanesi kaybediliyor. ciddi şeyler düşünmek için acele etmeli.

    her gün vücuttaki milyarlarca hücre iyiliğiniz için ölür,
    diğer hücreler, artıkları temizleyerek vücuttan atar.
    enfekte olduklarında da ölürler.

    yatağınızda 2 milyon, yastığınızda 40 bin civarı mikroskobik akar yaşar

    ortalama kiloda bir yetişkin, üzerinde 2 kilodan fazla ölü deri taşır.

    düşünme, genlerin işleyişini etkiler.
    bir erkeğin sakalının uzaması, seksi ne kadar düşündüğüne bağlı. çünkü, seks düşünmek testesteronu arttırır.

    insan genlerinin %99,9'u birbirinin aynı olması, aynı tür olmamızı sağlar.

    dna'nın tek varoluş amacı var. daha fazla dna üretmek.

    dna cansız olduğundan, cinayet soruşturmalarında kurumuş kan ve meni üzerinden, neandertal kemiklerinden saptanabilir.

    her hücrede yaklaşık 2 metre uzunluğunda dna sıkışmıştır. her bir dna 3,2 milyar harf kadar şifre içerir. her hücrede toplam protein molekülü sayısı ise 100 milyondur.
  • bugünlerde the mother tongue kitabını okuyorum. ana dil. ingiliz dilinin tarihini anlatıyor. kitabı 1984'te yazmış. babamın öldüğü ve kardeşimin doğduğu sene. çok eski bir kitap gibi geldi. uzun zamandır bu kadar eski kitap okumadım. bizde geçen sene çıkmış teknolojiye eski diye bakılır. üç sene önceki makaleyi daha ilerisi var mı diye araştırırız. kitaplar da bundan nasibini alıyor. ancak diamond da bryson da, dili güzel olduğu için çekebildiğim yazarlardan. eskilikleri de mühim değil, zaten eğlencelik.
hesabın var mı? giriş yap