• charles chaplin'in yönetip oynamadığı iki filminden biri (diğeri a countess from hong kong) ve douglas fairbanks, david wark griffith ve mary pickford ile kurdukları united artists için çektiği ilk film. başroller edna purviance ve adolphe menjou. 1923 tarihli olup şu duyuruyla açılır:

    "seyircilere: yanlış anlamalardan kaçınmak için bu filmde kendim oynamadım. yazıp yönettiğim ilk ciddi dramadır."

    ancak yanlış anlamadan kaçma isteği nedendir? filmde gösterilen zengin adamı kendisine benzetmelerinden korkması mı, yoksa onun oynadığını sanıp gelenlere bir uyarı mı pek anlaşılmıyor buradan. taşradan paris'e gelen bir kadın zengin bir çapkınla eski ressam sevgilisi arasında seçim yapmak zorunda kalır, işler sarpa sarar ve araya ölüm girer. chaplin'in küçük adam zengin dünya'ya karşı temasını bir kez daha, bu kez drama cephesinden yansıttığı, yer yer pek başarılı bir film bu. erich von stroheim filmlerine benzetilmiş. nispeten başarılı ama alışıldık chaplin değil. yine de bunu sevenler bunu da sevdi: (bkz: monsieur verdoux)
  • charlie chaplin'in bavul taşırken* sadece birkaç saniye göründüğü filmdir. bazı sinema eleştirmenleri chaplin'in bu filmde oynamamasının sebebi olarak, karısı edna purviance'ı ön plana çıkarmayı istediğini söylerler.

    charlie chaplin'li bir film demek bütün ilginin chaplin üzerine odaklanması demektir. artık edna purviance ve charlie chaplin ayrılmak üzeredir. chaplin'e göre edna purviance'ın kendi ayakları üzerinde durması ve kendine bir yol çizecek kadar şöhret sahibi olması gerekmektedir. tevatürlere göre işbu sebepten dolayı charlie chaplin bu filmde oynamamıştır.
  • parisli kadın chaplin’in, ana görüşlü amerikan değerlerinden ve tatlarından yabancılaşan geç dönemlerdeki profiline uyar. film, a.b.d’deki işçi sınıfı ile değil, paris’teki üst sınıf içinde kurulmuştur; güldürü değil, görgü kurallarının ciddi bir dramasıdır; cinsel açıdan tecrübesiz değil, olgun cinsel ilişkilerle ilgilenir ve daha kötüsü orta sınıf değerlerine kafa tutar. çekirdek aileyi kısıtlayıcı ve çoğu kez yıkıcı olarak gösterirken, ahlak düzeyi düşük olan üst sınıfın çapkın hayatını zararlı değil, eğlenceli ve tatmin edici olarak gösterir. film, chaplin’in daha sonra a.b.d’den sınırdışı edilmesine neden olan hemen hemen her şeyi içeriyordu (avrupa sevdası, orta sınıf karşıtı değerler, yetişkin cinselliği). dahası 1920’lerin başında chaplin’in özel hayatındaki olaylar onun ve filmin kınanmasını kolayca körükleyebilirdi, ancak bu olmadı. nitekim film, iddiaya göre bir hollywood cümbüşü esnasında yıldızın bir kadına tecavüz etmek ve ölümüne sebep olmakla suçlandığı “toplu” arbuckle davası; katleden yönetmenin skandallı özel hayatla ilişkilendirildiği william desmond taylor davası ve popüler yıldız wallace reid ’in morfin bağımlılığının ortaya çıkması gibi skandalların ardından, oyuncularının özel hayatlarını ilgilendiren çok hassas bir dönemde ortaya çıktı.

    bunların tamamını şiddetlendirmek için filmin gösterime girmesinden üç ay sonra yıldızı edna purviance , petrol patronu courtland dines ’ın vurulmasını ilgilendiren hayli reklamı yapılmış bir skandala karıştı. aleniliği sonucunda bazı şehirlerde parisli kadın yasaklandı, ancak durum chaplin’e saldırıya dönüşmedi. parisli kadın şüpheli ahlaki değerleri ve politik görüşleri olan bir adam tarafından yapılan ahlak düzeyi düşük yabancılar ve dalga geçilen geleneksel aile değerleriyle ilgilenen ahlak dışı bir film olarak kolayca yorumlanabilirdi, ancak izleyiciler henüz böyle bir karakterleştirmeye karşı tavır takınmadı. chaplin ve eserini 1923’te, 1952’de görecekleri gibi görmediler. alımlama ortamı farklıydı. farklı sosyal bağlamlar, farklı chaplin yorumları doğurdu. bunun yerine film 1923’te eleştirmenler tarafından sanatsal olgunluğun, uluslararası yaygınlığın ve yenilikçiliğin işareti olarak övüldü. diğer film yapımcıları üzerinde derinden etkisi oldu. ernst lubitsch filmin etkisi altında kaldı; film onun önemli yönetmenlik kariyerinin akışını değiştirmekle itibar kazandı. trouble in paradise gibi filmlerde “sofistike” komediye değinmenin sinsi ve genelde riskli yolu olan ünlü “lubitsch dokunuşu”nu doğurdu. yine de parisli kadın 1940’larda gösterilmedi, sansür ortamı ve chaplin’e yönelik popüler reddediş göz önüne alındığında muhtemelen o zamanlarda film dahi çekilmeyebilirdi.
  • chaplin'in kariyeri boyunca attığı en cesur adımlardan biri. neredeyse her karesinde seyircinin karşısına çıktığı 70 film çektikten sonra, yalnızca bir sahnesinde bavul taşırken birkaç saniyeliğine görüntülendiği bir film çekmesi neden bu adımı cesur olarak tanımladığımı açıklıyor sanıyorum. chaplin üç kadından ilham aldığı bu filmle büyük hayalini gerçekleştirdi ve ciddi bir filmle çıktı hayranlarının karşısına. filmin başrol oyuncusu ve ona ilham veren kadınlardan ilki 35'ten fazla komedi filminde ona eşlik eden edna purviance'di. ikinci kadın fransalı bir kadın değildi düşünüldüğünün aksine. virginia'lı bir berberin kızı olan ve o dönemde kazancını milyoner avcılığıyla sağlayan peggy hopkins'ti. üçüncü kadın ise hollywood'a adım atar atmaz chaplin'le ateşli bir aşk yaşayan aktris pola negri'den başkası değildi.
hesabın var mı? giriş yap