• (bkz: #71048070)
  • üstümde silinmez izleri var, damgası var. belki bazı giden çocukları, kalan çocuklarından daha bakırköy'ün içinde. (bekarların evliliği evlilerden daha fazla ciddiye alması gibi.) vahşi, söz dinlemez bir anneyi* sever gibi seviyorum bakırköy'ü. bu anlatışla bakırköy'ü somut bir yere benzetsem, sanırım ilk ve daha çok hindistan'a, biraz da amazon havzasına benzetirmişim. (bkz: bakırköylü/@ibisile)

    ursula k. le guin anlatışsıkıcı bir metin olarak yazmış. bence bu roman roman değil deneme, ütopik deneme, hatta azıcık cesaret etse bir iddia etme kitabı, 'ayarlayın bunları, evren buna uygun,' deme kitabı, bir vasiyet değilse de tavsiye kitabı. canı heyecanı az, örgütlü, hedefli ve hedefi belli*, fikri bol bir kitap.

    "oysa hepsi samimi anlamda inanç sahibiydi, iki taraf da. din tanımayan teröristler ile tapınmadan duramayan teröristler; aralarında ne fark vardı ki?" ursula k. le guin - anlatış

    "ah mazlar anlatırdı tabii. onlar oralarda* yaşardı. bazıları yani." ursula k. le guin - the telling

    "sonraları ona** orman demeye başladı, çünkü kadim zamanlarda onu ormandan çıkış yolu şeklinde adlandırdıklarını öğrenmişti. bazı öğretmenlerin kendisine aktardıkları bilgileri dağa giden yol diye nitelediğini duyduğunda ise bu kez ona verdiği isim dağ oldu. nihayet, onu anlatış diye isimlendirip konuya son noktayı koydu." ursula k. le guin - the telling

    [boşuna mı söylemiş osmanlılar, "anlatışa göre fetva verilir" sözünü?] kemal tahir - yol ayrımı

    (ilk giri tarihi: 2.4.2018)

    (bkz: anlatım), anlatı, anlatmak, anlatışmak
    (bkz: the telling/@ibisile)
  • ursula k. le guin'in hainli döngüsü için kaleme aldığı son kitap.

    kitabı biraz ittirerek okudum doğrusu; sağlam bir din karşıtı olan bana da yöneltilen bir eleştiri barındırdığı için çok içselleşemedim önce. sonra hak verdim ursula ablaya yine, ne manasız şey insanların bu sebeplerden birbirlerini sindirmeye çalışması.

    --- spoiler ---

    türkiye tarihi boyunca bu kitapta görünen şeyleri bizler de sırasıyla yaşadık. ilk önce dindarlar sindirilmeye çalışıldı uzunca bir dönem, şimdi de dindarlar gücü ele geçirdi ve bizleri sindirmeye çalışıyorlar. geçmişte uygulanan şeylerin intikamı bugün bizden alınıyor yani. halbuki böyle olmamalıydı. doğru öğretilerek, içselleştirilerek halka sunulmalıydı; yasaklarla değil. isteyen başörtü taksaydı başörtü takmamayı bir özgürlük olarak insanlara sunabilirdik ama gelin görün ki başörtü takabilmek bir özgürlük olarak görülüyor mesela bu ülkede.

    yasakçı zihniyet onlardan da olsa, bizden de olsa kötüdür. ne vardı sanki öğle arası namaza gitse döne döne uzaya mı çıkacaktı bu insanlar? netflix'de 3 dizi izlediniz diye hemcinsinizden mi hoşlanaya başlayacaksınız sanki? yasak bastırıldıkça cazip geliyor insana. bu kitaptaki sutty'nin de yaşadığı bu bence; dünya'da dinden çok çekmiş biriyken, aka'da yasak olduğu için ona cazip geliyor ve peşine düşüyor. salın canım insanları artık, sıktınız be üf!

    --- spoiler ---

    adın yaşasın ursula bacım, aydınlattın bizi yine.
    gelecek kitaplarda görüşmek üzere. seni seviyorum.
  • bağnazlığın dine özgü olmadığına, bilimin de bağnazlaşabileceğine dikkat çeker.
hesabın var mı? giriş yap