• çoğu zaman bana nasıl bu kadar sabırlı, sakin, tahammüllü olduğum soruluyor. sanıyorum bunun sebeplerinden biri üniversite okumamış olmam. türkiye'de sarsılmaz ast üst ilişkisiyle, statükocu yapısıyla, kraldan çok kralcılığı ile, kayırmalarıyla, kaydırmalarıyla, entrikalarıyla tam bir ortaçağ derebeyliği zihniyetiyle yönetilen bu kurumlarda örselenmediğimden cebimde bolca tahammül kaldı diye tahmin ediyorum.

    savcılığa verdiğim her 10 ifadeden 7'si öğretim üyelerinin şikayetleri üzerine oluyor. asker değil, adnan hoca değil, milletvekili değil. bu öğretim görevlileri "eleştirel düşünce", "fikir ifade özgürlüğü", "mantıksal çözümleme" öğretecekler.

    siz kimsiniz yahu? kendinizi ne zannediyorsunuz? kim sizi bu kadar havalara çıkardı? paper'larınızı alsam, önce intihalleri ayıklasam, sonra da yerel, ucuz, parayla makale yayınlayan mecralardaki yayınlarınızı elesem, h-index'inizi hesaplasam bir avuç düzgün insan kalırsınız. onlar da zaten öğrenciyi düşmanıymış zannetmeyenler çıkar. geri kalanınız hayata daha iyi bir akademisyen, daha iyi bir eğitim adamı, daha iyi bir insan olarak tutunmak yerine zamanında bedelini biat ederek ödediğinizi düşündüğünüzden aynı bedeli ödetmeyi hak gördüğünüz o çürük sistemin boktan çarklarını yağlamaktan başka bir iş yapmıyorsunuz.

    o çarkın içinde onunla beraber kül olup gideceksiniz. yerinize yepyeni aklı beyni açık bir nesil gelecek. sizi ne kimse hatırlayacak ne de kimse size minnet duyacak. tarih sizi ufak puntoyla ufak utanç dolu bir paragrafa sıkıştırdığıyla kalacak.

    sizin vereceğiniz eğitimin bende eksik olmasından dolayı da son derece memnunum. gelecekteki tercihlerimi de sizin gibilerin olmadığı bir dünyadan yana yapmaya devam edeceğim.
  • asıl hali "ekşi sözlük'te yazmış olduğu entry'den dolayı okulundan uzaklaştırılan öğrenci" olan fakat 50 karakter sınırlamasına takılan genç.

    kocaeli üniversitesi, iletişim fakültesi öğretim görevlilerinin facebook’ta yazmış olduğum bir ileti’nin ardından hakkımda soruşturma açmaları ve bu soruşturmadan disiplin yönetmeliğindeki yeterli ceza olan kınama’nın kendilerini tatmin etmemeleri üzerine ekşi sözlük’te yazmış olduğum entryleri de soruşturmalarına ekleyerek “bir yarım dönem” okuldan uzaklaştırıldım… sözlük’te yazmış olduğum şeylerden ötürü 6 ay uzaklaştırma alabileceğimi hiç düşünmediğimden ötürü bu haksız kararın ortadan kaldırılması adına idare mahkemesinde yürütmenin durdurulması ve kararın iptaline yönelik dava açtım, yaklaşık 3 aydan bu yana devam ediyor. mahkeme, üniversitenin vermiş olduğu uzaklaştırma cezası ile ilgili bir savunma istedi. elimde bulunan dava dosyası kopyasından üniversitenin savunması aktarıyorum;

    “ öğrencilik sıfatının gerektirdiği itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” fiiline uyan suçu “kınama” cezası ile cezalandırılması gerektiği öngörüldüğü tespit edilmiştir. farklı sosyal medyalarda (ekşi sözlük’ten bahsediliyor) yapılan araştırmalarda ve elde edilen çıktılar ile soruşturulan öğrencinin farklı takma isimlerle (nickim’in çoğul olduğunu düşünüyor, zira sadece ekşisözlük) hakaret ve küfür içeren yorumlarda bulunmasının bu tür davranışları “alışkanlık” haline getirmiş olduğu kanısını uyandırdığından öğrencinin ilgili yönetmeliğin 9’uncu maddesi a ve b fıkralarına uyan eyleminden dolayı “ bir veya iki yarıyıl uzaklaştırma cezası (müebbet olmadığı için şanslıyım) ile cezalandırılması gerektiği bildirilmiştir. öğrencinin daha önce hiç suç işlememiş olmaması nedeniyle öngörülen “bir veya iki yarıyıl uzaklaştırma cezası”nın alt sınırı olan “bir yarıyıl uzaklaştırma” cezasının uygulanmasına karar verilmiştir.”

    kulağa fantastik geliyor değil mi? oldukça… “farklı sosyal medyalarda” yapılan araştırmalarda şahsıma 6 ay uzaklaştırma vermelerini kendilerince meşru kılan ve dava dosyasında screenshotları bulunan “legal entryler” ise şunlar;

