• iktidar kavgası uğruna kellelerini verenlere değil, o avanaklar yüzünden ve o zamandan beri devletin başına oturanların aptallıkları yüzünden canı yitip giden masumlara acıdığım katliam. yavuz selim -lakabı üstünde, başka türlü davranması beklenemez ama- en azından masumları affedip suçluları sürgüne göndermiş olsaydı yara bu kadar derine işleyip kangren olma yoluna girmez, müslümanların arasına kan davasıvari bit ortam hakim olmazdı

    (bkz: kuyucu murat paşa)

    (bkz: dersim katliamı)
  • sadece tebrizde öldürülen 70 bine ve safevilerin katlettiği daha nice sünniye kıyasla pek büyük bir rakam değildir. ayrıca uzunçarşılıdan yapılan alıntıdaki "...bunlar araştırılarak şah ismail'e taraftar olan ve ayaklanmak ihtimalleri bulunanların bir defteri yapılmış bu suretle nazarratları dokunacak olan kırk bin kişi haps ve idam ettirilmiştir." cümlesini tekrar okumakta fayda var. neymiş efendim kafalarına göre iş yapmamışlar, neymiş araştırmışlar ve zabıt tutmuşlar ve neymiş şah ismail yanlılarına karşı yapılmış bu eylem ve neymiş hepsi öldürülmemiş hapis ve idam edilmiş. yani 40 bin kişinin tamamı değil bir kısmı idam edilmiş bir kısmı hapsedilmiş. ve bu cümlenin en önemli yeri şah ismail yanlıları olan kısım.

    muteber kaynak dediğiniz uzunçarşılı kaynak değil araştırma eseridir. dönem kaynakları olan tevarih-i ali osmanlara, selimnamelere, fermanlara, zabıtlara, tahrirlere bakmak ve ardından yorum yapmak lazım. aksi takdirde fransanın ermeni soykırımını redde hapis ve para cezası vermesi gibi bir durum ile karşılaşmamak kaçınılmazdır. nitekim konu başlığında firavun diyerek tarafını belli eden bir yazar var. bu kişiden tarafsız ve doğru bir bilgi beklemek ne denli mümkün?

    konuya tekrar gelecek olursak osmanlı kendisine isyan edeni öldürür. ancak sultan selim devrine ithaf edilen bu olay dikkat edilmesi ve iyi araştırılması gereken bir olaydır. halen tarihçiler bu olayda kesin bir sonuca ulaşamadılar. şu da var babasını tahttan indirdi diye suçlanan selime karşılık sünnilikten vazgeçmedi diye bizzat oğlu tarafından öldürülen bir şah ismailin annesi var. tarihi bir olayı değerlendirirken o dönemin şartlarını iyi bilmek lazım. o dönemde diğer milletler neler yapıyorlar iyi bilmek lazım. sen bugünün mantığıyla o döneme bakarsan o dönemi layıkıyla kavrayamadığın gibi çok yanlış sonuçlara ulaşırsın.
  • "mısır ile osmanlılar arasında savaş, halep civarındaki mercidabık'ta patlak verdi. mısır’ın sultânı, muhammed kansu gavrî'ydi. savaşın sonunda mısır askerleri yenildi ve sultân gavrî, alevî illerine kaçarak dağda gözden kayboldu. (onun aşîretine bugün ‘mehârize’ denmektedir) sultân selîm, alevî halep'e girdi. bu fırsattan yararlanan kimileri, sultân selîm'e gelip aksak timur zamânında halep ve şam'da meydana gelen katliâmın sebebi olan alevîleri şikâyet ettiler (oysa timur kimi ulemâyı bağış ve maaşlarla kendi tarafına çekmişti). alevîlerin katledilmesinde siyasal bir yarar gören sultân selim bâzı ulemâdan alevîlerin ya da kâfirlerin katli için gereken o ünlü fetvâyı aldı. ve bu, onlar için allâh'ın hesap soracağı kara bir lekeydi. bu fetvalar bağdat kerh'i olayına yol açmıştı; rusâfa ahâlisi, yâni bağdat'ın yarısı, diğer yarısı olan kerh'e saldırarak alevîlerin mallarını yağmalamış, kadınlarını esir almış, büyükleri öldürmüştü.

    sultân selîm, on kişi üzerinde nüfûzu ya da yetkisi olan herkese bu konumunu ve yetkisini resmîleştiren ve görevlerini onaylayan ferman vereceği bahânesiyle halep'teki bütün ümerâ ve şeyhleri topladı. alevî ümerâ, mukaddemler ve şeyhler her yerden geldiler. öyle ki, sultân selîm'in önünde dokuz bin dört yüz kişi toplandılar. fetvâya dayanarak hepsini öldürdü, sonra alevîlerin din adına katledilmesini emretti!

    bütün önderlerinin öldürülmesinden ve gavrî'nin kaçmasından sonra alevîler dehşet içinde kırlara kaçıp dağıldılar. ayak takımı da düzenli türk ordularıyla birlikte onların izini sürdü. alevîler batı suriye kıyı şeridi dağlarına kaçıyor, düzenli türk orduları onları izliyor ve ellerine geçirdiklerini öldürüyorlardı. o olaylar sırasında yalnızca halep'te ümerâ ve şeyhler dışında avâmdan kırk bin kişi öldürüldü. bu belâ diyârbekir, mardin, avâsım ve ardından türk alevîleri dulkadiroğullarının illerine ve geri kalan anadolu kentlerindeki alevîlere sıçradı. şafiî mezhebine sığınmayan alevîlerin hepsi öldürülüyordu. türkler batı suriye kıyı şeridi dağlarına kaçanlara 'sürek' adını taktı ki, sürgün edilenler, sürülenler (sürek avı: atlıların avını önüne katarak kovalaması) anlamına gelir; daha sonra bu kelime arapçalaştırılarak 'sûrâk'a dönüştü ve alevîlere uzun süre 'sûrâk', 'sevârîk’, dağlarına da sûrâk dağı dendi. bugün de sahyûn, ümrâniyye ve sâfita bucaklarında bu adla anılan kimi halep kökenliler vardır.

    halep'te alevîlere yapılan zulümler giderek o denli arttı ki her tür işkence alevilere uygulanmaya başlandı.
    sultân selîm, batı suriye kıyı şeridi dağlarının sarp olduğunu gördü ve alevîleri imhâ etmenin ancak kendisini mısır seferinden alıkoyacak uzun bir süreye yayılan uğraşlardan sonra gerçekleşebileceğini anladı. gerçekte alevîleri katletmesinin nedeni yalnızca siyasaldı, böylece sünnîleri kendi tarafına çekebilecekti. bu nedenle anadolu ve horasan'dan doksan bin çadır, yâni yarım milyon türk getirtti. bunları batı suriye kıyı şeridi dağlarının kalelerine ya da yüksek ve verimli mevkilerine yerleştirdi; kasıt, imha etsinler diye türk aşîretlerini alevîlere musallat etmekti. bu olay dağda bir fetret devrinin kapısını açtı.

    türkler, daha çok ebû kubeys kalesi, ümrâniyye bucağı ve hulv dağı yörelerine yerleşti; böylece alevîler öldürülecek ve mısır yolu garantiye alınmış olacaktı. türkler aynı şekilde büşrâğî, siyânû köyü, platunus kalesi, sahyûn çevresi, bayır ve bucak'a yerleştiler. bugün alîoğulları ve kelbiye aşîretlerinin yaşadığı ceble kasabası türklerle doldu. türkler bütün ceble ovası ve lazkiye dolaylarını da işgâl edip lazkıye'deki alevîlere saldırdılar. kalenin batısında ve güneyinde deniz limanına kadarki bölgede oturan ve liman bölgesinin tümüyle ellerinde bulunduğu alevîler, bunun üzerine deniz tarafına kaçmak zorunda kaldı ve saldırılar sürünce hepsi de denizde boğuldu. lazkıye'de atalarının mezarı dışında alevîlerden eser kalmadı,hattâ kimileri bu mezarlar üzerinde bile hak iddiâ etti. oysa lazkıye son dönemde alevîlerin en büyük merkeziydi. ceble'ye de aynı şey oldu.

    sultân selîm katliâm ve imha planını tamamlamak üzere otuz bin askerle birlikte, iki alevî kenti olan lazkıye ve antakya'nın ortasına çadır kurmuştu; bu yüzden çadır kurduğu yere ordu (bugünkü yayladağı) denir. orada on gün kaldı. ordu ve çevresine kemah türklerini yerleştirdi.

    sultân selîm batı suriye kıyı şeridi dağlarını kendi hâline bırakıp şam'a, sonra mısır'a gitti. târih erbabının bildiği gibi katı yürekliğiyle ünlendiğinden kendisine 'yavuz' denmiştir. en ufak bir hatada ya da kendi görüşlerine aykırı bir görüş gördüğünde vezirlerini öldürür, yerlerine başkalarını atardı.

    türkler ebû kubeys kalesine kartal kalesi, ebû kubeys dağına da kartal dağı adlarını verdiler. burası türk hükûmetinin merkeziydi. buşrâğî adı da beşir ağa'nın arapçalaştırılmışıdır. mehâlibe kalesine de mürsel kalesi adını verdiler, bu da arapçalaşıp 'el-mürsâliyye kalesi' oldu.

