ölü dil
-
-
-
(bkz: black speech)
-
henüz, hakkında beslenen umutların tükenmediği çeşidi için (bkz: can çekişen dil)
-
ubıh dilinin de içindebulunduğu artık yeryüzünde konuşanın kalmadığı dillere denir.
-
iki kişi ölü bir dili konuşuyorduk
ve bizi birbirimizden başka kimse anlamıyordu. * -
az da olsa hâlâ insanların bildiği/konuştuğu iddia edilen (bkz: aramice) bunlardan biri sayılabilir.
http://en.wikipedia.org/wiki/aramaic_language
en azından, isa mesih'in konuştuğu dönemdeki dil ile modern aramice arasında oldukça büyük bir fark var. -
ingilizce'de dead language ve extinct language olarak ele alınmaktadır. dead language halen yazılı formatta kullanılsa da sözlü iletişimde kullanılmayan, son yüzyıl içinde herhangi bir hayat emaresi (değişim-gelişim) göstermemiş, latince gibi dilleri içerir. extinct language ise soyu tükenmiş, bileni konuşanı kalmamış diller için kullanılan bir terimdir. örneğin, sümerce, akadca, hitit dili.
-
j m coetzee'nin age of iron isimli romanında kanserden ölmek üzere olan klasik sanat profesörü elisabeth curren'in evine almış olduğu evsiz vercueil ile arasında şöyle bir diyalog geçer:
vercueil: what is latin?
mrs. curren: a dead language.
evet latince pratikte ölü bir dildir ama zannımca organlarını bağışlamış ve böylelikle başkalarına hayat vermiş bir ölüye benzetilmesi doğru olur. zira günümüz modern batı dilleri içinde etimolojik baz olarak hatırı sayılır bir şekilde yaşamını sürdürmektedir. -
osmanlıca, sanskritçe , latince gibi artık geçerliğini yitirmiş, gündelik pratikte konuşulmayan ve fakat çok geçerli bağzı şeylerin, misal terimlerin yapısına, köküne katılan dillerin saygın ortak adı. soysuz ölü diller varsa, efenim onlara başka başlık bulunsun.
bu ölü diller, atalar gibi, halkın bir arada veya belli kavramlar çevresinde toplaşmasına hizmet eden zamk görevi de üstleniyor olabilir. entel kulübünün altkültüründen ileri anlamı olmayabilir. mümkündür.
bir benzetmeyle; ölen gencin organlarıyla sakat/hasta günümüz bireyine hayat verişi. rahmetli puşt, dalyarak, uyuşturucu kepazesiydi de öldü; dünya ondan kurtuldu, sıra bekleyen üç beş nakil hastasının yüzü güldü. böyle de ikiyüzlü ve kadere, evrene hakim havalardayızdır.
ölemeyen diller bile var, bazı ölü diller (latince, sanskritçe, osmanlıca) aynı zamanda ölemeyen diller durumunda. (bkz: sözcüklerin ruhu)
amatör dilbilim refleksleri ve dil bilincine sahip olmak. dilden tek tek sözcükler yağmur gibi yok olsa bile -o kadarına karışamıyoruz, kırdan, şehirden söz varlıklarını arşivleyip, kayda almış olunuyor. bu dil ölecekse -ki türkler herkese ve türklere karşın tükenmiyor- ölü dil olarak değer üretebilir. biz türkler sadece dille varız; varoluş belirleyicisi olarak ahlak, din, beceri ve gerilikler hep ikincildir. ikincillerden ama çok önemli olan savaşçılık ve bir numara olan dil, bizim sağkalımımızı sağlamış. (bkz: türkçenin yetersiz bir dil olması/@ibisile)
(bkz: dil/@ibisile)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap