• negri ve hardt kankaların yumurtlaması. *

    aslında yalan ama son dönemde kendileri çok bahsettiler. feministlerin kadının görünmeyen emeği olarak kavramsallaştırdığı, ölçülemeyen elle tutulamayan metaya sahip emeğe verilen ad. türkçesini bilemedim.

    bir diğer kankası da immaterial labor bunun.

    hamis: duygulanımsal emekmiş türkçesi ben aufhebung'un yalancısıyım.
  • (bkz: sevgi emekti)
  • en iyi örneklerinden biri, 1990’ların ikinci yarısında doğu bloğu, kafkasya ve orta asya’dan kadın göçmen işçilerin türkiye’ye gelişiyle birlikte oluşan piyasadır. bu göçmen kadınların orta üst sınıf evlerde yaptıkları bakıcılık pratiği (dolaşıma girmediği için) bu ‘değer yaratmayan’ (immaterial, maddi olmayan) aynı zamanda psikolojik bir boyutu içeren (affection) emeğe örnek olarak verilebilir.
    genel olarak affection için, sara ahmed, the cultural politics of emotion, edinburgh: edinburgh university press, 2004.
    antonio negri, “value and affect”, boundary 2 26, 1999: 77-88.
    maurizio lazzarato, “immaterial labour”, radical thought in italy: a potential politics, m. hardt and p. virno (eds), minneapolis: university of minnesota press, 1996: 133-147.
  • aslında 1970'lerden bu yana ikinci dalga feministlerin ardından özellikle bakış açısı ("standpoint") epistemolojisine gönül verenler tarafından marx'ın productive-unproductive labor dualizminde üretici emeğin içine cinsiyet formlarındaki tahakkümleri ekleyerek emek tanımını genişletme çabasına da tekabül eden, bu çabanın sonucu olarak yeniden üretici emeği de ("reproductive labor") içine alan, maddi olmayan emeğin ("immaterial labor") bir alt kategorisi olarak (aslında hardt'ın deyimiyle immaterial labor'un öteki yüzü olarak), kavramsallaştırılmış 'duygulanımsal emek'.

    bence ilk başta, duygulanımsal emek ("affective labor") ile çokça karıştırılan duygusal emek ("emotional labor") arasındaki farka değinmekte yarar var. zira duygusal emek, bir markette çalışan kasiyerin, hastanedeki hemşirenin, hostesin, restaurant'ta garson'un müşterisine belirli bir süre güleryüzlü/sevecen davranmak durumunda kalması esnasında harcadığı emeği ifade ederken(kimileri buna "pembe yaka emek" de diyor), duygulanımsal emek, sermayenin boş zaman faaliyetlerini 'işinin' bir parçası haline getirerek kişiye özel alanları sömürgeleştiren, gündelik yaşam ile iş hayatı arasındaki ayrımı silikleştirmesi hasebiyle daha komplike bir emek sahasına işaret eder.

    duygusal emek, marx'ın deyişiyle biçimsel kapsama'ya ("formale subsumtion") denk geliyor ise, duygulanımsal emek, gerçek kapsama'yı ("real subsumption") imler. dolayısıyla duygusal emek fuko'nun disiplin toplumu içerisine hapsolmuşsa, duygulanımsal emek deleuze'un denetim toplumu kavramı altında belirecektir. [1]

    örneğin çocuk bakmak ya da bakıcılık mesleği standardize çalışma yeri ve zamanı olmayan- iş ile gündelik yaşamın içine nüfus etmiş, çizgisi belirsizleştirilmiş emektir. duygusal emekle gerçekleşen üretimin duygulanımsal emekte olduğu gibi 'ilişkisellik' açısından benzerliği olmakla beraber, duygulanımsal emek kişinin becerilerinin bir parçasını 'çalışma saatlerinde' ödünç almaktan çok daha ötede, sermayenin yeni bedensel maddeleştirme biçimleri yaratmasıyla kendisini gösterir. [2]

    negri ile hardt'ın biyoiktidarın 'öznesi' konumuna yerleştirdiği sermayenin 'nesneleri' haline gelen maddi-olmayan duygulanımsal emekçilere kimi yazarlarca verilen örneklerden biri de, 'bedeni kendi sermayesi' haline gelen mankenler ya da amatör porno sektörü[3] çalışanlarıdır. mankenler sadece çalışma saatleri içerisinde belirli bir mekanda 'işleri adına çalıştıkları' süre içerisinde sarfettikleri emekleriyle değil, iş hayatları ile gündelik yaşamlarında harcadıkları emek arasındaki çizgi buharlaştığı için - yani emekleri sermayeleri dışında bir mübadele değerine sahip olmadığı için - neyin üretim sürecinin içinde ya da dışında olduğunun bilinmesinin imkansızlaştırılması, kendi emeklerini 'ayırt edilemez' hale getirmiştir. (burada negri'nin sermayenin toplumu fabrikaya kapatarak klasik fordist anlayışa uygun band üstündeki işçiler olmaktan çıkartıp, post fordist toplumsal kodları yeniden üreten 'toplumsal işçiler' haline getirmesi, "toplum fabrikasının" mal üretmekten ziyade, 'toplumsal ilişki üretmesi' mefhumu da anlaşılabilir sanıyorum. )

    bu durum hem kapitalist sistemin kadının kendisini baskılamada ideolojik bir makine haline getirdiği 'güzellik' kavramını yeniden üretmekte, hem moda çekimleri esnasında kendisini olmadığı gibi hissetmesini ("emotional labor") isteyenler tarafından onu 'şeyleştirmekte', hem de gündelik yaşamda manken olmanın gerekliliklerini yerine getirme zorunluluğu onda mesleğiyle birlikte kişisel yaşamını da bir iş haline getirmesine sebep olmaktadır. işte duygulanımsal emek, bu kullanım değerinden gayrı mübadele değerine sahip olmayan emeğin kavramsallaştırılmasından başka bir şey değildir. ki ortodoks marxistlerle, daha az ortodoks marxistler ya da otonomistler arasındaki zurna delik ilişkisi buradan sonra kendini gösteriyor, diyelim.

    "makine başında çalışıp üretici emeğe sahip olan işçiyi bırakalım da, 'hiçbir şey üretmeyen' mankenle, pornocuyla, ev kadınıyla mı uğraşalım?", diye bir soru duyabilirsiniz. hah işte, - ben burada işçicilik öldü bitti'ye, hangi emeğin diğerine baskın olduğuna, hegemonya gibi tartışmalara hiç girmeden - ve gayet de sıvışarak diyorum ki, negri ve hardt'ın kavram türeticilikleri ile devrimci mücadeleye kattıkları şey, bir örgütlülük formunu ve örgütlenme alanını tanımlamaları, mücadele koşullarını yeniden belirlemeleridir. negri idi, hardt'tı, lazzarato'ydu, eğer marx'ın 'üretici emek-üretici olmayan emek' dualizmi yorumlarında 'elle tutulur- maddi şeyler' üretmeyen herkesin zengin olduğu algısında kırılma yaratabildilirse, ne ala diyorum ben, yanaklarından öpüyorum hepsinin. (diyerek standpoint'çileri de anlatamadan bu entry'i burada bitiriyorum) [4]

    [1] bu konuda özellikle okunması gereken, akalın, ayşe (2007), “duygulanım ve duygulanımsal emek üzerine. notlar”, birikim, sayı: 217
    [2] eviçi emek("domestic work"), çocuk bakımı konularını ayrıntılarıyla okumak için; mariarosa dalla costa, “women’s autonomy and remuneration for care work in the new emergencies”
    [3] labors of love: netporn, web 2.0 and the meanings of amateurism: new media & society december 2010
    [4 yok ama olsun]: bu kavramların oluşmasına öncülük eden second wave ardından standpointçi feministlerin üstünde durdukları şeylere değinirsem bu entry alıp başını gidecek idi, merak edenler için; weeks, kathy: life within and against work: affective labor, feminist critique, and post-fordist politics
  • yine araya gereksiz giriş olacak da müessir emek diye çevirsek güzel olurdu aslında.
hesabın var mı? giriş yap