• godard'ın kadın-erkek ilişkilerini muazzam anlatan, her sahnesiyle sizi şaşırtan filmidir. "24 saat içinde bebek istiyorum" diyen bir kadın ve "bu kadından çocuk yapmak ister misiniz?" diye soran bir erkek.

    --- spoiler ---
    angela: hiçbir şey ağlayan bir kadın kadar güzel olamaz. ağlamayan kadınlar aptaldır.ağlamayan kadınları boykot etmeliyiz. modern kadınlar erkekleri taklit etmeye çalışıyor.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    emile:burdaki kadından çocuk yapabilir misin?
    alfred:bu bir trajedi mi bir komedi mi?
    emile:kadın içindeyse bilemeyiz.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    angela:erkekler daima son sözü söyler.
    emile:kadınlar daima kurbanı oynarlar.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    angela:neden daima acı çeken kadınlar
    emile:acıların kaynağı kadınlardır ya da "kadın" kaynağı
    --- spoiler ---

    farkındayım çok spoiler verdim, ama bu olağanüstü film için değmez mi? angela'nın karnına yastık koyarak ayna karşısında kendini
    seyretmesi,alfred'in "bana 100 frank verir misin?" diye sorarak yüzünüzde tebessüm oluşturması. angela'nın alfred'e benim yaptığım şeylerin aynısını yapamazsın diyerek aynı şeyleri yapmaya başlamaları... ve godard'ın a bout de souffle filminde de görülebileceği üzere kadın ve erkeğin saatlerce süren yatak sohbetleri... birbirleriyle konuşmayıp kitaplarla iletişime geçmeleri ve benim herkesle böyle bir iletişime geçmeyi isteyişim. gerçi hemcinslerimi kızdırsa da aslında kadını, kadın ruhunu en iyi şekilde irdeleyen müzikal tadında bir şaheser. filmin sadece böyle bir konudan bahsederek, nerdeyse çoğu sahnesinin bir evde geçerek sıkmaması godard'ın o büyülü sinemasını yine gözler önüne seriyor. "kutsanmış bir olay" ya da "olayın kutsanması"... seni seviyorum godard.
  • --- spoiler ---

    - sana bir soru soracağım. evet dersen sana 100 frank borcum olacak, hayır dersen sen bana 100 frank borclanacaksın.

    - tamam sor.

    - bana 100 frank borc verir misin ?

    --- spoiler ---

    türkiye' de denemeyin ama siz bunu olay seni benden başka siken var mı ya gelir pis paradokslara düşersiniz ben diyim.
  • yukarda değinilmiş bir kaç kere de, şöyle bir şey var; barda; alfred jeanne moreau'ya "jules ve jim'le nasıl gidiyor?" diye soruyor. tamam, ekşici tabiriyle truffaut'ya selam çaktı diyoruz da, jules et jim, bu filmden dört ay sonra vizyona girmiş. bir yönüyle saçma sapan, bir yönüyle harika bir şey bu.
  • kadın gerçekten de kadındır dedirten, müziğin hiç durmadığı, çekim tekniğiyle oyuncularla sohbet ediyormuşuz hissi yaratan, 1961 yapımı sıra dışı bir film.
    yönetmen (bkz: jean-luc godard) film boyunca mantığa oturmayan ama kurgusu ile kendine çeken bir film yaratmış. aşk mı komedi mi dram mı müzikal mı karar vermesi güç. güzeller güzeli başrol oyuncusu (bkz: anna karina) adeta bir yıldız gibi parlıyor film boyunca.

    filmin bölük pörçük müzikleri o kadar muazzam bir etkiyle yer alıyor ki yönetmenin tekniğine hayran kalmamak elde değil.
    film müziklerini yapan legrand; benim en büyük tutkum godard ile çalışmaktı, demiş.
    godard ise bir röportajında şunları söylemiş: "müzik hakkında hiçbir fikrim olmadığı için farklı müzisyenlere, hemen hemen hep aynı müziği sipariş ettim. hepsi yaklaşık olarak aynı şeyi besteledi ve onlardan her zaman temelde film müziği denilen şeyi istedim. gidip asla stravisnsky’den bana film müziği yapmasını isteyemeyeceğim. benim ihtiyacım olan kötü bir stravinsky çünkü iyisini alırsam çektiklerim bir işe yaramaz. aynı nedenle bir senaristle de çalışmıyorum, müzisyen müziğini tasarlar ben de sinema dünyamla filmimi. ikisi bir arada olursa bu fazla olur. müzik benim için yaşayan bir unsur, tıpkı bir sokak gibi, arabalar gibi. bu benim tarif ettiğim bir şey, filmden önce var olan bir şey."

    sinemanın yapabileceği anlamlar üzerine yeni anlamlar üreten, izleyiciye yeni kelimeler bulduran bu özgün filme ve hayatına ötanazi ile son veren değerli yönetmene sonsuz saygıyla...
  • --- spoiler ---
    kadının kabareye gelip de striptizci kıza gazeteyi uzatıp tavşana yiyecek verdiği (dakika 6-7) sahnenin bir benzeri, 1972 yapımı atıf yılmaz imzalı ateş parçası filminde tekrarlanmıştır.en azından şahsımın algısı bu yönde. sanırım atıf yılmaz da azize ile godard'a bir selam(!) çakmış.
    --- spoiler ---

    edit: söylemeden geçmemek lazım; kitaplarla yapılan göndermeler, kitap'a göndermeler, herkesin ışığını kendi taşıması ve tabiki taş oyuncumuz anna karina ziyadesiyle lezzet alınmasını sağlamıştır bu filmden. kadın zor, rezil, inatçı veya ağlak değildir; kadın kadındır.
  • kameranın geniş açı objektif ile bol bol pan yaptığı, ufak bir apartman dairesinde geçen, bir çiftin olabilecek en sevimli kavgalarını görebileceğimiz, godard'ın üçlü ilişkilere karşı sempati duyduğunu düşündürten film. (bkz: bande a part) evde bisiklete binen bir koca, arkadaşının karısına aşık olduğunu kanıtlamak için duvara kafa atan bir arkadaş ve kırımızı kazak ve kırmızı çorapları ile anna karina'nın en güzel halleri...

    ve godard'ın filmlerinden eksik etmediği kitap göndermeleri... kitap başlıkları arayıcılığıyla birbirlerine küfrettikleri sahne gibi. ayrıca breathless ve jules et jim göndermeleri vardır.
  • tente ile kadın ruhunun şifresini veren film. içerik ve biçimin sıkı sıkıya baglandıgı, tadından yediğim diyaloglarını msn iletisi yaptıgım dalgacıdır, ne de olsa kadın kadındır.
  • emile, alfred'i asagıdan cagırdıgında emile ile angela kavga etmektedirler. alfred rolunu oynayan jean paul belmondo, godard'ın "une femme est une femme" filminden bir sene once cekmiş oldugu ve belmondo'nun da basrol oynadıgı a bout de souffle'a gonderme yaparak;

    - aklınızı toplayın, vaktimi almayın, bu aksam tv'de a bout de souffle var! der.

    bir baska gonderme ise françois truffaut'nun jules et jim'inedir. alfred barda angela'yı beklerken yanındaki bir kadına sorar.

    - jules ve jim'in arası nasıl?
    - orta..
  • yeni dalga olduğu kadar yeni dalgacı film. "ben bu kadınları anlamıyorum arkadaş yeaa"cılar, izleyin daha da anlamayın. evet. hayır. erkan. yol. aç.
  • --- spoiler ---

    +o kadar insanın önünde soyunmaktan utanmayacak mısın?
    -hayır,insanları küçük görüyorum.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap