• yanli$ bilinir, asil anlami "marka" demektir.o kullanilan reklamda da yanli$ hatirlamiyorsam temizligin alamet-i farika'si gibi bir$ey soyleniyordu.temizligin markasi anlamina gelir.
  • eskiden yani cok eski degil yada bana oyle geliyordur yani ben ehliyet basvurusu yapmis iken di dedigim gibi cok eski degil yil 1985 ehliyet basvuru formu orda gormustum alamet-i farika
    altinda da ornek vermisler goz rengi: ela sac rengi: kara
  • (bkz: marka)
  • "ayırdedici işaret" de denir.

    coğrafi işaretler** ve diğer ayırdedici işaretler olarak ikiye ayrılır.
  • (bkz: alamet-i makarna)

    edit: en son kötülenen entryler sayesinde bu entry'nin anında kötülendiğini gördüm. halbuki geyik değil. var böyle bir yer.

    edit2: artık yok. zaten çok kötüydü makarnaları.
  • orijinal adi the sandman (kumadam) olan, britanyali yazar neil gaiman saheseri vertigo çizgi romaninin arka bahçe yayincilik tarafindan basilan türkçe çevirilierinde, endless ailesi üyelerinin kisisel sembollerini ifade eden ingilizce'deki sigil kelimesi için uygun görülen türkçe replika.

    (bkz: eeööhhh yani)
  • 'ticaret hukuku' ve 'marka ve patent hukuku' içerikli kitaplarda rastlamanız pek muhtemel olan kavram.
  • pazarlama literatüründe marka kelimesi yerine kullanılmasının daha anlamlı olduğunu düşündüğüm söz öbeği. günümüzde özellikle de türkiye'de marka kelimesi öylesine ayağa düşmüş, öylesine yanlış kullanılmakta ki, her gün gazetelerde saçmasapan kişilerin "ben markayım", "amacım marka olmak" vb ifadeleriyle karşılaşıyoruz. daha iki gün önce keyifle pazar eklerini okurken zeynep özal isimli hanımefendi "kendimi bir marka olarak görüyorum" açıklamasıyla nasıl da keyfimi kaçırmıştı! maalesef türkiye'de bu işler böyle, marka olmak o kadar kolay ki ne yaptığı bilinmeyen zeynep özal da marka, kayseri erciyesspor da marka olma yolunda!

    oysa marka olmak çok meşakkatli bir iştir. misal interbrand adlı araştırma kuruluşu yıllardır şirket bazında en değerli marka listelerini yayınlıyor. ve o listeler dikkatli incelendiğinde, birçoğunun uzun ömürlü markalar olduğu görülüyor. coca cola, ibm, marlboro gibi markalar kendilerince yepyeni bir kategori yaratabildikleri ve o kategorilerin ilkleri olduğu için (misal coca cola'dan önce kola diye bir içecek yoktu, marlboro ilk kez cinsiyet üzerine bir vurgu yaparak sigara pazarında kendini "erkekler için sigara" biçiminde konumlandırdı vb) markalar. yeni nesil markalar da, mesela microsoft, intel , red bull gibi, benzer biçimde yepyeni ürün kategorileri yaratıp o kategorilerin kaçınılmaz liderleri oldukları için büyük markalar klasmanında yer alabiliyorlar. yani sonuçta marka olmak için, farklılaşmak, ayırt edici bir özelliğe sahip olmak gerekiyor. yoksa samsun 216 da bir sigara ama marlboro serseri ruhlu erkeklerin sigarası. colaturca da bir kola ama coca cola hayatın tadını çıkaranların içeceği. bu örnek ve karşılaştırmalar istenildiği kadar çoğaltılabilir.

    halbuki ülkemizde zeynep özal da kendisinden marka olarak söz edebiliyor yeni türeyen bir pop şarkıcısı da. çünkü marka kelimesi tek başına anlam bütünlüğünü sağlayamıyor. yerine alamet-i farika öbeği kullanılsa(ki bu söz öbeğinin zaten manası ayırt edici özellik) terminolojideki karışıklık ortadan kalkabilir. ve ondan sonra dileyen, kendisine gönül rahatlığıyla marka diyebilir, söz laf etmeyeceğim.
  • antalyada dedemana yakin cok hos ev dekorasyon malzemeleri satan magaza.
hesabın var mı? giriş yap