    alevîlerin dağı yoksuldu, kendi halkına bile yetecek kadar ürün vermiyordu; yarım milyon kişinin oraya yerleştirilmesi can güvensizliğine ve açlığa yol açtı. ebû kubeys ve ceble yörelerinin iklimi kötüydü; serin memleketlere ve karlı bölgelere alışık olan türkler hastalıklara yakalandı, açlıktan zora düştü ve dağların tepelerine sığınmış olan alevîler onlara saldırdı. zâten yurtlarını ve verimli topraklarını özleyen ve geçim yolları daralan türkler, elli yıl geçmeden helâk oldu ve şehirleri alevîlere teslîm ettiler. sonunda türklerden bugüne çok az bölge kaldı. bunlar bayır, bucak, hısnülekrâd ve hazzûr'da, birazı da lazkıye bazı kırsal koyleridir."
  • babasını tahttan indirerek yerine geçecek kadar içini hırs bürümüş birinin eylemlerinden biri.

    (bkz: alevilerin canları malları namusları size helaldir)
    (bkz: osmanlı'da aleviler hakkında yazılan fetvalar)

    --- şeyh bedrettin destanı ---

    hep beraber kardeş elleriyle işlenen toprak
    edirne sarayında damızlanmış atların eşildi nallarıyla.
    tarihsel, sosyal, ekonomik şartların zaruri neticesi bu.
    deme...
    bilirim

    --- şeyh bedrettin destanı ---
  • "defter dürmek" deyimini türkçe'ye kazandıran(!) katliamdır.

    40 bin rakamına takılmış bazı arkadaşlar. o rakamın doğruluğunu asla bilemeyeceğiz.
    çünkü adı üstünde katledilenlerin defterleri nüfusta dürülmüştür ve sayıları asla bilinemeyecek anadolu köylüsü katledilmiştir.
    "efendim dersim ,efendim cehape" diye ağzını yüzünü çiğneyen yavşakların bunu iyi düşünmesini isterim.
  • osmanlıdaki türkler ile ilgili fetvalar bana 'lan bu osmanogulları türklerin baş düşmanıymış' dedirtmiştir.
  • osmanlı döneminin katliamlarından birisidir.

    "osmanlı’da şehzadeler yani padişahların oğulları ister saray’ da normal hayatını yaşasın, isterse saray’da hücrede yaşasın. onlar tahttaki padişah için patansiyel olarak sürgit bir tehdit oluşturuyordu. bu nedenle padişah rahat uyumak için ailedeki tüm erkekleri yani kardeşleri ve oğulları zaptı-rapt altında tutması gerekiyordu. bununda yolu; ya imparatorluğun uzak eyaletlerine şehzade olarak göndermek yada yanıbaşında zindanda güvenlik içinde korumaktan geçiyor.

    bu yaşam biçimi bir çok şehzade’nin akli dengesini bozmuştur. deli ibrahim bunlardan biri idi..

    fatih sultan mehmet’ten sonra taht için potansiyel tehlike oluşturan kişiler artık fatih kanunnamesi gereğince; “ve her kimseye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşlarını nizamı-alem için katletmek münasiptir. elsen ulema dahi tevciv etmiştir, anında amil olarak” kanunen öldürülebilecektir."
  • --
    ..yine dönemi baz alarak baktığımızda 40 bin gibi bir rakamın demografik gerçekle örtüşmediğini rahatlıkla ifade edebiliriz. öyle ki bu sayıda bir insan topluluğunun ortadan kaldırıldığı iddiası, kelimenin tam manasıyla bir soykırım anlamına gelir ki, bölgedeki mevcut alevi nüfusu bile tek başına bu iddiayı yalanlamaya yeter.
    nihat nasır, sancaktar dergisi, sayı 27
  • esas meselesi "turk" düşmanlığıdir. osmanoglu ailesi taht korkusu ile turk boylarina ciddi bir dusmanlik beslemistir.
    o donem cogunlugu alevi olan turkmen boylarini cesitli yollarla oldurmus ya da asimile etmislerdir.
    yani suan sagda solda ceddimiz diye gezen, bu katliami oven ve ayni zamanda milliyetçi geçinen cahil topluluk eger gercekleri bilse hatta oturup saray sairlerinin turklerle alakali siirlerini okusalar bile osmanlidan nefret edecekler ama nerede onlarda o kafa.
    (bkz: türkmenlerin %99'u alevidir)
    https://www.aydinlik.com.tr/…se-yazilari-nisan-2018
hesabın var mı? giriş yap