velayet
-
arapcada, dost edinme, yardim etme.
-
1. velilik, ermişlik. veli ve ermiş olan kimsenin hali ve sıfatı. 2. başkasına sözünü geçirme. 3. dostluk, sadakat.
-
anne ve babanin henuz resit olmayan cocuklari uzerindeki yetkilerinin butunu.
-
-
(bkz: egelik)
-
insan nelerle karşılaşıyor.
velayet, eski uygurlarda devredilebilir ve satış sözleşmesine konu olabilir nitelikte bir hak imiş.
"...yılında üçüncü ayın on dördüncü gününde ben kutluk temür'e ...ye borcumdan dolayı gümüş para gerektiğinden sengentes aka'dan 60 altın aldım. müberrek kuç adlı oğlumu, ben babası kutluk temür, ağabeyi er-tokmuş ve ağabeyi toktamuş biz üçümüz birlikte onu sattık. bu oğul üzerine sengektes bin yıl ve on bin gün hâkim olsun. onu beğenirse kendi tutsun, beğenmezse başka kimseye satsın..."
coşkun üçok, ahmet mumcu ve gülnihal bozkurt'un "türk hukuk tarihi" adlı eserinden naklettim efendim. diğer örnek hukuk metinleri için kaynak verilmiş, bazı örneklerde orijinal metnin transkripsiyonu da verilmiş. fakat burada, kaynak olmadan, yalnızca çeviri mevcut. o yüzden, ben de başka bir kaynak gösteremiyorum. -
bir küçük iskender şiiri..
öyle bir orman ki bazen hiç ağaç yok
şeffaf sincaplar tırmanıyor ceviz gözlerine
iki dudağı arasında çocukluğu soğuk kelepçe
ben ki bir zaman önce epey yaşlanmışım
sevdaya sadrazam kellesi dayanmıyor
akdeniz'e karışıyorum kah osmanlı kah elen
bir çocuk, bizim kim olduğumuzu soruyor allah'a birdenbire -
(bkz: vesayet)
-
(bkz: hidane)
-
henuz ergin olmamis veya ergin olmakla birlikte kisitlanmis olan cocuklarin uzerinde medeni hukuk tarafindan anne ve babaya taninan hak.
anne baba disinda ise
(bkz: vesayet)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap