• cesitli barlardaki programlarin isimleri, en az iki uc barda gormussunuzdur.
    -abi bu gece ne gecesi?
    -24 hour party people gecesi
    -kaçta kapaniyo?
    -ikide
    -peki abi
  • 4 haziran 1976'da gerceklesen manchester'daki ilk sex pistols konseriyle baslayip, hacienda'nin kapanisiyla sona eren ve ara donemdeki manchester muzik scene'ini tony wilson ve sahibi oldugu plak sirketi* ve klupler** merkezli anlatan rockumanter-film. bu donemi ve kulturu bilmeyen, ya da sevmeyen insanlara pek tavsiye edilecek bir film degil, cunku ancak karakterleri ve muzik tarihindeki yerlerini ve onemlerini bilince, bazi seyler anlamli geliyor, taslar yerine oturuyor. yoksa shaun ryder kim, ian curtis niye intihar etti, filmin ucte biri neden happy mondays'e ayrilmis diye sorular sormak ve tatminkar cevaplar alamamak mumkun. oyunculuklar birinci sinif. basroldeki ingiliz komedyen steve coogan kadar, ian curtis'i oynayan sean harris de cok basarili.
    film gorsel olarak sahane. surekli hareket halinde bir el kamerasi, yer yer bulanik, yer yer kumlu goruntulerle, lars von trier'vari anarsik bir estetik. spontanelik ve hizlilik hissi. von trier'in filmlerinde gozleri yorulan, basi agriyan insanlar, muhtemelen burada da aynisina maruz kalacaklar.
    filmin muziklerinden zaten soz etmeye gerek yok, beklenebilecegi gibi cok saglam. sinemada oturdugunuz yerden ayaklarin, hatta belki de tum vucudun harekete gecmesi kacinilmaz. sondaki jenerik icin new order'dan here to stay'in secilmesi ayri bir hosluk.
    film hakkindaki tek sikayet, new order'in cok ustunde durulmamasi, joy division'dan neredeyse direkt happy mondays'e gecilmesi. en buyuk factory records hiti blue monday'in dogru durust duyulmamasi.
  • dönemin müzik anlayışı üzerine yerinde saptamalarının yanı sıra tony wilson kişisinin diyalog ve monologları vasıtasıyla mizahı da tam dozunda tutturan film.

    [tony wilson'ın grup elemanları ile ilk konserleri öncesi konuşması]

    grup: herkes nerede? konuk listesinde 100 kişi vardı.
    tony wilson: sen sex pistols konserindeydin.kaç kişi vardı?
    grup: 40 civarında.
    tony wilson: doğru ve tarihi oldu.
    grup:ama burada sadece 30 kişi var.
    tony wilson:tamamen. izleyici azaldıkça daha tarihi olur. isa'nın son yemeğinde 12 kişi vardı, kitty hawk'da yarım düzine, arşimet banyoda yalnızdı.
  • "and tonight something equally epoch-making is taking place. see? they're applauding the dj. not the music, not the musician, not the creator, but the medium. this is it. the birth of rave culture. the beatification of the beat. the dance age. this is the moment when even the white man starts dancing. welcome to manchester. " - tony wilson
  • rock, punk, post punk, indie ıvır zıvır sevenlerin mutlaka izlemesi gereken bir film. ne kadar punk, post punk figürü varsa hepsi ya bu filmde rol alıyor ya da isimlerinden bahsediliyor. punk ansiklopedisi gibi bir film yani anlayacağınız. ian curtis'i oynayan elemanın tüm başarısızlığına rağmen ilk yarısı joy division üzerinden ilerleyen bir film. zaten ikinci yarıda tony wilson'un kendi yarattığı bir grup oluşturma çabaları ve happy mondays'in olaya girmesiyle film happy mondays, rave'in oluşumu ve dans dans dans üçlüsüne kilitlenmiştir ve ikinci yarı happy mondays tanıtım filmine dönüşmüştür. ian curtis'in ölümünün ardından tony wilson'un yaptığı "o müziğin che guevara'sıydı" yorumu ve güvercinlerin yemlerine fare zehri konulup onları savaş uçağı gibi betimleyen sahne çok hoşuma gitti. her ne kadar tony wilson'un martin hannett ile her kaşılaşında ezikleri oynaması ve sürekli itilip kakılması hatta ve hatta bir keresinde martin tarafından kurusıkıyla vurulması bile tony'i sevmeme engel olmadı.

    tony wilson'dan bir alıntıyla bitirelim. "thank you guys. fuck off."
  • filmle ilgili önemli bir ayrıntı da tony wilson'ın bolca alıntılara başvurmasıydı.* adam boşuna "i went to cambridge*" diye söylenmiyormuş demek ki. işte o alıntılar:*

    william morris:
    "nothing useless can be truly beautiful."

    john ford:
    "when you have to choose between truth and legend, print the legend."

    scott fitzgerald:
    "american lives don't have second acts."

    william blake:
    "the road of excess leads to the palace of wisdom."
  • control ile arka arkaya izlendiğinde tüyleri diken diken eder, soğuk duş etkisi yapar.
  • anlattığı dönemle ucundan bile olsa ilgisi olanların atlamaması gereken film.
  • "the musicians own everything
    the company owns nothing
    all our bands have the freedom to fuck off"

    "müzisyenler herşeye sahiptir
    şirket hiçbirşeye sahip değildir
    bütün gruplarımız istediği zaman siktirolup gitme özgürlüğüne sahiptir"
  • control gibi bir başyapıttan sonra yavan bir tat bırakıyor. control'dan önce izlenmesi daha iyi olabilir bu bakımdan.
hesabın var mı? giriş yap