• avni arbaş için,
    nazım hikmetin şiirlerinde kullandığı tanım.

    kuvayi milliye resimlerinde,
    mustafa kemal ve atlarıyla...
  • bu atlar avni’nin atları
    kuvayi milliye atları
    kara yamçı altında ak sağrı dolgun
    titrer burun kanatları,
    bu atlar avni’nin atları
    kuvayi milliye gelecek yine,
    şahin atlar aşarak yeli
    çiğneyecek gavuru da, anzavur’u da.
    kuvayi milliye gelecek yine
    hem bu sefer ayyıldızlı bayrağı da orak – çekiçli…
    (kuvayi milliye gelecek yine
    hem bu sefer ayyıldızlı bayrağı da ışık içinde...)

    nazım hikmet
  • uğur mumcu'nun cumhuriyet gazetesinde 3 mayıs 1987 tarihli yazısının başlığıdır.

    "iç siyasetin günden güne kısırlaşan havası, insanın yüreği ile beyni arasındaki yolları tıkıyor. insan boğucu bir havadan kurtulup dağlara, kırlara doğru koşmak istiyor. ben de bugün sizleri ünlü ressam avni arbaş’ın ankara’da artizan sanat galerisi’nde açtığı sergiye götürmek istiyorum.

    kapalı zarf usulü ile ihaleye çıkmış anayasasını 175. maddesi ile bugün dilerseniz hiç ilgilenmeyelim. yıllar yılı insanların yüreklerine ve beyinlerine takılmış kelepçeleri görmezlikten gelip yalnızca anayasanın geçici 4. maddesine takılı bencil yürekleri ve ipotekli beyinleri de hiç konu etmeyelim.

    avni arbaş’ın fırçasından süzülen ve o renk cümbüşü içinde sanki dörtnala koşan atlara bakalım. nazım hikmet’in deyişi ile “bu atlar avni’nin atları / kuvvayı milliye atları...” bu atlara bakalım.

    ne 175. madde, ne anayasa kefaleti, ne geçici 4. madde, ne şu, ne bu...

    “bu atlar avni’nin atları / kuvvayı milliye atları /kara yamçı altında ak sağrı dolgun / titrer burun kanatları / bu atlar avni’nin atları...”

    abidin dino gibi, avni arbaş gibi sanatçıları çıkaran bu halk, kimi devlet yöneticilerince imf’ye oecd’ye milyarlık borç yükleri altına sokulsa da insanlıktan hep alacaklı kalacaktır.

    “kuvvayı milliye gelecek yine / şahin atlar aşarak yeli / çiğneyerek gavuru da anzavur’u da / kuvvayı milliye gelecek yine.”

    kafalarında seçim sandığı taşıyan siyasetçiler unutulacak; aydınlara, sanatçılara en acımasız cezaları verenler unutulacak; devlet adına yol kesen eşkıya unutulacak; beyinlere dikenli teller dolayanlar unutulacak; devlet başkanları unutulacak; kırmızı plakalı arabalara tırmanmış başbakanlar unutulacak; bakanlar unutulacak...

    resimleri ile dinolar, arbaşlar; romanları, öyküleri ve yazıları ile yaşar kemaller, aziz nesinler, rıfat ılgazlar, sabahattin aliler; şiirleri ile nazım hikmetler, ceyhun atuflar, hasan hüseyinler, ahmet arifler hep yaşayacaklar!..

    yasak üstüne yasak konsa da yaşayacaklar; adları okul kitaplarından çıkarılsa da yaşayacaklar, şiirlerinden, yapıtlarından devlet televizyonunda, radyosunda tek sözcük bile olsun söz edilmese bile yaşayacaklar!..

    “türküler söylendikçe türk diliyle / seni seviyorum gülüm dendikçe, türk diliyle”, bu ressamlar, bu yazarlar bu şairler hep anılacak!.. yasak olsa da anılacak... yasak olmasa da anılacak... bugün salonlarda anılacak... yarın alanlarda anılacak...

    devletlüler unutulacak ve yarınlara, ilkellikleri dışında bir iz bırakmadan unutulup gidecekler bir bir. avni’nin atları kalacak yarınlara...

    “gülüm kuvvayı milliye atları, / gözüm kuvvayı milliye atları...”

    bugün ne 175. madde, ne dönen dolaplar, ne arabesk oyunlar, ne geçici 4. madde...

    “bu atlar avni’nin atları. / kuvvayı milliye atları / kara yamçı altında ak sağrı dolgun / titrer burun kanatları / bu atlar avni’nin atları..” "
hesabın var mı? giriş yap