    (bkz: #19720421)
    (bkz: #24806288)
    (bkz: #25302641)

    yazdıklarımı tekrar okudum da hakkımda ergenekon’dan ötürü soruşturma açmadıkları için şanslı olmalıyım. fakültemin bana göndermiş olduğu soruşturma tebligatında ekşi sözlük’te yazmış olduğum entrley’den bahsedilmediği için eksik savunma vermemi sağlayan fakülte yönetiminin ne kadar iyi niyetli öğretim görevlilerinden oluştuğunu hatırlayıp bir kez daha kocaeli üniversitesi, iletişim fakültesi’nde okumaktan ötürü gurur duyuyorum anlatamam…

    aranızda kimliğimin nasıl tespit edildiğini merak edenler vardır muhakkak. hakkımda soruşturma açan ve disiplin kuruluna sözlük’te yazmış olduğum entryleri sunan pek müstesna öğretim görevlimiz hamza özbal diğer yazdığım entryleri de okumayı ihmal etmemiş. erol köse hakkında yazmış olduğum entryleri de okuyarak twitter profilime, oradan da gerçek kimliğime ulaşmış!!111 söz konusu entry;

    (bkz: #25023039)

    csi kocaeli…

    dava dosyasında yazdığım entry’lerin screenshot fotokopileri altındaki nickim de tükenmez kalemle çizilmiş. “ evet, elbette o yazdı” alt metni ile… hatta nickaltımdaki olumsuz entrylerin dahi altı çizilerek onlar da dava dosyasına eklenilmiş. “bak, bizim dediğimiz kadar pislik bir herif gerçekten” iması ile… dava dosyasını okuyunca ben bile kendimden utanmamak için epey tereddüt ettim diyebilirim…

    hakkımda soruşturma açan öğretim görevlisi hamza özbal’ın olayın ardından sınıfımda yapmış olduğu konuşmada “ derse gelmesin, onu döğerim. yaşadığım süre boyunca benim dersimden geçemez” tehtidi de bana olan içten sevgisini alenen gösteriyor. alt sınıflarda yapmış olduğu başka bir konuşmada “öğrencinin biri şöyle bi şey yazmış, açtım soruşturmayı 6 ay yedi, aklınızı başınıza alın” minvalindeki konuşma ise ne kadar özgürlükçü hocaların olduğu bir iletişim fakültesinde okuduğumu tahayyül edebilirsiniz. (bkz: kocaeli üniversitesi iletişim fakültesi)

    hoş, yakında onun hakkında da soruşturma açmak üzere dilekçemi dekanlığa ileteceğim…

    geleceğin iletişimcileri olarak, bir iletişim fakültesinde, daha doğrusu kocaeli üniversitesi iletişim fakültesi’nde okumaktan ve sosyal medya mecralarında (ekşi sözlük) yazmış olduğum şeylerden ötürü 6 ay uzaklaştırma almaktan ne kadar kıvanç duyuyorum anlatamam…

    yazdığım bu entry’nin internete ve basına yansıması ardından “öğrencilik sıfatının gerektirdiği itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak “ gerekçesi ile bir 6 ay daha uzaklaştırma yer miyim çok merak ediyorum...

    edit: bahsetmeyi unutmuşum, radyo sinema tv 4. sınıf öğrencisiyim.
    edit: tanım.
  • kimi kime şikayet edebileceğimizi bilemediğimiz 2012 türkiye'sinde artık klasikleşen cezalardan nasibini almış gençtir.

    bir yakınım var. 80 ihtilali döneminde bol bol elektrik yemiş.
    bakın elektrik diyorum...
    kendisi bugünkü hukukun o günden bile beter olduğunu içtenlikle, bastıra bastıra söyler hep.
  • okulu tarafından verilen 6 aylık uzaklaştırma cezasına yönelik kocaeli 1. idare mahkemesine'ne açmış olduğu yürütmeyi durdurma ve iptali davası lehine sonuçlanan genç... ilk entry'im'de #28274286 de belirtmiş olduğum üzre kınama ya da 1 hafta uzaklaştırma cezası verilmesi gerekirken sinirden hızını alamayıp 6 ay ceza vererek öğrencisinin hayatını kaydırmaya teşebbüs eden kuruldaki sevgili hocalarımın kocaeli idare mahkemesi'nce "hukuki aykırı işlem" yaptığı tespit edildi. mahkemenin vermiş olduğu karar;

    http://i45.tinypic.com/5veh1.jpg

    tarih itibariyle vize ve final sınavlarını kaçırdığım okuluma hukuki olarak dönme hakkını kazandım. geçen hafta ilgili kararı dekanlığa ileterek ders kaydımı tamamladım. vize sınavlarına girmemem, final sınavlarını da kıl payı kaçıran birisi olarak gasp edilen 5 aylık eğitim öğretim hayatı mağduriyetimi nasıl gidereceklerini sorduğumda "15 gün sonra büt sınavları başlayacak, o hafta vize sınavlarını, bir hafta sonra da final sınavlarını yapacağız" dediler. bir öğrencinin 5 ay eğitim görerek girmiş olduğu vize ve sınavları için bana daha kitap ve not yüzü görmeden 20 gün içerisinde sınava girebileceklerimi söylediler... şaka yapmıyorum. üniversite tarafından keyfi bir şekilde gasp edilen ve mahkeme tarafından da onaylanan 5 aylık eğitim öğretim hayatı mağduriyetimi sanki bir lütufmuş gibi 20 gün içerisinde sınavlara girerek telafi edebileceğimi söylediler… tabi ki kabul etmedim ve mağdur olan taraf olarak bu mağduriyeti gidermek zorunda olduklarımı kendilerine ilettim. nasıl telafi edebileceklerini sordular tekrar lutfederek… sınavların eylül ayında yapılmasını, sınavlara çalışmam için yeterli sürenin bana verilmesini talep ettiğimi ilettim. sağolsunlar, zahmet edip kabul ettiler… sadece ders notlarına çalışarak dersleri nasıl verebileceğim hakkında bir fikrim yok. yaşanılan bu sürecenin ardından hocalarımın bana takınacağı tavır de ne olur bilmiyorum fakat mezun olmak için elimden geleni yapacağım. eylül ayı’nda da sınavlarıma gireceğim fakat kaybetmiş olduğum 5 ay içerisinde yaşamış olduğum onlarca maddi ve manevi sorunların yarattığı olumsuz etkileri de gidermeleri için hukuki olarak her yola başvuracağım. bu konuda aranızda bilişim hukukçusu olan ya da tanıdıkları olan birileri varsa ve bana yardımcı olurlarsa minnettar kalırım.

    sonuç olarak; üniversite, hocaların dilediğince her şeyi yapabilecekleri ve istedikleri her kararı hukuka aykırı olsa dahi uygulayabilecekleri bir yer olduklarını düşünüyorlarsa şimdi tekrar düşünsünler. ve öğrenci arkadaşlarım, haklıysanız eğer “mezun olamam, hoca bana takar, yaa koskoca hoca ne yapabilirim ki” diyerek kendinizden ödün vermeyin, hakkınızı sonunuza kadar arayın ki kazanılmış statünün değil, hukukun üstünlüğünün farkına varsın insanlar… çünkü hayatınızın her alanında haklı dahi olsanız bulunduğu otoritenin gücünü kullanarak sizi yok etmeye çalışacak insanlar olacak, buna izin vermeyin.
  • anormal şeylerin hızla normalleştiğinin güncel örneğidir. en kötü şey alışmak.
  • bogazici universitesi'nde yasadigim benzer bir olayi aklima getiren genc.

    ozetle sozluk; benim bolum hakkinda yazdigim bir entry'i yalaka ogrencilerden biri goruyor, hocaya yetistiriyor (kimligim falan acik zaten, yazar sayfamda adim sanim belli). hoca kibarca, mail atip yazdigim entry hakkinda benle konusmak istiyor. allah allah diyerek gidiyorum, cunku yazdigim entry hakaret falan da icermiyor, ustelik hocayla alakali da degil. ve gittigimde, agzindan kopukler sacan, istersem bolumu ararim, harf notunda yanlislik yaptim derim, notunu f'e dusururum tehditleri savuran biriyle karsilasiyorum (olaylar olurken coktan verdigi dersin notunu almistim ustelik). ve entry'de anlatmak istedigimi aciklamama bile izin vermeden kapisindan neredeyse yaka paca kovuluyorum..

    bazi yazarlar bu adamlar nerede yetisti, nasil yetisti demis. benim bahsettigim robert kolejde yetismis, amerika'da okumus, uzaktan bakinca gayet duzgun diyebileceginiz biriydi.. artik nasil bir egoysa bunlarinki..
  • yasal dayanağı yoktur. öğrenci tarafından yargıya başvurulursa karşılığında tazminat dahi alınabilir...
  • emmy ödüllü "yasakçı üniversite" dizisinin ikinci sezonunun konusudur.
    önceki sezon bölümleri için;

    (bkz: yusuf devran)
    (bkz: mikail boz)
  • "götümüze girebilir"in vücut bulmuş halinin somut örneği gençtir.
  • söz konusu davanın lehine sonuçlanacağını düşündüğüm genç.

    o değilde bu gencin eline çok iyi bir fırsat geçmiş. akademisyen ava giderken av olacak pozisyona düşmüş haberi yok. yamulmuyorsam genç arkadaş, akademisyene bu konu hakkında manevi tazminat davası açabilir. hele ki şu alt sınıfları tehdit olayları falan ispatlanırsa zaten geçmiş olsun yani...
hesabın var mı? giriş yap