*

  • celali isyanlari sirasinda anadoluda yasayan halkin daha guvenli bolgelere siginmasina verilen adlandirma..
  • celali isyanları neticesinde, anadolu'da asayiş bozulmuş ve eşkıyalar kol gezmeye başlamıştı. devletin de bu yüzyıllardaki uzun savaşlar neticesinde askerleri ülke dışına çıkarması sonucunda, anadolu'daki bu otorite boşluğunu kapatacak güç de kalmayınca olaylar daha da alevlenmiştir. köylüye saldırıp topraklarını ve mallarını yağmalayan eşkıyalara karşı, halk devlete başvurmaya çalışsa da, devlet bu isyanlarla ilgilenecek gücü yoktu. hatta bazen öyle durumlar oluyordu ki, devlet ve eşkıya içiçe geçmiş, kimi bölgelerde tımarlı sipahiler bizzat yağmalara bile katılıyordu. bu süreç içerisinde köylü, malından da vazgeçip canını korumak için toprağını terk ederek, dağlara ya da ulaşılması güç olan vadilere, bataklık alanlarına sığınmıştır. bu olay neticesinde, üretim durmuş ve zaten içine kapanık bir tarım ekonomisi olan osmanlı sistemi, iyice geçimlik bir ekonomi durumuna gelmiştir.
  • büyük kaçgunluk, celali isyanlarının en büyük ve en etkili sonucudur. isyanlara maruz kalan köylünün köylerden ve yaşadığı yerlerden daha güvenli bulduğu yerlere yaptıkları göçlerdir.
  • bugün anadolu'da ulan bu dağ başına kim neden köy kurmuş lafının çıkış noktasıdır. celali isyanları her ne kadar devlete karşı yapılmış olsa da bazıları halka da çok çile çektirmiş. bozulan dirlik yüzünden halkın can ve mal güvenliği sağlanamadığından millet dağ bayır kendine yeni yurtlar aramış.
  • anarşi lafının türkçesi. celali isyanlarına türk halkının verdiği isim. celali isyanları döneminde ahalinin topluca dağ başlarına sığındığı falan yoktur. dağa sığınanalar olmuş olsa da bu ne isimlendirmeye kaynaklık etmiş ne de o dönemin baskın toplumsal hareketi haline bürünmüştür. asıl kaçkınlar, yerini terk edip eşkiyalığa çıkan sipahi, suhte,` :medrese öğrencisi` levend (denizci değil o dönemim polisi zabıtası gibi bir şey), iloğlanları (celalilere karşı örgütlenen bir tür jandarma), reaya` :köylü` idi. yani isyancılara karşı örgütlenen yeni zabıta grupları da bir süre sonra isyan etmişlerdir. herkesin isyan ettiği bir ortamdan bahsediyoruz burada.

    16 ve 17. yüzyılların neredeyse tamamını içine alan bu sürecin asıl nedeni ispanyolların amerikadan getirdiği altınlardı. altını bol bulan ispanyol tüccarlar soluğu türk limanlarında almışlardı. o döneme kadar piyasada olmayıp birden sisteme dahil olan bu ispanyol altınları eski dünya pazarlarında sanki karşılıksız para basılmış gib bir etki yapmış ve enflasyona neden olmuştu. mal fiyatları artınca yukarıda saydığım sabit gelirli sınıflar geçim sıkıntısıyla huzursuzluğa başlamış yine enflasyon nedeniyle ortaya çıkan para babaları` :ayan` toprakları çeşitli yollarla ele geçirip pre-kapitalist bir mülkiyet sistemine yönelince huzursuzluk artmış ve anarşi ortamı doğmuştu.

    ortaya çıkan durum daha önce görülmemiş bir olguya (emisyon hacmindeki olağanüstü artış) dayandığı için osmanlı iktisadi enstrümanları işe yaramamış` :sikke tağşişi`` :narh` sonuç anarşi ve toprak kaybına varmıştı.

    yıllar sonra düzeltme: celali isyanlarının anadolu'nun büyük yerleşim yerlerini parçalayıp ahalinin kuş uçmaz kervan geçmez yerlere sığınması bir vakıadır.
  • "ailesi dağa çıktığı sene doğan bir çocuk, herkesten korkarak, herkesten kaçarak, ailesi dışında kimseyi görmeden geçirdiği 35 sene sonunda dağdan iniyor. bu insan nasıl konuşur, hangi adetleri bilir, değerleri nelerdir? ürkek, çekingen, herkese kuşkuyla bakan bir insan... ve bu insanlardan meydana gelmiş bir anadolu halkı..."

    eğitim müfredatında yer almayan, osmanlı tarihinde 16. yüzyılın ikinci yarısı ile 17. yüzyılın ilk yarısı arasındaki kaotik döneme “büyük kaçgun dönemi” denir. büyük kaçgun, osmanlı devleti'ni çöküşe götüren, anadolu, suriye, lübnan, kısmen balkanlar ve kısmen kafkaslar'ın sosyal, siyasi, iktisadi, ticari, mali, demografik yapısını tamamı ile etkileyen tarihi bir olaydır. köylülerin üçte ikisinin köylerini tamamı ile terk ederek, 1575-1610 yılları arasında 35 sene süresince dağlarda yaşamıştır. (kimi iran'a, kimi kafkaslara, kimi balkanlara göç etmiştir.)

    on binlerce insanın öldüğü bu dönemde suçlu ve suçsuzu birbirinden ayırmak zordur. eşkıyayı takip ve yakalamakla görevli devlet görevlileri, çoğu kez eşkıyalarla birlikte hareket ederek anadolu’daki yerleşkeleri soyup soğana çevirmişlerdir. hem devlet görevlileri, hem eşkıyalar (talandan bıkan köylülerin bir kısmı da eşkıyaya katılmıştır.) köylerden silindir gibi geçmişlerdir. tesadüf ettikleri çiftlikleri talan etmişler, zenginleri bütün paralarını teslime mecbur ederek at, katır ve deve gibi hayvanlardan bulduklarına el koymuşlardır. ekinlere müthiş zarar vermişler, halkın "yem ve yemeğini" almışlar ve köylülerin evinde zorla ikamet etmiş, kadın ve kızlarını kendi haremlerine katmışlardır. devlet otoritesinin tamamen kaybolduğu bu dönemde ( anarşi) can, mal, namus güvenliği kalmayan halk çareyi anadolu'yu terk etmekte bulmuştur.

    anadolu'da yaşayan halkın devlet otoritesinin olmaması yüzünden topraklarını terkedip başka ülke diyarlarına göç ettiği döneme büyük kaçgunluk dönemi denir.
  • anadolu'nun, kadim köklerinden gelerek selçuklu kültürüyle bütünleşip 12. ve 13. yüzyıllarda zirvesini yaşayarak yunus emre, mevlana, hacı bektaş veli, ahilik, bacıyan-ı rum gibi nice değerler üretmiş döneminin en ileri kültür ve medeniyete sahip halinden; yakup kadri'nin yaban kitabında anlattığı haline dönüşmesinde en önemli kilometre taşlarından biridir.

    bir nevi anadolu'nun mutasyonudur. ve o dönemden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmamış, hiçbir değer eski haliyle kalmamıştır.
  • osmanlı tarihinin en önemli olaylarından biridir. okulda ders kitaplarında celali diye hızlıca geçilir. o dönem resmi tarihe göre osmanlı'nın altın çağıdır.

    dağ başlarında, şaşırdığımız ücra yerlerde kurulan köylerin sebebidir aslında. birçok açıdan günümüzle de benzer durumlar aslında o dönemin şartları.
  • https://dergipark.org.tr/…malari/issue/47836/604192

    celâli isyanlarından
    büyük kaçgunluk
    1603 —1606
    ı.
    mustafa akdağ

    alıntı
    deli hasan rumeliye geçtikten sonra, anadoluda kalan celâlî
    başbuğlarından pek çoğu kazandıkları güç yönünden karayazıcı ve
    biraderini bile geçtikleri için, artık, şehir ve kasabaların kara günleri
    başlıyordu. bir kaç ay içinde arkası arkasına üç dört gurupun baskınına
    uğrayan şehir, bunların hangi birine canını satın alma parası yetiştirebilecek
    idi ? örnekleyin, talihsiz ankara şehri, deli hasana büyük bir
    "fidye" ödedikten sekiz dokuz ay sonra, bir de karakaş ahmedin celâlî bölükleri tarafından kuşatılmış, bu azılı başbuğ şehirin kale dışında
    kalan karaoğlan-samanpazarı-karacabey hamamı çizisi yanlarına
    düşen bütün çarşı ve mahallelerini insafsızca yakmış i d i i 1 9 . ege bölgesine
    doğru olan afyon, kütahya, isparta, ve öteki bir sürü kasabalar, ya
    yakılmışlar, ya da ellerinde neleri varsa verip canlarını zor kurtarmışlardı.
    kastamonu'yu da yularkastı yaktı. amasya, tokat, karahisarışarki
    ve yeşilırmak yöresinin daha bir sürü kasabaları kalabalık
    eşkiya guruplarınca kuşatılarak aylarca aç-susuz kendilerini korumaya
    çalıştılar. çoğunda, evler, hanlar, dükkanlar, hattâ cami ve medreseler
    celâlîlerin çıkardıkları yangınlarda harap oldular. kayserinin başına
    gelenler de, ankara' dan aşağı olmamış, orta anadolunun o zaman
    ankara'dan sonra en büyük ticaret ve endüstri merkezi olan bu büyük
    şehir, yıllarca celâlîlerin saldırılarına karşı koymuş, açlık, hastalık,
    yangın gibi olaylar burayı da harabeye çevirmişti. malatya, harput,
    maraş, urfa ve öteki şehir ve kasabalar, aşağı yukarı bu anlattığımız,
    yerlerdekinin birer aynı veya daha ağırından felâketleri yaşamışlardır.
    sözün kısası, felâlî fetreti ve onu kovalayan daha yıkıcı bir devir
    olarak büyük kaçgun, türkiyenin toplum hayatını gerek dirlik ve
    gerek düzenliği yönlerinden yüzyıllar boyunca onaramayacağı kayıplara
    uğramıştır ki, 1607 den 1610 yılına kadar olan olayları da başka
    bir yazımızda anlatınca, bu söylediklerimizin ne denli doğru olduğu
    anlaşılacaktır
hesabın var mı? giriş yap